Makale

BALKANLARDA YARALI BİR ŞEHİR: SARAYBOSNA

BALKANLARDA YARALI BİR ŞEHİR: SARAYBOSNA

Cüneyt Durhan

Lise yıllarında televizyonlardan izlemiştim, Sırpların, Müslüman Boşnakları katlettiği yıllar dün gibi aklımda. İlk ziyaretimde havalimanından şehir merkezine doğru giderken binalarda gördüğüm mermi izleri, yaşanan zulmün bir hatırası gibiydi. Çektiği acılara rağmen hâlâ ayakta kalabilmeyi başarmış mağrur şehir Saraybosna. Burada bir yandan doğanın güzelliği karşısında büyülenirken bir yandan da acı dolu tarihi iliklerimize kadar hissedecek, her bir iz karşısında içimiz acıyacak ve hüzünleneceğiz. Boğazımız düğümlenecek gördüklerimiz karşısında. Onların neler yaşadığını hissedemeyeceğiz çoğu zaman. Mahalle aralarında, mezarlıklarda, binaların üzerindeki mermi izlerinde burada ne yaşanmış diye yüzümüz asılırken ölen on binlerce Müslüman kardeşimizin izlerine dokunacağız.

Balkanların en güzel şehri Saraybosna, Osmanlı’dan miras bize. Dünyanın dört kıtasında 79 farklı ülke gezen bir gezgin olarak hayatımda beni en çok etkileyen şehirlerin başında gelir. Saraybosna, diğer adıyla Sarajevo. İsim “saray” ve “ova” kelimelerinden türemiş. Burası Bosna Hersek’in başkenti, aynı zamanda kalbidir. Dinar Dağlarıyla çevrili Saraybosna Vadisi içerisinde Miljacka Nehri etrafında kurulmuş. 15. yüzyılda Osmanlı’nın gelmesiyle şehir büyük bir refah ve huzura kavuşmuş. Öyle ki günümüzde hâlâ camilerde yeşil ay yıldızlı bayrak dalgalanıyor. Osmanlının izlerine gerek tarihî eserlerde gerekse kültürde rastlamak mümkün.

Şehrin merkezi Başçarşı (Bascarsija). Buradaki en göze çarpan yapı ise Sebil’dir. Saraybosna’yı en güzel baharda, nisan-mayıs aylarında
gezebilirsiniz. Kışın kar yağdığı zamanki güzelliği ise anlatmakla bitmez. Muhteşem yeşil bir şehir ayrıca diğer görülecek yerlerden büyük keyif alacağınızdan eminim. Buraya kadar gelmişken ecdadımızın muhteşem eseri Mostar Köprüsü’nü, hemen yakınında yer alan dervişlerin mekânı Blagay Tekkesi’ni ve vezirler şehri olan Travnik’i programınıza eklemenizi öneririm. Yakın tarihte hüzünle kaplanan topraklarda artık
huzur hâkim. Hafta sonu tatilini rahatlıkla değerlendirebileceğiniz hem de kültürümüze yakınlığıyla gezilip görülmeye değer önemli bir yer.

NASIL GİDERİM

Saraybosna’ya İstanbul’daki her iki havalimanından günlük karşılıklı birçok sefer bulunuyor. Havalimanından şehir merkezine yaklaşık 20 dakikalık bir taksi yolculuğu sonrası varabilirsiniz. Çok sık olmasa da havalimanının dışından dolmuşlar da geçiyor. İstanbul’dan Saraybosna’ya otobüs seferleri olduğunu da belirtmek isterim. Şehrin görülecek yerleri yürüyüş mesafesinde. Bir tek Tünel Evi şehrin dışında, buraya tramvay ile yakın noktaya ulaşıp sonrasında taksi ile gidebilirsiniz. Bosna’da otobüs terminallerine autobusca deniyor. Mostar ya da Travnik’e gitmek için autobuscaya ulaşmanız gerekiyor. Otobüslerde koltuk numaraları yok, boş bulduğunuz yere oturuyorsunuz. Mostar için ayrıca günde bir iki tren seferi de mevcut. Muhteşem doğayı izleyerek buraya ulaşabilirsiniz. Saraybosna’dan Berlin, Budapeşte, Üsküp, Belgrad, Zagreb ve Tiran gibi Avrupa şehirlerine otobüsle rahatlıkla ulaşım sağlanabilir.

Yugoslavya’nın dağılmasıyla kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan Bosna Hersek bugün federasyon olarak yönetiliyor. Ülkenin para birimi Bosna Hersek Konvertibl Mark (BAM). 100 Türk lirası yaklaşık 460 BAM ediyor. Şehrin her yerinde bulabileceğiniz döviz bürolarından rahatlıkla paranızı bozdurabilirsiniz.
GÖRMEDEN GEÇME

Gazi Hüsrev Bey Külliyesi: Gazi Hüsrev Bey, Saraybosna ve çevresinin İslamlaşmasında, ticari, ilmî ve kültürel anlamda gelişmesinde çok önemli rol oynayan bir şahsiyettir. Bu sebeple
Saraybosna’nın ilk kurucusu olarak İsa Bey, ikinci kurucusu olarak da Gazi Hüsrev Bey gösterilir. Tesis ettiği külliye, yüzyıllar boyunca topluma hizmet vermiş. Külliye; cami, türbe, medrese, sıbyan mektebi, kütüphane, hankâh, misafirhane, aşevi, hamam, hazire, saat kulesi gibi pek çok yapı içeriyor.

Aynı isimle anılan cami, bütünüyle kesme taştan yapılmış harika bir mimari eser. Evliya Çelebi, Edirne’den Sırbistan’a giderken uğradığı Saray şehrinde Hüsrev Paşa Camii’nden bahsederek bu caminin çok kalabalık cemaati bulunduğunu söylemiş ve abdest musluklarından kışın ısıtılmış su akıtıldığı yolunda bilgi vermiş. 1541’de vefat eden Hüsrev Bey, önceden yaptırmış olduğu caminin avlusundaki türbeye defnedilmiş. Camide her gün öğle namazından sonra Gazi Hüsrev Bey’in ruhuna ithaf edilmek üzere hatim okunması bir gelenek hâline gelmiş.

Külliye içerisinde yer alan Hüsrev Bey’in annesi Selçuk Hatun adına yapılan medresede pek çok âlim yetişmiş. Üstü kurşun örtülü olduğundan halk arasında Kurşumliya (Kurşunluca) olarak adlandırılıyor. Burada 1960 yılına kadar yüksek dereceli İslam ilahiyatı öğretimine devam edilmiş. Gazi Hüsrev Bey, kurduğu külliyeye bir de kütüphane vakfetmiş ancak yapı günümüze ulaşmayı başaramamış. Sonraları Hünkâr Camii önündeki bir binaya taşınan bu kütüphane; Arapça, Türkçe, Farsça, Boşnakça ve diğer dillerde zengin bir koleksiyona, ayrıca çok değerli Türkçe belgelere ve sicillere sahip olan bir kültür hazinesi.

Ayrıca külliyeye tahsis edilen han, hamam, bedesten, çarşı ve dükkânlar da
geçmişte tesis için önemli bir gelir
kaynağı olduğu gibi şehrin ticari-iktisadi hayatında da mühim rol oynamış.

Başçarşı: Şehrin en kalabalık noktalarının başında geliyor. Herkesin buluşma noktası gibi âdeta. Aynı zamanda en güzel köfteciler ve hediyelik eşya dükânlarını burada bulabilirsiniz. Başçarşı’daki en büyük eser ise “Sebil”. Şehrin simge yapılarından biri. Bir örneğini Konya’da görebileceğiniz, yüzlerce güvercinin kanat çırptığı bu mekânda fotoğraf çekilmeden şehirden ayrılmayın.

İnat Kuca: Şimdilerde restoran olarak kullanılsa da hikâyesi oldukça ilginç. Savaş döneminde yaşlı bir çiftten nehir kenarında bulunan evleri istenmiş. Çift, her bir malzemesinin sökülüp nehrin karşı kıyısına aynı şekilde yapılması şartıyla evi vereceğini belirtmiş. Gerçekten de ev, nehrin karşı kıyısına birebir yapılmış. Zamanın komutanı bu dirayetli durum karşısında eve “İnat Kuca” yani “İnat Evi” adını vermiş. Ziyaret etmenizi ve yöresel yemeklerden denemenizi öneririm.

Ali Paşa Cami: Cadde üzerinde bulunan Ali Paşa Camii, 1561 yılında Budin Beylerbeyi Ali Paşa tarafından yaptırılmış. Bahçesinde Avusturya Macaristan İmparatorluğuna karşı isyan etmiş Boşnak şehitlerin mezarları yer alıyor.

Tünel Evi: Bosna savaşının kazanılmasında büyük bir önemi olan tünel, savaş yıllarında şehrin temel gıda ihtiyacını ve mühimmat girişini sağlamıştır. Yaşlı bir çiftin evini hibe ettiği bu yapının içerisinde yer alan tünelin sadece bir kısmı günümüzde ziyarete açık.

Latin Köprüsü: Bu köprü, üzerinde bir Sırp gencinin Avusturya Macaristan veliahtı Ferdinand ve eşini öldürmesiyle anılmış. Bütün dünyayı etkileyen bu hadisenin meydana geldiği köprü, şehir merkezine 100 metre uzaklıkta bulunuyor.

Sinagog: Yine Ferhadiye Caddesi üzerinde yer alan Sinagog, dünyanın en büyük ibadet merkezlerinden biri olarak biliniyor.

YEMEDEN DÖNME:

Ülkede en sevdiğim lezzetlerin başında tabii ki cevabi köftesi geliyor. Muhteşem bir lezzet. Diğer bir köfte çeşidi ise meşhur Balkan köftesidir. Hayatımda yediğim en iyi et kesinlikle Bosna’da. Hayvanların doğal beslenmesi etin lezzetini fazlasıyla artırıyor. Başçarşı’da birçok nefis köfteci bulunmakta. Saraybosna’ya gelmişken Boşnak böreği yemeyi unutmayın. Közde pişen bu lezzeti günün her saati bulmak mümkün. İsterseniz üzerine kaymak ilave edebiliyorsunuz. Bosna’da en çok tüketilen içeceklerin başında kava diğer adıyla kahve geliyor. Bosna kavası, bizim Türk kahvesine benziyor. Tek farkı kahve sıcak su ile haşlanarak servis ediliyor. Ayrıca Osmanlı’dan kalma lezzetlerden bey çorbası, sarma ve ayva tatlısını deneyebilirsiniz. Balkanların nefis kahvaltılık sosu ajvar ve yine bir Balkan tatlısı olan trileçe önereceklerim arasında.

ALMADAN GELME

Saraybosna’dan hatıra olarak ya da sevdiklerinize güzel hediyeler alabilirsiniz. Bizim Doğu bölgemizdeki bakır işlemeciliği burada da meşhur. Bir sokak sadece bu mesleği icra eden zanaatkârlara ayrılmış. Gazi Hüsrev Bey Camii’nin sokağında yüz yıllık bir kahveciden Bosna kavası ve lokum alabilirsiniz. Ayrıca magnet, biblo gibi el işçiliği hediyelik almak için Başçarşı en doğru adres olacaktır.