Makale

YAKIN DÖNEMİN HAFIZASI KARTPOSTALLAR

YAKIN DÖNEMİN
HAFIZASI KARTPOSTALLAR

Umut GÜNER

Kartpostallar yakın bir döneme kadar hayatımızın önemli bir parçasını oluşturmaktaydı. Kartpostallarla beraber foto kartlar, tarihte kitle iletişim aracı olarak kullanılan en önemli nesnelerdendi. Kimilerimiz kartpostalların aktif bir şekilde kullanıldığı dönemlerde yaşama bahtiyarlığına eriştik ve onları kullandık. Kimilerimiz ise aile büyüklerinden kendilerine miras kalan ve tozlu valizlerden çıkan kartpostalları görmek mutluluğuna erişti.

Kartpostal geleneği yaklaşık 150 yıl boyunca tüm dünyada yaygın olarak sürdü. Muhtelif boyda ve kalitede kartpostallar zengin bir koleksiyon oluşturmaktaydı. Uzun yıllar süren saltanatları boyunca muhtelif amaçlarla kullanılan kartpostallar, kimi zaman farklı ülke ve kültürlerin tanınmasını sağladılar kimi zaman insanların birbirlerine olan sevgilerini sundukları özel parçalar oldular. Bazen de siyasi amaçla kullanıldılar, devletler tarafından kontrol edildiler ve denetlemeye tabi tutuldular. Öyle ki devletler tarafından yasaklanan ve propaganda amacıyla kullanılan kartpostalların varlığı tarihte bilinmektedir.

Farklı coğrafya, ülke ve kültürlerde yaşayan insanların veya farklı yerlere seyahat edenlerin gittikleri yerleri memleketlerinde sevdiklerine anlatmalarının ve tanıtmalarının en yaygın kullanılan yöntemi kartpostallardı. Seyahat edildiği zaman yapılacak ilk iş, gidilen yerlerden memlekete kartpostal atmaktı. Bu nedenle de her ülkenin ve her şehrin kendi kartpostal koleksiyonu ve tasarımları bulunurdu.

Dilimize Fransızca “carte postale” kullanımından geçmiş olan kartpostal, tarihte ilk defa 1840 yılında İngiliz yazar Theodore Hook’un Londra’dan üzerinde çizim bulunan bir karton parçasını posta ile göndermesi ile başladı. Hızlı bir şekilde benimsenen ve yaygınlaşan kartpostallar, 1861 yılında Amerika’da “Posta Rotası Hakkında Kanun” ile artık muhtelif ülkelerde resmî bir hüviyet kazandı. İngiltere’den sonra Amerika, ardından 1869 yılında Avusturya, 1871 ve 1873 yılları arasında Kanada ve Avrupa’daki muhtelif ülkelerde resmî şekilde kullanılmaya başlandı. Amerika’da 1893 yılında düzenlenen Chicago Dünya Sergisi ile de kartpostallar tüm dünyada tanındı.

İlk yıllar el yapımı özel çizim kartpostallar kullanılırken zamanla toplumsal yaygınlık kazanması sonucu baskılı kartpostala geçildi, çeşitli renk ve desende ürünler piyasaya sürüldü. Özellikle 1891 yılından itibaren başta şehir ve manzara fotoğrafı baskılı kartpostallar üretilmeye ve kullanılmaya başlandı; halk tarafından çok sevildi.

Kartpostal kullanımı o kadar hızlı yaygınlaştı ki 1890 yılında Almanya’da üç yüz bin kartpostalın postaya verildiği biliniyor. Bu rakam yaklaşık 20 sene içerisinde Almanya’da bir milyona ulaştı. Rakamlardan da anlaşılacağı üzere resimli kartpostal üretiminde ve kullanımında Almanya ilk sırada yer alıyordu. Çeşitli renk, desen ve baskıdaki kartpostallar Berlin, Saxony ve Bavaria gibi ünlü şehirlerde basılıyor, buradan tüm dünyaya ulaştırılıyordu. Bu tarihlerden itibaren kartpostalcılık bir meslek olarak ortaya çıktı. Yüzlerce çeşit kartpostal satan dükkânlar caddeleri süslemeye başladı.

Kartpostallar her döneme has, o dönemin kültürünü, siyasi ve sosyal özelliklerini yansıtacak şekilde ve çeşitlilikte üretiliyordu. Bu nedenle tarihte kartpostallar kendi içerisinde kullanımları bakımından muhtelif dönemlere ayrılmışlardır. Erken Dönem (1840-1869), Özel Üretim Kartpostal Dönemi (1898-1901), Tek Parça Kartpostal Dönemi (1901-1907), Yazı Yazmak İçin Bölünmüş Arka Yüzey Dönemi (1907-1915), Çerçeveli Modern Kartpostal Dönemi (1915-1930), Keten Kartpostal Dönemi (1930-1945) ve son olarak 1939’dan itibaren Renkli Kartpostal Dönemi olarak sınıflandırılmışlardır.

Osmanlı coğrafyası kartpostallar ile 1870’li yıllarda tanıştı. 1870 yılında Postahâne-i Âmire, açık posta varakası olarak ilk kartpostallarını çıkardı. Osmanlı topraklarında bir meslek olarak kartpostalcılığı ilk yapanlar ise Emil Pinkau ve Max Fruchtermann adında iki gayrimüslim idi. Kartpostal satış ve editörlüğü mesleği, kısa zamanda merkez ve taşra olmak üzere ülkeye yayıldı. Bu meslek grubunun en çok bulunduğu yer payitaht İstanbul’du. Bu yıllarda başkentte sayıları 200’e yaklaşan kartpostal editörü olduğu bilinmektedir. İstanbul dışında muhtelif şehirlerde de bu meslek grubuna mensup insanlar kısa sürede çoğalmaya başladılar. Beyrut’ta Sarrafian kardeşler, Selanik’te G. Bader, İzmit’te Mehmed Hakkı, Trabzon’da Kitabi Hamdi ve Adana’da Papadopoulos gibi isimler bu meslek grubuna mensup tanınmış kartpostal editörü ve esnafıydı.

Osmanlı coğrafyasında kartpostal üretimi, devlet ve özel sektör olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Bu görevi devlet adına Dahiliye Nezâreti yürütmekteydi. Devletin ürettiği kartpostallara “Devlet-i Aliyye-i Osmâniye” cümlesi yazılıyor, bunlar postanelerde müşterilere 20 para ücretle satılıyordu. Özel sektörün bastığı ve satışını gerçekleştirdiği kartpostalalar ile ilgili de standartlar belirlenmişti. Özel sektörün üretime geçmeden önce Maarif Müdüriyeti’nin özel iznini alması gerekiyordu. Ahlaka aykırı resim ve şekiller bulunan kartpostalların basımına ve satışına asla izin verilmiyordu. Osmanlı coğrafyasında merkez ve taşra fark etmeksizin kartpostallar denetlenmekteydi.

Kartpostallar, insanların isteğine ve satış çokluğuna göre kartpostal editörleri tarafından tasarlanıp üretiliyordu. En çok talep gören kartpostallar ise şehirleri, dinî mekânları gösteren kartpostallardı. Osmanlı şehirlerinde yerli kartpostal üretimi başlamış olsa da yabancı tüccarlar tarafından Avrupa’dan farklı tür ve çeşitlilikte kartpostallar da getirilip satılıyordu. Bunlar ekseriyetle Türk-İslam kültürüne aykırı olması sebebiyle sıkı bir şekilde denetleniyordu. Yasak olan kartpostalların ülkeye girmesini engellemek, gümrük memurlarının göreviydi. Aykırı bulunan kartpostallar ise ülkeye sokulmadan geri gönderiliyordu. İlk yıllar bu tür kartpostallar gümrükten iade edilirken zamanla iade süreci devlet için büyük bir yük olduğundan alınan bir kararla bu tür kartpostalların direkt yakılması emredildi.

Devletlerarası ilişkilerde kartpostallar propaganda aracı olarak kullanılmaya da başlandı. Özellikle I. Dünya Savaşı döneminde devletler ve egemen ideoloji mensupları kendi ideolojilerini yaymak ve benimsetmek için kartpostallar üretmeye başladılar. Aynı zamanda düşman olan devleti yıpratmak ve aşağılamak için de kartpostallardan faydalanmaktaydılar. Nitekim Osmanlı Devleti, padişah ile alay eden propaganda kartpostallarını engellemeye çalışmış, bu durumla baş etmek hem de düşman devlet ve ülkeleri yıpratmak için kendi lehinde propaganda amaçlı kartpostallar kullanma ve üretme girişiminde bulunmuştur. Bu konuda da I. Dünya Savaşı’nda müttefiki olan Almanya’dan ve Alman mühendislerden yardım almıştır.

Kartpostal kullanımının kısa sürede büyük yaygınlık kazanması, önemli bir ekonomik kaynak oluşturdu. Başta devlet olmak üzere özel sektör, kartpostaldan büyük paralar kazanmaktaydı. Devletlerin elde ettikleri bu gelir genellikle ülkenin ve şehirlerin kalkınması için kullanılıyordu. Nitekim Osmanlı Devleti, II. Abdülhamid tarafından inşa ettirilen Hicaz Demiryolu’nun inşası için yardım gelirleri dışında kartpostal gelirlerini de bu projeye aktardı. Kartpostallardan gelir elde etme girişiminde bulunan bir diğer kurum Hilâl-i Ahmer Cemiyetiydi.

Kartpostallar, ikili insan ilişkilerinden devletlerin gelir kapısına, propaganda aracı olarak kullanımından yardım kuruluşlarına kaynak temin etme gayesine kadar yakın tarihimizin çok renkli bir nesnesidir. Yaklaşık olarak 150 yıl süren saltanatında hayatımızın her anının bir parçası olmuştur. Kartpostallar ile duygu ve düşüncelerimizi ifade etmiş, eğer gurbetteysek memleketten gelen manzaralı baskısı ile hasretimizi dindirmeye çalışmış veya sevdiklerimizin farklı ülke ve kültürleri tanımasına aracı olmuşuzdur. Üzerine aşkımızı, sevgimizi, üzüntümüzü ve sevincimizi yazmışızdır. Maalesef günümüzde kartpostal geleneği ve kültürü neredeyse kayboldu. Artık sokaklarımızda ve caddelerimizde kartpostal esnafından eser kalmadı. Bu kadim gelenek, zaman ve teknolojik gelişmelere yenik düşerek tarihin tozlu raflarında yerini aldı. Artık kartpostallara oldukça uzağız. Eğer şanslıysak nostalji kokan kartpostallar ile sadece aile yadigârı tozlu bavullarımızda, fotoğraf albümlerimizde veya nadiren de kartpostal satan yerlerde karşılaşabiliriz.