Makale

ASKERE DİN DERSLERİ

ASKERE DİN DERSLERİ

Dr. Mehmet BULUT
DİB Başkanlık Müşaviri

Aksekili Ahmed Hamdi Efendi tarafından hazırlanıp Diyanet İşleri Reisliğinin 2 numaralı yayını olarak 1925 yılında basılan kitaptan söz ediyorum. (Aksekili Ahmed Hamdi, Askere Din Dersleri, Diyanet İşleri Reisliği Yayınları, İstanbul 1341/1925, Yayın No:2, 268+3 sayfa.)

Askere Din Dersleri, Reisliğin ilk iki yayınından biri olması (diğeri yine aynı müellife ait Ahlak Dersleri), hedef kitlesini asker ocağında vatani görevini yapan neferlerin teşkil etmesi, Harf İnkılabı öncesinde Reislikçe Osmanlı Türkçesiyle basılmış dört eserden biri oluşu, eserin hazırlanma talebinin devletin önemli bir müessesesi olan Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisliğinden (Genelkurmay Başkanlığı) gelmiş olması gibi yönleriyle Reislik yayınları arasında ayrı bir önemi haizdir. Yeni kurulmuş, yayın faaliyetine henüz yeni başlamış ve hâliyle halka yönelik bir ilmihâl veya din dersi kitabı yayını için teşebbüste bulunamamış olan Reisliğin, askerlere yönelik bir eser telifini öncelemiş olması ayrıca belirtilmesi gereken bir husustur.

Çeşitli vesilelerle temas ettiğimiz gibi Reislikçe bir tefsir kitabı, hadis tercümeleri ve bir hutbe mecmuası hazırlatılıp yayınlanması Türkiye Büyük Millet Meclisinin aldığı kararlar ve sağlanan özel ödeneklerle yani devlet talebi ve desteğiyle gerçekleşmişti. Esasen, sözü edilen eserlere ilişkin kararların alındığı Büyük Millet Meclisinin 25 Şubat 1925 tarihli oturumunda, vatani görevini yapan askerlere yönelik bir kitabın hazırlanması arzusu da dile getirilmişti. Buna göre Genelkurmayın Reisliğe bu yöndeki talebinin, bir yönüyle Meclisin bu arzusunun tahakkukuna yönelik olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Nitekim Reisliğe müracaatın zamanlaması da (26 Mart 1925) buna uygun düşmektedir.

Eserin yayınlanma sürecini şöyle özetleyebiliriz:

Dönemin Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Müşir Fevzi Bey (Çakmak), Diyanet İşleri Reisliğine gönderdiği 26 Mart 1341 (1925) tarihli veciz yazıda şöyle diyordu: “Ordunun maneviyat dersleri içinde en mühim kısmı diyanete müteallik tedrisattır. Asker ilmihâli olmak üzere yazılmış bazı asar varsa da bunlar ya pek mufassal olarak veyahut da efradın anlayamayacağı bir üslup ile tahrir kılınmışlardır. Binaenaleyh, sade ve mülahhas bir ilmihâl kitabına ihtiyaç vardır. Ordunun bu ihtiyacının muhtasar bir risale tertip ettirilerek temin buyrulmasını hassaten istirham ederim. Bundan başka, memleketimizde sa’yü amelin ne derecelerde geri kalmış olduğu malumdur. Orduya gelen gençleri tedrisat-ı diniyye ile sa’yü amele teşvik için bu baptaki âyât-ı celîle ve ahâdîs-i şerîfe ile kısaca Türkçeye tercümelerinin levhalar hâlinde askerî dershanelerine taliki pek münasip olacaktır. Bu ümniyyenin husulünü teminen o gibi âyât ve ahâdîs-i şerîfenin bilistihraç irsaline inayet-i celilelerini ayrıca istirham ederim efendim. / Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Müşir Fevzi.”

Genelkurmayın yazısından anlaşılacağı veçhile, dinî bilgiden hatta okuma yazmadan yoksun bir şekilde asker ocağına gelen gençler, bir taraftan askerliklerini yaparken diğer taraftan bir mektep hayatı geçirecekler, bu mektepte genel bir eğitimin yanında temel dinî bilgilerini de edinmiş olacaklardı.

Hemen belirtelim ki Reislik, tarihî bir belge ve önemli bir hatıra olarak bu yazıya Askere Din Dersleri’nin 1925 tarihli baskısının iç kapağında yer verdiği gibi 1944 yılından itibaren bu defa “Askere Din Kitabı” adıyla basılan bütün baskılarında da yer vermiştir.

Yazıda görüldüğü gibi Reislikten iki talepte bulunulmaktadır: Birincisi, askerî birliklerde moral eğitimi çerçevesinde verilen dinî tedrisatta faydalanılmak üzere anlaşılır bir dil ile yazılmış özet bir ilmihâl kitabının hazırlanması; ikincisi de askerî dershanelerin duvarlarına asılacak levhalarda kullanılmak üzere dinimizde çalışmanın önemini ortaya koyan ayet ve hadislerden seçmeler yapılarak bunların tercümesinin yapılması.

Reislikte bu görevi o sırada Müşavere Heyeti azası olan Ahmet Hamdi Akseki üstlendi. Esasen Akseki, bu alanda bir tecrübeye de sahipti. Vaktiyle Bahriye Mektebinde din dersi muallimliği yapmış, çağdaş pedagojik metotları derslerinde uygulamış, hatta tuttuğu ders notlarını bilahare bir kitap hâlinde yayınlamış bir eğitimciydi aynı zamanda. Nitekim Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisinin söz konusu yazısı üzerine Akseki, önce istenen konulara ilişkin ayet ve hadislerden seçmeler yaparak bunların tercümelerini hazırlayıp Genelkurmaya göndermiş, Genelkurmay da büyük levhalar hâlinde bunların basımını gerçekleştirmiştir. Sonra istenen kitabı “Askere Din Dersleri” adıyla hazırlayarak aynı makama havale etmiştir. Genelkurmay, eseri tetkik ederek bastırıp askerî kıtalara dağıtmanın uygun olduğuna karar vermiştir. Genelkurmayın uygun görüş bildirmesi üzerine eserin basımı Diyanet İşleri Reisliğince, askerî birliklere dağıtımı ise Genelkurmayca yapılmıştır. Ancak kitabın kaç adet basıldığı hakkında şu an için elimizde bir bilgi bulunmamaktadır.

Öte yandan, Genelkurmayın yazısının tarihi ile eserin basım yılının aynı olması, Ahlak Dersleri kitabında olduğu gibi Akseki’nin böyle bir eseri daha önce Şer’iyye Vekâleti yıllarında hazırlamış olabileceğini de akla getirmektedir.

Konu tam olarak anlaşılmamakla birlikte kitaplar asker ocağına gelmiş neferlere değil de dinî dersleri veren subaylara dağıtılmış olmalıdır. Dönem itibarıyla Anadolu’dan gelmiş vatan evlatları arasında okuma yazma bilenlerin sayısının çok az olduğunu göz önünde tutarsak bu tahmin daha da güçlenecektir. Müellif Akseki’nin “birkaç söz” başlığıyla kitaba yazdığı ön sözdeki ifadelerden de bu sonuca ulaşmak mümkündür.

Askerlik, iktisat, ticaret ve çalışıp kazanmanın önemi gibi içtimai konulara da yer verilmiş ve esere “ilmihâl” değil de “din dersleri” adı konmuş olsa da Askere Din Dersleri, ağırlıklı olarak bir ilmihâl kitabı mahiyetindedir; esasen sözü edilen Genelkurmay yazısında muhtasar bir ilmihâle olan ihtiyaç dile getirilmişti. Ancak Akseki, eserinin ön sözünde bu ilmihâlin o güne kadar yazılagelmiş emsalinden farklı bir tarzda kaleme alındığını belirtmiştir. İfadesine göre konular öylesine kuru bir tarzda anlatılmamıştır: “Her ders, askere dinini sevdirecek ve muhtevi olduğu mebahisi seve seve okutturacak bir şekilde tertip edilmiştir. Din hakkındaki yanlış fikirler tashih olunmuştur. Kader ve tevekkül gibi pek yanlış anlaşılan bahisler askerin anlayacağı dil ile açıklanmıştır. Derslerin arasına sıhhate, çalışmaya, ticarete, ziraata, sanat ve hünere, iktisada, ahlaka dair bahisler de konmuştur. Müslümanlıkta ahlakın, askerliğin, talim ve nöbetin ehemmiyeti uzun uzadıya anlatılmıştır.”

Dersleri soru cevap ve açıklama şeklinde düzenleyen Akseki, soru cevap kısmındaki kısa bilgileri belleyen bir askerin dine ait genel meseleleri öğrenme imkânına kavuşacağını ifade etmektedir. Akseki, düzenli bir şekilde haftada bir dersin okutulması hâlinde bir yıl zarfında askerin dinî ve ahlaki görevlerini mükemmel bir şekilde belleyeceğini ileri sürmektedir. Esere yazdığı ön sözü, “Ordunun maneviyat dersleri içinde din tedrisatı nasıl mühim bir mevki işgal etmiş ise bu kitabın da aziz milletime ve onun mukaddes ordusuna büyük faydalar temin etmesini Tanrı Teâlâ hazretlerinden dilerim.” sözleriyle bitirmektedir. Bu sözlerinden, yaptığı çalışmadan duyduğu heyecanı hissetmemek mümkün değildir.

Osmanlı Türkçesiyle basılan 1925 tarihli Askere Din Dersleri, üç kısım ve kırk sekiz dersten oluşmaktadır. Birinci kısımda İslam itikadı, ikinci kısımda ibadetler ve üçüncü kısımda da ahlaki ve askerî görevler ele alınmıştır. Kitabın sonunda “Askere Baba Nasihatı” başlığı altında maddeler hâlinde öğütler sıralanmıştır. Akseki, eserini, erlerin kolayca anlayabileceği sade bir dil ve akıcı bir üslupla kaleme almıştır. Çoğu kez konular muhavere, soru cevap tarzında işlemiş, “asker evladım” gibi gönül okşayıcı hitaplara yer vermiştir. Akseki, erata vermek istediği mesajı kolayca anlatmak için sık sık Teğmen ile Hasan Çavuş’u konuşturur. Bu diyaloglardan örnekler vermek isterdim ancak yerimiz buna müsait değil. Konuları ayet ve hadis mealleriyle desteklemiştir.

1 Kasım 1928 tarihli Harf İnkılabını göz önünde tuttuğumuzda, Osmanlı Türkçesiyle basılmış Askere Din Dersleri kitabının askerî birliklerde ancak 1929 yılına kadar okutulabildiğini tahmin edilebiliriz. Verilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi eski harfli Askere Din Dersleri bir kez basılmıştır. 1944 yılına geldiğimizde merhum Akseki’nin, bu kitabı gözden geçirip dilini biraz daha sadeleştirerek ve yeni konu ve okuma parçaları ilave ederek yeniden yayınladığını görüyoruz. Bu yıllarda kendisi artık Diyanet İşleri Reis muavinidir. 1940’lı yılların kendine özgü şartları itibarıyla “Din Dersleri” adıyla bir kitabın basımı fazla anlamlı olmayacağından bu defa -kanaatimce biraz zorlama bir adlandırma ile- eserine “Askere Din Kitabı” (Ahmed Hamdi Akseki, Askere Din Kitabı, Diyanet İşleri Reisliği Yayınları, 1944, Yayın No:20, 431 sayfa; 2.baskı 1945; 4.baskı 1980; 5.baskı 1982; 6.baskı 1997; 7.baskı 1998.) adını vermiştir. Akseki’nin bu baskı için yazdığı ön sözde şu farklı ifade de yer almaktadır: “Askere Din Kitabı adını taşıyan bu eser, okuyucularına dünyadan el etek çektirecek ve yalnız kabrin ötesini düşündürecek değil belki onları Mevlasına olduğu kadar dünyasına, yurduna ve yuvasına da sımsıkı bağlayacaktır.”

Bu yeni baskıda sadeleştirme yanında kitabın tertip ve sayfa mizanpajı değiştirilmiş, konu aralarına kahramanlık hikâyeleri yerleştirilmiştir. İman, ibadet, temizlik ve ahlak konularının yanında askerlik, kahramanlık, vatan sevgisi, yurt savunması, arkadaşlık, şehitlik ve gazilik, sancak ve bayrak sevgisi gibi konular da işlenmiştir. Başkanlık eserin bu versiyonunu 2000’li yılların başına kadar değişik ebat ve sayfa sayısıyla yedi sekiz kez basacaktır. Artık bu yeni baskılarda muhatap kitle asker yanında genel okuyucudur. Hatta genel okuyucu artık ön plana çıkmıştır. Nitekim 1950’den sonra ücretli olarak satılacaktır.

Özetle belirtmek gerekirse merhum Ahmet Hamdi Akseki, Askere Din Dersleri adlı eseriyle yeterli bir din eğitiminden hatta temel eğitimden yoksun olarak asker ocağına gelmiş gençleri dinî yönden bilgilendirmeyi hedeflemiştir. Amaçlardan biri, tabii olarak askerliğin din ve vatan müdafaasındaki önemini İslami yönden temellendirmektir. Sadece Askere Din Dersleri ve sonraki adıyla Askere Din Kitabı’nın bile birçok makaleye konu olması, farklı yönlerden değerlendirilip yorumlanması Diyanet İşleri Reisliğinin ilk yayınlarının önemli bir kıymeti haiz olduğunun, dinî yayıncılığımızda kalıcı izler bıraktığının delillerinden biri sayılmalıdır. Bu eser üzerine yeni değerlendirmeler yapmak bir yana, mesela genç araştırmacılarımızın arşivleri tarayarak askerî dershanelerin duvarlarına asılmak üzere Akseki tarafından seçilip tercüme edilmiş ayet ve hadis metinleriyle bunların duvarlardaki asılı hâlini gösteren resimleri tespit etmeleri bile kültür hayatımıza önemli bir katkı sağlayacaktır.