Makale

ZEMZEM

ZEMZEM
Dr. Mehmet Şafi BİLİK
Diyarbakır Yenişehir Müftüsü
İslamiyet’ten yaklaşık 4000 yıl öncesinde ortaya çıktığı tahmin edilen zemzem suyu, hem İslamiyet öncesinde hem de İslamiyet sonrasında önem atfedilen bir su olmuştur. (Zekai Şen, Manevi ve Bilimsel Açılardan Zemzem Suyu, Su Vakfı Yayınları, İstanbul, 2006, s. 33.) Zemzem, Kur’an-ı Kerim’de açıkça sözü edilmemekle birlikte İmam Taberi (ö. 310/923), İmam Râzî (606/1210) ve İmam Kurtubî (ö. 671/1273) gibi müfessirler Bakara suresi 127. ayeti ile İbrahim suresinin 37. ayetini tefsir ederlerken zemzem suyunun tarihçesinden ve ortaya nasıl çıktığından söz etmektedirler. (Taberi, Câmi’u’l-Beyân, II, 560-561; Râzî, Mefâtihu’l-Ğayb, IV, 51; Kurtubî, Câmi’u li Ahkâm, IX, 368-369.) Bu bağlamda Buhari’nin (ö. 256/870) Sahih’inde İbn Abbas’tan (r.a.) rivayet ettiğine göre: “İbrahim, Hacer ve kundaktaki çocuğu ile beraber Mekke’ye geldi. Onları Mescid-i Haram’ın (bugün bulunduğu) yerde zemzem kuyusunun yanında gölgeliği olan bir ağacın yanına bıraktı. O sıralarda Mekke’de yaşayan hiç kimse yoktu, içilecek su da yoktu. İbrahim (a.s.) yanlarına biraz hurma ve su dolu bir kırba bırakarak oradan ayrıldı. Hacer, arkasından: ‘Ya İbrahim! Kimsenin ve hiçbir şeyin olmadığı bu vadide bizi bırakıp nereye gidiyorsun?’ diye defalarca sormasına rağmen İbrahim (a.s.) ona cevap vermedi. Sonunda Hacer: ‘Bizi burada bırakmanı Yüce Allah mı emretti?’ diye sordu. İbrahim: Evet. diye cevap verince, Hacer: ‘Öyleyse Yüce Allah bizi zayi etmez, korur.’ dedikten sonra çocuğunun yanına geri döndü. İbrahim oradan ayrılıp Mekke’nin üst tarafında bulunan Seniyye mevkiinde görülmeyecek şekilde (bugün) Allah’ın evinin bulunduğu tarafa dönerek şu kelimelerle dua etti: ‘Ey Rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını, senin kutsal evinin (Kâbe) yanında tarıma elverişli olmayan bir vadiye yerleştirdim. Rabbim, bunu yaptım ki namazı kılsınlar! İnsanların gönüllerini onlara meylettir ve çeşitli ürünlerden onlara rızık ver ki şükretsinler!’ (İbrahim, 14/37.) Hacer, bir yandan oğlu İsmail’i emziriyor bir yandan da susayınca kırbada bulunan sudan hem kendisi içiyordu hem de çocuğuna içiriyordu. Nihayet kırbadaki su bitti. Hem Hacer hem de çocuğu susamaya başladı. Susuzluktan İsmail kıvranmaya başlayınca annesi çocuğunun bu durumundan endişe duymaya başladı. Birilerini veya su bulur umuduyla Safa tepesine çıktı. Kimseyi görmeyince oradan indi vadiden hızla geçerek Merve tepesine çıktı. Orada da kimseyi görmeyince tepeden indi. Bu hâl üzere Safa ve Merve arasında yedi kez gitti geldi. İbn Abbas, Peygamber’in (s.a.s.): ‘Bunun için insanlar Safa ile Merve arasında say ederler.’ buyurduğunu nakleder. Hacer son defa Merve üzerine çıktığında bir ses işitir. Kendi kendine sese kulak kesildiğinde aynı sesi tekrar işitir. Bunu üzerine Hacer: ‘Ey ses sahibi, sesini duyduk/duyurdun. Bize yardım etme imkânın var ise bize yardım et.’ deyince zemzem kuyusunun olduğu yerde bir meleğin yeri kazdığını gördü. Daha sonra suyun çıktığını görünce, suyun yanına geldi. Hacer suyun zayi olmaması için bir taraftan çevresini kapamaya çalışıyor bir taraftan da kırbasını doldurmaya devam ediyordu. Suyu avuç avuç alıyordu. Su ise kaynamaya devam ediyordu. İbn Abbas, Hz. Peygamber’in (s.a.s.): ‘Yüce Allah İsmail’in annesi Hacer’e rahmet etsin. O, zemzemi kendi hâline bıraksaydı yahut suyu avuçlamasaydı/bir haznede toplamasaydı, zemzem akarsuya dönüşen bir pınar olurdu.’ buyurduğunu aktarır. Hacer sudan içti, çocuğunu emzirdi. Melek: ‘Helak oluruz diye korkmayın! İşte şurası Yüce Allah’ın evidir. Yüce Allah’ın evini bu çocuk ile babası inşa edeceklerdir. Yüce Allah, onun ehlini zayi etmez.’ Zamanla seller etrafını alıp götürdüğünden Yüce Allah’ın evinin yeri tepe gibi yerden yüksekçe kalmıştı.” (Buhari, Sahih, 60, Enbiya, 9, h. no: 3664, (IV/142))

Hacer’in sıkıntılı hâlinde Yüce Allah tarafından kendisine bahşedilen zemzem akan tek gözeyken İbrahim (a.s.) tarafından kuyu hâline getirildiği belirtilmektedir. (Küçükaşçı, Zemzem, DİA XLIV, 242.) Kaynaklarda özetle şöyle geçmektedir: Mekke, zemzem su kaynağının olması nedeniyle kabilelerin gelmesi ve İbrahim (a.s.) ile oğlu İsmail’in (a.s.) Kâbe’yi inşa etmeleriyle yerleşik bir merkeze dönüşür. Zamanla zemzem kuyusunun kaybolduğu ve Hz. Peygamber’in (s.a.s.) dedesi Abdulmuttalip tarafından görülen bir rüya üzerine tekrar ortaya çıkarıldığı anlatılmaktadır. (Muhammed b. İshak b. Yesâr, Siretü İbn İshak, trc; Mehmet Şafi Bilik, Düşün Yayıncılık, 2. Basım, İstanbul, 2012, s. 77.)

Peygamber’in (s.a.s.) göğsünün yarılıp kalbinin zemzem suyu ile yıkandığına dair rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetler incelendiğinde Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hayatında bu olayın iki kere cereyan ettiği anlaşılmaktadır. Bunlardan birinin küçük yaşlardayken sütanneye verildiği Beni Sa’d bölgesinde meydana geldiği kaynaklarda geçmektedir. Bu bağlamda Enes b. Malik’in (r.a.) rivayet ettiğine göre; Resulüllah’ın (s.a.s.) çocukluğunda başka çocuklarla oynarken Cebrail’in (a.s.) gelip göğsünü yardığı, kalbini zemzem suyu ile yıkayıp yerine yerleştirdiği anlatılmaktadır. (Müslim, Sahih, 1, İman, 74, h. no: 261, (I/147)) Hz. Peygamber’in (s.a.s.) göğsünün yarılıp kalbinin zemzem suyu ile yıkandığı ikinci hadise ise İsra ve Miraç hadisesidir. Yine kaynakların ifade ettiğine göre; İsra gecesinde Peygamberimizin (s.a.s.) göğsünün Cebrail (a.s.) tarafından yarıldığı, zemzem suyu ile yıkandığı, kalbinin iman ve hikmet ile doldurulup yerine yerleştirildiği aktarılmaktadır. (Kurtubî, Câmi’u li Ahkâm, XX, 104; Buhari, Sahih, 97, Tevhid, 38, h. no: 7517.)

Zemzem, günümüzde Kâbe-i Muazzama’nın 20 metre doğusunda İbrahim Makamı’na yakın bir yerde, tavaf alanının altında kalan bir kuyudur. Kuyunun genişliği yaklaşık 1.5 metredir. Ortaya ilk çıktığı zamandan günümüze kadar, binlerce yıldır milyonlarca metreküp su çekilmektedir. Yapılan araştırmalara göre; zemzem kuyusunu besleyen kaynak(lar) kısmen tespit edilebilmiştir. Yine bu araştırmalara göre zemzem suyunun tadı, mineral oranı ve kalitesinin diğer sulardan farklı olduğu görülmüştür. Aynı şekilde yapılan araştırmalara göre zemzem kuyusundan ne kadar su çekiliyorsa, o kadar su vermeye devam ettiği görülmektedir. (Hadislerle İslam, II, 386.)

Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hadislerinde zemzem suyunun doyurucu özelliği olduğu anlatılmaktadır: “Zemzem mübarektir, o doyurucu bir gıdadır.” (Müslim, Sahih, 44, Fedailü’s-Sahebe, 28, h. no: 2473, (IV/1919)), “Zemzem ne amaçla içilirse o amaca uygun fayda verir.” (İbn Mace, Sünen, 25, Menâsik, 78, h. no: 3062, (II/1018)) Bununla birlikte Peygamberimizin (s.a.s.) hadislerinde zemzem suyunun şifa olduğu, hummaya/ateşli hastalığa iyi geldiği zikredilmektedir. Ebu Cemre ed-Dube’î’nin aktardığına göre; “Mekke’de hummaya/ateşli hastalığa yakalandığı, İbn Abbas’ın (r.a.) kendisine hastalığını zemzem ile serinletmesini, çünkü Resulüllah’ın (s.a.s.) ‘Yüksek ateş, cehennemin şiddetli sıcağından bir parçadır. Siz onu su ile (yahut zemzem suyu) ile serinletin.’ buyurduğunu söyler.” (Buhari, Sahih, 59, Bed’ül-Halk, 10, h. no: 3261, (IV/120))

Zemzem, Müslümanlar açısından değer verilen bir sudur. Gerek umre gerekse hac için Harem-i Şerif’e gidildiğinde hem içmek için hem de misafirlerine ikram etmek üzere beraberlerinde zemzem suyu getirmeleri bir gelenektir. Böyle davranılması zemzem suyu ile ilgili olarak Hz. Peygamber’den (s.a.s.) rivayet edilen tavsiye ve uygulamalar sebebiyledir. Geçmişte ve günümüzde hadislerden yola çıkılarak zemzem suyunun faziletlerini anlatan kitaplar yazılmıştır. Bu kitaplarda zemzem suyunun fazilet ve hikmetleri özetle şu şekilde anlatılmaktadır: “Zemzem cennet kaynaklarından bir kaynaktır. Yeryüzünde en hayırlı sudur. Zemzem suyu doyurucudur. Zemzem hastalıklara şifadır. Zemzem suyu ne niyetle içilirse ona göre yarar sağlar. Zemzem humma/ateşli hastalıklara şifadır.” (Said Bektaş, Fedâilu Mâ-i Zemzem ve Zikrü Tarihihi ve Hasaisihi ve Berakatihi, Daru’l-Beşâiri’l-İslamiyye, 6. Baskı, Beyrut, 1420h, s. 81-83; Zekai Şen, Manevi ve Bilimsel Açılardan Zemzem Suyu, s. 139-140.)

Zemzem suyu ile ilgili olarak bilimsel bazı veriler bu suyun kendisine has özellikleri olduğunu göstermektedir. Yapılan araştırmalara göre; zemzem suyunun pH değeri 7’nin üzerindedir. Dünyada mikroorganizma ve bakteri barındırmayan tek suyun zemzem olduğu belirtilmektedir. Zemzemdeki kükürt oranı diğer sulara göre daha azdır. Zemzem daha fazla mineral ihtiva ettiğinden besleyicidir, dolayısıyla açlık ve susuzluk giderme özelliği bulunmaktadır. Yüksek kalsiyum (188 mg\L) ve magnezyum (43,7 mg\L) tuzu içermesi nedeniyle yorgun insanların yorgunluğunu giderir. Yapılan araştırmalar neticesinde fiziki ve kimyevi yapısı bakımından farklı olduğundan diğer suların efendisidir. (Kemal Özer, Hangi Suyu İçmeli?, Hayykitap Yayınları, İstanbul, 2014, s. 56.)