Makale

İSLAM BİLİM TARİHİNE ADANMIŞ ÖMÜR: PROF. DR. FUAT SEZGİN

İSLAM BİLİM TARİHİNE ADANMIŞ ÖMÜR:
PROF. DR. FUAT SEZGİN

İslam Bilim Tarihi Araştırmacısı, dünyaca ünlü tarihçi, değerli bilim insanı
Prof. Dr. Fuat Sezgin’i yeğeni Sedat D. Sezgin’e sorduk...

Müslüman bilim adamlarının bilim tarihinde hak ettiği yere gelmesi için ömrünü adayan Fuat Sezgin’in hem bir bilim insanı hem de bir büyüğünüz olarak hayatınızdaki yerini sizden dinlemek isteriz.

İlk sorunuzu cevaplandırabilmem için mecburen biraz kendimden bahsetmem gerekiyor. Bu bilgiler diğer sorularınızın da cevaplandırılmasında gerekli olacak. Rahmetli Fuat Hoca’dan herkes böyle bahsettiği için ben de girişte öyle yazdım, kendisinden küçük kardeşi, rahmetli Refet Sezgin’in (Enerji ve Devlet Eski Bakanı) oğluyum. Babam dört dönem Çanakkale Milletvekili ve bir dönem de Çanakkale Senatörü olarak siyasetle iştigal etmiştir. 1960 menfur darbesinde babam Biga İlçesi DP İlçe Başkanı’ydı. 7 ay Çanakkale Cezaevinde tutuklu kaldı. Beş kardeşin en büyüğü olan rahmetli Servet Sezgin amcam da 1954-1960 yılları arasında Demokrat Parti’den Çanakkale milletvekilliğinde bulunmuştur. 60 darbesinde Yassıada ve Kayseri’de toplam 6 sene kadar hapis yattı. Servet amcam, Fuat amcamın da yardımları ile Siegrid Hunke’nin Avrupa Üzerine Doğan İslam Güneşi isimli eserini Almancadan Türkçeye tercüme etmişti. İstanbul Teknik Üniversitesinde okurken rahmetli babamın politik duruşu nedeni ile diğer bazı öğrenciler tarafından dövülüp tehdit edilince Frankfurt’ta rahmetli Fuat amcamın hocalık yaptığı Goethe Üniversitesine 18 yaşında kaydoldum. Amcam önce kendi bölümünün de bağlı olduğu fizik fakültesine girmemi tavsiye etmiş, ben hukuk deyince tercihime hiç karışmamış, sadece çok iyi Almanca öğrenmemi tavsiye etmişti. Ben de tavsiyesine uydum ve Almanya’nın ilk Türk avukatı oldum. Hayatımı etkileyen diğer bir öğüdü, boş vakitlerimi kütüphanede değerlendirmemdi, bu öğüdü sayesinde ufkum açıldı ve tahsil hayatım, diğer öğrenci arkadaşlarıma nazaran kolay ve başarılı geçti. Bu arada amcamın her hafta verdiği tabii ilimler tarihi dersini hiç kaçırmamaya çalışıyordum. Kısa süre sonra, Türkiye’de öğrendiğim tarih dersinin Müslümanlarla ilgili bahislerinin gerçekleri çarpıttığını görünce amcamla bir görüşmemde, bu konuda nasıl düşündüğünü sordum. Bana, ilgilendiğim konuda bulabildiğim her şeyi inceleyip bir sonuç çıkarmamı ve kendine de bunu anlatmamı söylemişti. Böylece, amcam beni fark ettirmeden imtihan etmişti galiba. Amcamın didaktik yönünün ne kadar güçlü olduğunu, aradan biraz zaman geçtikten sonra anladım. Efor göstererek öğrenilen bilginin kalıcı değerini öğretmişti bana… Hayatımı etkileyen en önemli özelliği, benim de kendi gibi Alman vatandaşı olmayı reddetmemdi. 1991 yılında Frankfurt Eyalet Mahkemesi Başkanı, bana hâkimlik teklif etmiş ve Alman vatandaşı olmam gerektiğini söylemişti. Ben de tabii ki amcama danışmıştım, amcam da her zaman hayran olduğum tarzıyla, kendimin karar vermem gerektiğini belirtmişti. Ben de amcamın nasihatleri ile Alman vatandaşlığına geçmeyi kabul etmedim. Sonraları amcam kararımı doğru bulduğunu bir vesile ile bana söylemişti. Amcam ile ikimiz de Frankfurt’ta isek, her perşembe günü saat 12.00’de buluşurduk. Randevulara sadakat ve dakikliği amcamdan öğrendim ve hayatımda devamlı faydasını gördüm.

“Batı, İslam medeniyetini yok sayıp çoğu şeyi Roma’ya dayandırmaya çalışıyor.” diyor Fuat Sezgin ve bu konuda derin araştırmalar yapıyor. Bu araştırmaların sonucunda ortaya koyduğu yanlış bilinen bilimsel gerçeklerden en çarpıcı olanları hangileri size göre?

Amcam, Batılıların Rönesans dedikleri olgunun, Batılıların İslam eserlerini kopya ve tercüme ederek sağladıkları bilgilerle geliştiğini kesin kanıtlarıyla göstermiştir. Mesela, Leonardo da Vinci’nin istifade ettiği, kaynak göstermeden kopyaladığı eserleri tek tek belgelemiştir. Sık sık dile getirdiği üzere Batı medeniyeti, İslam medeniyetinin çocuğudur. Amerika kıtasına, Kolomb’dan önce Müslüman denizcilerin gittiğini, Müslüman haritacıların Kolomb’dan önce bazı Amerika kıyılarını gösterir haritaları çizdiklerini keşfederek ispatlamıştır. Her ne kadar bizde de bazı tarihçi bilinenler, amcamın tezini gülünç diye niteledilerse de Avrupa’da amcamın tezine itiraz eden ilmî bir yayın olmamıştır. Bu tez Frankfurt Goethe Üniversitesinin internet sitesinde de yayındadır. Modern haritacılığın İslam medeniyetinin eseri olduğunu da amcam kanıtlamayı başarmıştır. Kutsal İran şehri Meşhed’deki İmam Rıza Kütüphanesinde incelediği yazmalardan birinde amcam 1968 yılında Diophantos von Alexandria’nın kaybolduğu sanılan Arithmatica isimli kitabının 7 cildinin dördünün Arapça tercümesini bulmuştur. Yukarıda söz ettiklerim çok kısa ve çarpıcı örnekler. Amcamın en büyük eseri GAS’da (Geschichte des Arabischen Schriftums) bunun gibi çok buluş mevcuttur.

Fuat Sezgin’in gençlik yıllarına gidecek olursak İstanbul Üniversitesinde doçent olduktan sonra Almanya’ya gitmek zorunda kalıyor. Neden gidiyor Almanya’ya biraz anlatır mısınız?

Amcam, 1960 menfur darbesinden sonra üniversiteden ihraç edilen 147’ler adı verilen öğretim üyelerinden biri olduğu için çok sevdiği vatanını terk etmek zorunda kaldı. Yukarıda bahsettiğim Demokrat Partili kardeşlerinden dolayı, İslam Bilimler Tarihi âlimi Fuat Sezgin’in, Türkiye’de mesleğinde çalışma imkânı kalmamıştı. Böylece Sezgin ailesinin üç erkek ferdi de darbecilerin gadrine uğramış oldu.

Yazma eserleri, kitapları âdeta onun yol arkadaşlarıydı. Fuat Sezgin’in eserlerinden ve İslam Bilim Tarihi’ndeki öneminden bahseder misiniz?

Amcamın ilk önemli eseri, Buhârî’nin Kaynakları’dır. Amcam bu eserinde Buhari’nin araştırmalarında kökü 7. yüzyıla varan yazılı kaynaklara dayandığını kanıtlamıştır. Bu eser geçtiğimiz senelerde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından tekrar basılmıştır. Amcamın İslam Bilimler Tarihi’nde eşsiz bir yere sahip olan bir çalışması da coğrafya. Avrupalı seyyahların seyahatnameleri, matematik, astronomi, tıp, felsefe, müzik, nümizmatik, tarih yazıcılığı ve bilimler tasnifidir. Ayrıca diğer konularda yazılmış orijinal eserlerin tıpkı basımlarıyla bu konuda araştırmalar yapmış olan Batılı bilim adamlarının çalışmalarının yeniden basımlarını içeren, seri hâlinde iki bin cilt civarında yayınları vardır. Amcamın İslamiyet ve dünya için en önemli eseri, henüz İstanbul’da iken başladığı 7-14. yüzyılı kapsayan İslam Bilimler Tarihi çalışmasıdır. Bu çalışmaya Almanya’da da devam ediyor. 17 ciltlik eserinin ilk cildi 1967, son cildi ise 2015 yılında yayımlanmıştır. İslam Bilimler Tarihi, İslam’ın ilk döneminde edebiyattan coğrafya ve haritacılığa kadar bütün ana ve yan bilim dallarını konu edinmektedir. Amcamın meşhur müze koleksiyonunun da kaynağı bu eserdir. Yukarıda bahsettiğim eserlerin tasvirinden önemleri anlaşılmaktadır. Zaten bu çalışmaların benzerleri olmadığı gibi şu anda geliştirici çalışmalar da yapılmamaktadır.

Fuat Sezgin’in nasıl bir çalışma disiplini vardı ve ona bu kadar kuvveti veren neydi?

Bir valizle gitmek zorunda kaldığı yurt dışında, aynı alanda çalışan oryantalistlerin kıskançlıkları ile karşı karşıya kaldığını, ancak yaşadığı zorluklar karşısında asla pes etmediğini ifade etmiştir. Ayrıca bu dönemde yaşadığı zorluklarla nasıl mücadele ettiğini şu sözlerle açıklamıştır: “Ben şuna inanmıştım artık. Tüm musibetler karşısında sadece Allah’a inanacaksın, başka hiçbir şeye değil.“ Amcam 88 yaşına kadar 365 gün, günde 15 saat çalıştı. Sağlığı elverdiği sürece günde en az 12 saat çalışmaya devam etti. Bilimler tarihine olan aşkı ona yeterli kuvveti sağlamada yardımcı oluyordu.

Zaman zaman Fuat Sezgin’in çalışmaları gölgelenmek istenmiş. bu konuda neler söylemek istersiniz?

Amcam bu konulardan bahsedilmesini pek istemediğinden kısaca değinmek istiyorum. 2017 yılında amcamın vatanına hediye etmek istediği kendi malı kitapları ve Sayın Cumhurbaşkanımıza olan yakınlığından ötürü Alman Devleti ile bazı problemler oldu ve uzun süre devam etti. Bu arada amcamın GAS isimli en önemli eserinin 18. cildinin el yazımı hazırlığı Alman memurlar tarafından yazı masasından çalındı. Alman basınında dahi olayları telin eden yazılar çıktı. Konusu felsefe olan bu ciltte, amcam bana söylediğine göre çok meşhur bir Alman filozofunun Müslüman olduğunu kanıtlıyordu ve tüm bilim çevreleri için bu bir sansasyon olacaktı. Konuyla ilgili mahkemeler hâlen devam ediyor.

Yurt dışında uzun yıllar yaşadıktan sonra ömrünün son zamanlarını özlemini çektiği ülkesi Türkiye’de geçirdi. İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesini ülkesine kazandırdı. Neler var bu müzede ve açılış serüveninden bize biraz bahseder misiniz?

İstanbul’daki müzede 600 civarında İslam bilim adamları tarafından tasvir ve imal edilmiş, amcam tarafından eski yazma ve kitaplardan bulunarak yeniden canlandırılmış eserler yer bulmuştur. Müzede astronomi, coğrafya, zaman ölçümü, savaş tekniği, navigasyon, geometri, mimari, kimya, tıp gibi bölümlerde yukarıda bahsedilen eserler sergilenmektedir. İstanbul Müzesinin açılışı biraz tesadüflere dayanıyor. Zamanın İBB Başkanı başka bir vesileyle Frankfurt’a geldiğinde, amcamdan bahsedildiğini duyar ve onu ziyarete gelir. Tesadüfen ben de orada olduğumdan olanları biliyorum. Başkan Bey, amcamla görüşürken Enstitüde bir müze olduğunu duyunca müzeyi gezmek istedi, bana da bazı müze aletlerini çalıştırmak görevi düşmüştü. Müzenin “İslam Bilim Tarihi”ni yansıtmaktaki güzelliği karşısında hayrete düştüler. Henüz müze gezisini tamamlamadan Sayın Cumhurbaşkanımızı aradılar, amcamdan ve müzeden bahsettiler. Daha ilk duyduğunda Sayın Cumhurbaşkanımız, o müzenin bir eşinin İstanbul’a da kurulmasını istediğini söyledi. Amcam da tabii ki bu görevi kabul etti ve müze 2008’de Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıldı. Açılış öyküsünün detaylarını inşallah başka bir vesile ile anlatırım.

Fuat Sezgin kimdir?

24 Ekim 1924’te Bitlis’te doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Şarkiyat Enstitüsünde İslami Bilimler ve Oryantalistik alanında öncü bir yere sahip olan Alman oryantalist Hellmut Ritter’in yanında öğrenim gördü. Ritter’in, modern bilimin oluşumunda özellikle 9. ve 13. yüzyıllar arasındaki Endülüs ve Abbasi devletlerindeki bilim adamlarının da önemli katkıları olduğunu vurgulaması üzerine bu alana yöneldi. Sezgin, 1951’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirdikten sonra, Arap Dili ve Edebiyatı üzerinde doktora yaptı. “Buhârî’nin Kaynakları” konulu doktora tezini tamamlayan Sezgin, 1954’te doçent oldu. Bu çalışmasıyla hadis kaynağı olarak İslam kültüründe önemli bir yere sahip olan Buhari’nin, bilinenin aksine sözlü kaynaklara değil yazılı kaynaklara dayandığı tezini ortaya attı. 27 Mayıs 1960 askerî darbesi sırasında üniversiteden uzaklaştırılan ve 147’likler olarak bilinen akademisyenler arasındaydı. 1961 yılında Almanya’ya giden Fuat Sezgin Frankfurt Üniversitesinde önce misafir doçent olarak dersler verdi. 1965 yılında aynı üniversitede profesör oldu. İstanbul’da iken yazmaya başladığı bilim tarihine yön verecek nitelikteki 17 ciltlik GAS isimli eserinin son cildini 2015 yılında yayımladı. Başta Kral Faysal Ödülü olmak üzere çok sayıda ödüle layık görüldü. 2008 yılında İstanbul’da Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesini kurdu. Ardında çok sayıda bilimsel araştırma bırakan Fuat Sezgin 30 Haziran 2018 tarihinde vefat etti.