Makale

TEDBİR KULA TAKDİR YARADAN’A

TEDBİR KULA
TAKDİR YARADAN’A
Gülşen Ünüvar
Pedagog

Arı duru cümlelerle başlayalım isterim söze. Kulak verip dinleyen, niyetimizi itinayla süze. Tedbirden dem vurarak açalım bahsimizi. Nasıl da kolaylaştırır ha deyince işimizi. Çantamızda taşıdığımız bir mendil, gün gelir yaramızı sarar. Elimize aldığımız bir çöp, bakarsın birinin bir işine yarar. Güneşe güvenir, hırkasız çıkarsın mesela evden. Dersin ki mevsim yaz, bu havada üşümem ki ben! Belli mi olur, dünyanın binbir türlü hâli var. Mevsime güvenmek, belki de seni yarı yolda koyar. Zorda kalıp müşkül duruma düşmemek en iyisi. Tedbirini al da Allah’a kalsın gerisi. Gel sen ataların sözünü yabana atma. Kğşğn ekmeksiz, yazğn gömleksiz yola çğkma.

Elbette kolaylaştırır hayatımızı hazırlıklı olmak, tedbir almak. Uygun düşer mi hiç yanımızda testi götürmeden çeşmeye suya varmak. Ancak aldığın her tedbir sana kesinlik vadetmez. Kader kısmettir sonumuz, ötesine kimsenin hükmü geçmez. Vakti dolmadan çiçek bile açmaz, bunu böyle bil! Ne bir dakika fazla ne de eksik, tam zamanında konuşur dil. Kelebeğin kanat çırpacağı an dahi bellidir. Ömrü desen belki bir belki üç belki de kırk dokuz ellidir. Vadesi yetmeden gideni söyle kim görmüş? Kğrk yğl kğran olmuş, eceli gelen ölmüş.

Böyle yazar, söyler, ahkâm keseriz ama bilmeyiz kimin içinde ne var. Kimin dünyası geniş, kiminki bir göz oda kadar dar. Kimin tenceresinde hangi yemek pişer? Kimin yemeğine kaç dirhem tuz düşer? Ettiğimiz her kelam biraz farazidir aslında. Herkes kendi hayatında kendi ismiyle müsemma. Saksılarda yetişen çiçeklere bakıp da mutlu bir hane sanma. Nice gül bahçelerinin içinde nice bülbüller öter diye yanma. Giyim kuşama bakarak hele hiç sonuca varma. Dışa vuramaz çoğu insan, keder dediğin görünmez bir urba. Zehir zemberek geçer gider günler, kimi fark bile etmez bunu. Film gibi izler kimi, umurunda değildir nasıl bitmiş sonu. Velhasıl kelam, elin yaktığı ağıt sana türkü gibi gelir. Derdi çeken bilir, a€uyu içen bilir.

Bahane arama kendine, herkesin bir kusuru olur. Dört dörtlük kim var hayatta, bazen su bile bataklıkta durur. Geceyi düşün, ay ışığı böler onu bile tam orta yerinden. Ipıssız ormanları bir çığlık kaplar, sarsar en derinden. Okyanusların desen dalgası var, kendini yerden yere nasıl da çarpar. En parlak taşlar bile gün gelir yosun tutar. Allah’tan başka kusursuz olan var mı şu cihanı âlemde? Hangi insan dört dörtlük, noksan yoktur hangi âdemde? Bunu böyle bil, böyle kabullen. Kimseyi hor görme, anlayışlı olmayı öğren. Üzüm çöpüyle, armut sapıyla. Arpa samanğyla, kömür dumanğyla.

İzanla, sevgiyle ve iyilikle dönüyor bu dünya. Niyetin ne kadar temiz, bir o kadar karşılığı geri döner sana. Özünü güzel tuttuğun kadar güzelsin. Dilini ne kadar süsleyerek konuşursan o kadar özelsin. Kimseyi kırmadığın müddetçe sen de kırılmazsın. Elini iyilikle uzatırsan kötü ellere sarılmazsın. Koskoca bir ayna varmış gibi düşün karşında. Sen gülersen gülen, ağlarsan ağlayan bir yansıma. Hoş temennilerde bulununca sana hoşlukla karşılık veren. Nahoş dileklerle karşısına geçince seni boylu boyunca yere seren… Diyeceğim o ki; olumlu yaklaş her şeye herkese. Kendi başına gelmesini istemediğin şeyi dileme kimseye. Yoksa döner dolaşır da seni bulur bela. Kim ister kimin başına gelsin eza? Hayırdan dem vur ki daima hayır çıksın karşına. Kem dileme komşuna, kem iş gelir başğna.

Ne hoştur güzel havaların keyfini gönlünce sürmek. Güneşte dinlenmek, akşamüstü yürümek. Kırlara çıkıp çiçekler toplamak. Her yaprağın her yosunun altını yoklamak. Gürül gürül akan ırmakların kenarında koşmak. Ulu ağaçların gölgesinde yatmak. Bulutların rüzgârla dansına bakmak. Ancak böyle sürüp gitmez elbette bu devran. Mevsim değişir, hava bozar, sona erer o doyumsuz seyran. İşte bu havalar tedbir gerektirir. Nerde nasıl davranacağını bilen, huzur biriktirir. Karda boranda uzun yürüyüşler yapılmaz mesela. Çekilir evimize, koyarız çayı ocağa. Hiddetli havalarda zarar görmek kaçınılmaz. Ne tipide ne fırtınada uzak yola çıkılmaz. Böyle anlarda en güzeli biraz sıcaklık biraz uyku. Ne demiş bilenler; ya€murda örtü, rüzgârda kuytu.

Atalar dedik, düştük kıymetli sözlerin yoluna. Yazdık, söyledik; geldik diyeceklerimizin sonuna. İstikamet belledik bizden çok önce söylenmiş cümleleri. Desturla yaklaştık her kelama, incitmedik umarım kimseleri. Niyetimiz hoş görüle, hoş algılana. Kuru bir dal ile gelene gülle varıla. Sürçerse dilimiz, af ola. Titrerse elimiz, şifa bula… Sadece konuşmak kâfi değildir söze. İlim ile irfan da gerek öze. Hevesle yürümek lazım öğrenme yolunda. Bilgi, altın bileziktir insan kolunda. İçi boş nüktelerin kimseye faydası olmaz, olamaz! Dolu başak misalidir niyetimiz, eğilmeden durmaz, duramaz! O hâlde sen de hürmetle eğil, hars ile coş. Dilinle koşma, bilimle koş.