Makale

ÇOCUKLARLA İLETİŞİM VE DERS TAKİBİ

ÇOCUKLARLA İLETİŞİM VE DERS TAKİBİ

Prof. Dr. Ertuğrul Yaman

Dünyada yaşanan salgın hastalık dolayısıyla olağan dışı günler geçirmekteyiz. Bu süreçte, devletimizin yetkili makamlarınca gerekli önlemler zamanında alınmış ve kararlılıkla uygulanmaktadır. Mevcut salgını en az hasarla atlatabilmek için kendimizi olabildiğince kalabalıklardan soyutlamak ve temizliğe dikkat etmek gibi bazı tedbirler öngörülmüştür. Bütün bu önlem ve kararlar çerçevesinde, zorunlu hâller dışında evde kalmamız hem kendi sağlığımız hem sevdiklerimizin sağlığı hem de bütün toplumun güvenliği için büyük önem arz etmektedir. İnancımız ve ümidimiz odur ki öncelikle Allah’ın (c.c.) izni ve yardımıyla sonra da alınan önlemlere uymak kaydıyla bu zor günler en kısa sürede geride kalacaktır. Yaşanan sorunların çözümü, iman ve aklın birlikteliği ve bilimin ışığında elbette bulunacaktır.

Alışılmışın dışında, hep birlikte ailece evde zaman geçirdiğimiz dönemlerde, ister istemez kimi iletişim ve eğitim sorunları
yaşanabilmektedir. Eğitim öğretim çağındaki hareketli çocukların evde kalmaları iletişim çatışmalarını ve ders takibinde aksamaları beraberinde getirmektedir. Bu günlerde neredeyse herkes, şu iki önemli sorunun cevabını aramaktadır. Birincisi, bu süreçte çocuklarla iletişimimizi nasıl daha sağlıklı ve uygun yürütebiliriz? İkincisi ise derslerin evden online takip edildiği bugünlerde çocuklarımızın derslerini aksatmamaları için nasıl bir yol ve yöntem izlenebilir?

Önce Sağlık

Konuya geniş açıdan bakıldığında sorunun, temelde iletişim veya eğitimle değil, öncelikle sağlıkla ilgili olduğu görülmektedir. Bu zorlu süreçte, en başta gelen önceliğimiz bağışıklık sistemimizi koruyarak akıl, ruh ve beden sağlığı açısından zinde kalmaktır. Günümüzün diğer bir ihtiyacı da tedbirlere harfiyen uymak kaydıyla sabırlı, olumlu ve motivasyonlu bir bakış açısıyla yaşamanın yollarını bulmaktır.

Hepimizin zor zamanlar psikolojisini yaşadığı şu günlerde umudumuzu yitirmeden, hem bugünün gereklerini yapmak hem de geleceğin inşası için üstün bir gayretle çalışmak zorundayız. Nitekim kâinatın kitabı Kur’an-ı Kerim’de “insan için ancak çalıştığının karşılığı olduğu” açıkça beyan edilmiştir. O hâlde bize düşen görev, Yaradan’a sığınmak ve uygun olan şekilde çalışmalarımızı sürdürmektir.

İletişimin Sırları

Hareketli bir eğitim sürecine, tenefüslerde akranlarıyla koşup oynama alışkın olan çocuklar; okula göre daha sakin olan evlerde bu eğitim sürecini yürütmekte zorlanabiliyor. Benzer şekilde eğitimine evde uzaktan eğitim formulüyle devam eden gençler de benzer sıkıntılar yaşabilirler. Ergenlik duygularının baskın olduğu bu yaşlarda gençler; sınırlandırılmaktan, kendilerine müdahale edilmesinden, akıl verilmesinden, çözüm ve öneri getirilmesinden hoşlanmazlar. Yargılama, eleştirme, kıyas yapma ve ad takmaktan çok rahatsız olurlar. Aynı şekilde; hafife alınma, önemsenmeme, takip edilme gibi hareketlere karşı da tepkilidirler. Bütün bunların doğal sonucu olarak evde kimi iletişim sorunları yaşanabilmektedir. Anne ve babaların bu sıra dışı dönemi dikkate almaları ve evlatlarını yalnız bırakmamaları gerekir.

Çocuklarımızla doğru ve sağlıklı iletişimin bazı sırları vardır. Sağlıklı ve olumlu iletişim için biz yetişkinlere çok büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir: Öncelikle bizler, ne kadar kızgın ve endişeli olursak olalım duygularımızı kontrol edip ani tepkiler vermeden, öğüt vermeden, damgalamadan, yorum yapmadan, sözünü kesmeden, hemen öneri getirip çözüm bulmaya çalışmadan çocuklarımızı dinleyebilmeliyiz. Çocuğumuzun da bizi dinlemesini istiyorsak onu anladığımızı ifade ettikten sonra, en son kendi duygu ve düşüncelerimizi paylaşalım. Biz yetişkinlere göre dayanma güçleri daha zayıf olan çocuklarımızı, belli bir süre idare edelim. Örneğin, eğitimin uzaktan devam ettiği dönemde onların görüşlerini alarak ev ortamlarını onların istediği şekilde geçici olarak düzenleyebiliriz. Kısa bir süre dünyaya onların gözünden bakabiliriz. İnanın bu bakış açısı bize de iyi gelecektir. Hepimizin içinde var olan o masum çocuğa bir fırsat verirsek bizler için de çok iyi olur.

Çocuklarla ve gençlerle doğru ve sağlıklı bir iletişim için bazı etkili yol ve yöntemler vardır: Öncelikle, “ben dili”ni kullanalım. Ben dili, suçlayıcı değil, anlayıcı bir dildir. Bu yöntemle yapılan konuşmalar, anne babanın gencin davranışı karşısında ne hissettiğini iletir. Endişelerimizden bahsederken duygularımızı ve yorumlarımızı sakince anlatalım. İletişim esnasında eğer bizi üzen tavır ve davranışlar varsa sadece ona odaklanalım ve daha önce yaşadığımız benzer olaylardan bahsetmeyelim. Bir yandan onları anlamaya çalışırken bir yandan da bizlere güvenmeleri için sevgimizi şartsız sunduğunmuzu hissettirelim. Unutmamak gerekir ki çatışmanın kazananı yoktur; böylesine hassas zamanlarda çatışmak, tartışmak bizleri büyük kayıplara uğratabilir. En uygun olanı, eşlerin kendi aralarında yüksek bir uyum sergileyerek çocuklara ve gençlere örnek olmaları, onlara moral ve motivasyon vermeleridir.

Ders Takibi

Özelde çocuk eğitiminde, genelde tüm eğitimlerde, asli anlayış şu dört temel üzerine kurulmalıdır: Sevgi, ilgi, bilgi ve bilinç. Sevgi ve ilgi gören bir çocuk, bilgi ve bilinci kendisi edinir. Esas olan iletişim kanallarının açık tutulmasıdır. Çocuk; kendini değerli, güvenli ve yeterli hissetmelidir. Ancak o takdirde eğitime açık kalabilir.

Çocuk için eğitimin başlangıcı, anne babanın varlığıdır. Onlardan alacağı sevgi ve şefkatle hayatı tanımaya başlayan çocuk için artık her şey bir eğitim sayılır. Çocuk eğitiminde kesinlikle ihmal edilmemesi gereken tek bir şey varsa, o da “sevgi”dir. Aile içinde çocuğa yeterli sevgi ve ilgi ortamı sağlanmazsa çocuk mutlaka bunu başka yerlerde arayacaktır. Bunun için eşlerin birbirine olan sevgisi mutlaka devam etmelidir. Sevgi ile başlayan bu eğitim süreci, kalbin ve aklın terbiyesi ile ilerleyen zamanlarda çocuktaki zihniyeti oluşturur. Zihniyet ise şahsiyeti belirler.

Çocuklar ve gençler için öğrenmenin birçok yolu vardır. Bu yollardan en verimli olanı, hiç şüphesiz onların neşeli, zevkli ve eğlenceli vakit geçirdikleri yöntemlerdir. Çocuklarımızın evdeki öğrenme süreçlerini eğlenceli hâle getirmelerine izin verelim. İnanın daha hızlı ve daha kolay öğreneceklerdir. Böylelikle sıkılmadan vakit geçirecek, size yük olmayacak ve kolayca öğreneceklerdir. Öte yandan MEB’in EBA üzerinden uzaktan eğitim yoluyla sunduğu zengin içerikli programlar, çocukların eğitimi için yeterlidir. Sakın ola ki bu süreçte onları ders çalışma konusunda fazlaca baskılamayalım!

Çocuğun esasen dört eğitim ve öğretim kanalı vardır. Bunlar: oyun, eğlence, spor ve sanattır. Çocuk, bu kanallar sayesinde hem ihtiyaçlarını karşılar hem de eğitim ve gelişimine devam eder. Çocuğun ilk başlardaki hayatı aslında bir oyun ve eğlenceden ibarettir. O hem eğlenir hem de öğrenir. Her ikisi de toprak, su, hava gibi temel gıdalardandır. Anne ve babalar olarak bizler; çocuklarımızla oyunlar oynayıp eğlenebilirsek, hem asli görevimizi yerine getirmiş hem de çocuklarımız ve kendimiz için çok yararlı bir iş yapmış oluruz.

Böylesi bir ortamda, çocuklarımızın uzaktan eğitim süreçlerini fırsata çevirebiliriz. Onların duygusal ve düşünsel gelişimleri için, birlikte birçok etkinlik yapabilir, ortak kitap okuma saatleri düzenleyebiliriz. Kitap okuma etkinliğinin son derece yararlı sonuçlar vereceğinden eminiz.

Sonuç olarak yaşananların geçici olduğunu unutmaksızın eşimizin, çocuklarımızın, ailemizin ve sağlığımızın kıymetini yeniden hatırlayalım. Çatışmayı değil, uzlaşmayı esas alalım. Çocuklarımızın ders takibi ve başarısı noktasında hiçbir endişeye gerek yoktur. Zira başarı, biten bir süreç değil, devam eden bir yolculuktur. Yeter ki hepimizin sağlığı yerinde olsun! Kaybettiğimizi düşündüğümüz zamanlar ve imkânlar çok daha fazlasıyla önümüze gelecektir.