Makale

İNSAN DEDİĞİN

İNSAN DEDİĞİN

Sümeyra Çelik

Dünya küçüktür. Kâinata kıyasla nokta kadar küçük. İnsan daha da küçüktür. Belki de zerre kadar. Küçük deyip geçelim. Fakat onda ne büyük âlemler vardır. İşte bunu geçemeyiz.

Hayata geldiği andan yaşamının bittiği ana kadar küçüklüğünün ve büyüklüğünün yansımalarını sergiler. Birtakım işlere kalkışır. Benim der; mülk edinip mal tutar. Bencillik eden de ihtiyacı olanla paylaşan da ekmeğini bölen de insandır. Öfke biriktirip hırs yığan, iz bırakıp nam salan da. İnsan kendini adar, kan verir, can verir. Alın teri döker, emek verir. Ve daha neler neler.

Esasında insandan beklenen kendine gelmesi, kendini bilmesidir. Budur tüm eylemlerini kolaylaştıracak olan. Dolambaçlı yollarda döner durur. Çocukluk, gençlik, yaşlılık derken kendiyle bir türlü tanış olamadan göçüp gider öteye. Hayatının nasıl başladığı değil, nasıl seyrettiği nasıl bittiğidir önemli olan.

Nihayetinde bir sefer hâlidir yaşamak. Başlar ve sürer. Olmadık yerlere sürükler umulmadık
fırsatlar sunar. Rızıklandırılır insan hiç hesap edemediği yerden. Anılar ve acılar biriktirir. Bazen dalları kırılır, umutları tükenir ve kapanır kapılar. Her tedbiri alır, her çözümü dener. Ama olmaz ve yine olmaz. Yorulur, yılgınlığa kapılır. Yeniden denemeye ne takat bulur kendinde ne de niyet. Tembellik ikliminin sularında yüzer bir müddet. Gene olmaz. “Aman boş ver.” cümlesi sanıldığı kadar çabuk tesir etmez kişiye. Birden altüst olabilir her şey. Eski defterleri karıştırır ve tek tek yaptığı hataları bulur. Biraz kırgınlık ve hafif kızgınlıkla sitem ederken yakalar kendi kendini. Ya da daha sert sözler söylerken. Böyle aksaklıkları düzene koyan yine kendisidir.

Aynı insan değer verir, hoş olur. Güven alır, ferahlar. Bir tebessümü gülücükle takas eder. Sevinir ve sevindirir. Ümit kokularını salar yeryüzüne. Küçücük bir şey saadete gitmesine eşlik eder. Tökezlemeden yürür yüreğinin derinliklerine. Nefsini dost edinir kendine. Düşman ilan ederse kaybedeceğini bilir. Düşman hiledir, tuzaktır. Dost acıtır belki söyleyişiyle ama eğrileri doğrultur. Doğrudan yol alan yar bulur. Yarıldıkça sinesi cerahat akar, iyi olur. Aktıkça boşalır, duru olur. Gözü gönlü durulunca ulu olur.

Hayaller kurar uçsuz bucaksız. Hatıralar yerleştirir sağa sola. Çiçekleri bağrında açar, ellerini gökyüzüne. Efkârlı bir türküyle yaş döker. Kırk da neymiş bin yıl hatır kokan kahve yoldaş olur can evine. Geçer gider günler. Birikip durur hatıralar. Fotoğraflara sığmayan anılar doldurur ömrünün içini.

Cinsini bilmediği kuşları, ötüşlerinden tanır insan. Güz yaprakların dökülüşüyle hüzün konar yanına. Sokaklar ıssızlaşınca hasret uğrar semtine. Bu demlerde geleni geçeni çok olan satırlarda dolaşır. Nasipse bulurum, der bir kutlu kelime. Bir his tutar elinden. Bir duygu ansızın yakalayıverir kayıp düşmeden. Aşikârdır sayfalarda dostun çokluğu.

Geç de kalmaz hiçbir şeye aslında. Her şey tam da zamanındadır. O pişmanlık tam zamanında yaşanmış, o tren tam zamanında kaçmıştır. Tam vaktinde almıştır o müjdeyi. Çok dakiktir kader. “Ol” denmiş oluvermiştir.

İnsan dediğin hata yapar, pişman olur, af diler. Gönülde yara açar. Sonra pansumana gelir sargı beziyle. Kırıp döküp incitir. Bir de bakmışsın alet çantası elinde tamire girişmiş. Zamanı ihmal ederken zamanla öğrenir kıymeti, değeri.

Bazen de işleri yüzüne gözüne bulaştırır. Ama samimiyeti enkazları temizler. İnsan eser gürler, öfkelenir. Kuvveti ve kudreti kendinden zannettiği de olur. Neden sona yarenlik makamının tadını alır.

Bazı hâller teğet bile geçmez insanı. Ama bazı nasipler boca edilir üstüne sanki. Yalnız kalır, canı sıkılır, içi acır. Lakin kimsesiz değildir. Elinden her iş gelmezse de yüreğinde her iyinin yeri hazırdır. Üstün başarıları olur. Büyük kabahatler yapar. İnsan cahil olduğu gibi kerimdir de. Gadban olduğu gibi zariftir de. Hatırşinastır insan nankörlüğünün yanında. Hassas,
duyarlı, farkındalığı yüksektir aynı zamanda sorumsuzca da davranır.

İnsan biraz özlemdir. Hicranı eksik değildir. Coşkusu sıradağları aşar. Aşkı meftun eder güzele. Bir taraftan elden kaçırdığına hayıflanırken diğer taraftan “İyi ki böyle olmuş.” der. İnsan eksiklerle doludur. Her türlü ihtiyaç içindedir. Yine de yaralara insandan daha iyi merhem olmaz.

İnsan desen desen, renk renktir. Kimi zaman karalar bağlar kimi zaman engin mavidir. Hayalleri göklerde kanat çırparken umutsuzluk kervanına yolcu da olur. Kolay yanları da vardır zor yönleri de.

İnsanın ha deyince sayıp bitirilemeyecek kadar çok hâli vardır. Hele hele insanlık hâlleri binbir türlüdür. Bütün bunlar insan olduğu içindir. Doğaldır, normaldir. Çünkü hayattadır. Ömür devam ederken çeşit çeşit durumlarla karşılaşıp türlü türlü cevaplar verir. Hasılıkelam sınavlarda dört yanlış bir doğruyu götürse de hakikatte doğrular yanlışları siler.