Makale

BAYRAMLA GELEN

BAYRAMLA GELEN

Nagihan AYDIN
İstanbul Beylikdüzü Kur’an Kursu Öğreticisi

Bize her anlamda iyi gelen bazı zamanlar var: Sevinçlerin, kardeşlik duygusunun, paylaşmanın, hoşgörü ve vefanın bir arada yaşandığı vakitleri içinde barındıran bayramlar, bu güzel demlerin başında gelir. Bayram günlerine erişmek bir duanın kabulüdür bizler için. Bir büyüğümden duymuştum “Çok bayramlara eriş.” diye dua etmişti. Bayramlara erişmek, ortak duygularla birbirimize kucak açmaktır. Aynı paydada, eksik ya da fazla olan bütün yanlarımızdan kurtulup eşit olmak. Herkesle nefes alıp vermektir kutlu bir zaman diliminde. Birlik olup bir olana yönelmektir.

Bayramlara erişmek bir sürecin hasadını toplamak, merhamete muhatap olmak, en kâmil manada ise arınmak ve pak olmaktır. Bir irade eğitimiyle midemizin, dilimizin, elimizin, malımızın hakkını sahiplerine iade edip vefasızlık girdabından kurtulup günahlardan arınma istikrarını koruyabilme hâlimizle kadim bir dosta söz vermektir. Önce ve sonraya sağlam bir köprü kurmaktır.

Bayramda çocuk olmak ne güzeldir! Çünkü bayramda çocuk olmak, bir gün önce büyüklerimizle vefa duygusunu yaşatmak için mezarlık ziyareti yapmak, bayram sabahına başucumuzda bayramlığımızla uyanmak, yine aynı sabah kurulan sevinç sofrasında uzunca sürmesi istenen bu hâl ile rızıklanmaktır. Büyüklerimizin ellerini öpmek, belki şeker toplamak, bayram harçlığı almak, sokak aralarına serpilmiş mutluluk tohumlarıyla tanışmak; barış ve esenliğe açılan her kapıya bir arı gibi bu tohumları ulaştırmaktır. Yıllar sonra büyüdük desek de içimizdeki çocuğun gördüğü ve geçirdiği bayramları hatırda tutmak ve aynı demi nesillere aktarmaktır.

Salgın hastalıkların toplumu sarsıcı etkilerine şahit olduğumuz bu günlerde, çocuk ve yetişkinler olarak evde bayramları inşa etmek, akraba ziyaretlerini çevrim içi bağlantılarla yapmak, ev ortamında çektiğimiz en güzel ve özel bayram fotoğraflarını sevdiklerimizle paylaşmak, onları arayıp gönüllerini almak, uzaktan da olsa birbirimizin yaralarına merhem olmak gerekir. Belki bir yetimin başını okşamak nasip olmasa da onun bir ihtiyacını giderip sevincine ortak olmak ve gönülleri bayram eylemek ne büyük bir huzurdur. En derin duygularımızı onlara hissettirerek küresel bir şifa sofrasında doymaktır. Şu da bir gerçek ki böyle zamanlar bize önemli bir durumu hatırlatır: Birlik ve beraberlik ruhunun, yan yana olmanın değerini. Bayram aynı zamanda nimetlerin şükrünü eda ederek bereketlendirmenin de adı değil midir?

Güzel bir söz söylemek, güzel bir sözün muhatabı olmaktır bayramlar. Güzel olanı çağırmak, güzel olanı söylemek ve güzel olanı eylemektir. Dilimizi arınmaya iten bir vakit sahasından geçtiğimizde bu hâlin üzerimize sindiği bir yoldur. Böyle bir yolda kırmaktan, incitmekten imtina eden bir hâle akar benliğimiz. Öyle ki kültür mirasımız olan sözün güzel biçimde söylendiği şiirlerimizde de bayram günlerine dair hissedilenleri mısralara dokumuştur nice şair.

Ruhumuza nefes aldıran sevinç duraklarından biri olan bayramların kırılan ve yıpranan taraflarımızın onarılmasına aralanan bir kapı olduğunu düşünmekte haklıyız. O gün geldiğinde küskünlüklerin ve dargınlıkların bir yana bırakılması aslında Rabbimizin rızasına koşmada ilk adımdır. Bu yönüyle baktığımızda bireysel iyileşmenin giderek artan bir onarım sürecine katkı sağladığını görürüz. Pürüzlü bir yüzeyi düzleştirmek gibi.

Etki alanlarına baktığımızda bayramların hayatın her alanına nüfuz eden noktaları olduğunu söyleyebiliriz. Büyük küçük, sıhhatli hasta, zengin fakir, genç yaşlı ve çocuklar hep birlikte aynı kaynağın suyundan nasipdar olurlar. Rahmet ve merhametin had safhada olduğunu hissettiğimiz bu günlerin hayatımıza tesirini uzun süre hisseder, dengenin sağlanmasında sarf edilen emeğin meyvesine talip oluruz. Vesilesi olduğumuz bir tebessümün gönül aynamızda bulduğu yeri hep korumaya çalışırız.

Masumiyet kokan bu günlerin elleri öpülenlerle el öpenlerini birbirine sağlam iplerle bağlayan kudret, en temelde birbirimize bizi emanet etmiştir. Emaneti teslim eden ve teslim alanlar arasında sağlanan ahitle yerine getirilir her bir iyilik ve güzellik.

Düşünüyorum da eskiden şeker toplamak için çıktığımız bayram sabahı yolculuğunda aslında şekerle birlikte neleri doldurmuşuz o torbalara. Ve sırası geldiğinde ikram edeceğimiz ne güzel değerler biriktirmişiz. En başta da bize ikram edilen katıksız tebessümleri.

Bir tebessüm gönderelim o hâlde ruhumuza gönülden, samimi ve mahcup. İnsan ruhunu beslemelidir ya evvela, işte şifanın başı budur. Sonra şifasını bulan ruhların terennümü işitilsin cisimlerden. Kupkuru bir tarlanın can suyuna kavuşması gibi müthiş kokular yayılsın cihana. Bu sürur hâli korunup saklansın, bizleri de muhafaza eylesin bir sonraki şifa vaktine kadar.

Her bayram yeniden dirilmeye vesile olsun.