Makale

BURHAN ESEN: “Çocuklarımıza dinî ve ahlaki değerlerimizle yetişmeleri noktasında rehberlik etmeliyiz.”

BURHAN ESEN:
“Çocuklarımıza dinî ve ahlaki değerlerimizle yetişmeleri noktasında rehberlik etmeliyiz.”

Ankara Etimesgut Tevhid Camii’nde müezzin-kayyım olarak görev yapıyorsunuz. Bu görevinizin yanı sıra “Çocuk Evleri”ndeki psikolojik ve duygusal anlamda zorluk yaşayan çocuklarımızla ilgileniyorsunuz. Ne gibi faaliyetlerle onların dünyalarına girmeye ve gönüllerini kazanmaya çalışıyorsunuz?

“Çocuk Evleri”nde yaklaşık 8 yıldır manevi rehber olarak millî ve manevi değerlerine bağlı erdemli bir gençlik için gönüllü olarak hizmet etmeye çalışıyoruz. Günümüz dünyasında gençlerimizi yıkıcı ve tahrip edici her türlü akımdan korumak için onlara rehberlik etmek, kimlik ve kişiliklerini inşa ederken dinî, ahlaki değerlerle yoğrulmalarına katkı sağlamak üzere Diyanet İşleri Başkanlığımız öncülüğünde bu göreve talip olduk.

Elbette ki her görev bir mesuliyet, her mesuliyet ise bir gün hesabının bizlerden sorulacağı bir sınavı içinde barındırmaktadır. Bundan dolayıdır ki “Çocuk Evleri”nde rehberlik görevini üstlenirken bu bilinç ve şuurla hareket etme gayreti içerisinde oluyoruz. Öyle ki buralardaki kardeşlerimize olan rehberliğimiz, bilgi ve becerilerimizi onlara aktarmanın yanında, onlardan aldığımız ve kişiliğimizin de inşasına katkı sağlayan birtakım nüvelerden istifade ederek gerçekleşiyor.

Hususan her çocuk bizler gibi. Ancak bulundukları ortam ve yaşam koşullarından dolayı kalbî hassasiyetleri bizden daha fazla olabiliyor. Bunu, olaylara yaklaşım tarzlarından anlayabiliyorsunuz. Bu yüzden biz de daha ilk günden itibaren bu duygudaşlık hissi ile onlarla bir ilişki kurma eğilimi içerisine girdik. Bu duygudaşlık dediğimiz şey geliştikten sonra o çocuklarla birçok şeyi birlikte yapmanız daha kolay bir hâl alıyor. Bu kardeşlerimizle şahsım özelinde sosyal ve kültürel faaliyetler başlığı altına giren ne kadar etkinlik ve aktivite varsa mümkün mertebe hepsini yaptığımızı söyleyebilirim. Sinema, futbol turnuvaları, kitap okuma saatleri, hasta ve yaşlı ziyaretleri, cami ve türbe ziyaretleri, soru cevaplı hayat tecrübelerinin aktarımı şeklinde olan dost sohbetleri gibi daha sayamadığım hayatın her alanına sirayet eden başlıklar üzerinde etkinlikler yapıp çalışmalar yürüttük. Tabiri caizse bazen bir bardak çay içtik, bazen kırk yıl hatırlı bir kahve.

Yıllardır “Çocuk Evleri”nde gönüllük esasına dayalı hizmetler yürütüyorsunuz. Buralarda edindiğiniz tecrübelerden yola çıkarak sizce toplumun dikkat etmesi gerekenlerle ilgili neler söylemek istersiniz?

Bu konuda kadim bir geleneğe sahip olan toplumumuzda yaklaşım tarzı ve ilke her zaman Yunus’un dilinden cevap bulmuştur: “Yaratılanı sev yaratandan ötürü!” Toplum içindeki birçok problemin şefkat yoksunluğu, merhamet eksikliğinden geldiği kanaatindeyim. Gerçek bir sevginin, probleme dair ne varsa hepsini yok edeceğini düşünüyorum. Bu yüzden serçesi ölen bir çocuğa bile taziyeye giden bir Peygamberin ümmeti olarak Allah’ın Resulü’nde alacağımız güzel örnekler olduğunu bu sorudan hareketle vurgulamak istiyorum.

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.s.) kişisel ilişkileri, aileye ve topluma bakışı gibi konuları okumamız, bunları idrak etmemiz gerekiyor. Ancak böylelikle biz, bencil yapıdan sıyrılıp ve başkasının hassasiyetini anlayıp davranışlarımızı ona göre de tanzim etmiş oluruz. İşte bu çocuk evlerinde kalan çocukların özelinde; her çocuğun bu toplumun bir çocuğu olduğu hassasiyetini göz önünde bulundurarak çocuklarımıza, geleceğimize sahip çıkmalıyız. Her bir çocuğumuzu türlü kötülüklerden koruma ve onların ihtiyaçlarını kendimizce karşılayabilme düşüncesine sahip olmalıyız. Bu, toplumu oluşturan her ferdin üzerine düşen bir yükümlülüktür.

Din hizmetinde bulunan birçok görevlimizin kıyıda köşede kalmış hayatlara dokunduğunu biliyoruz. Bu insanların özellikle de gençlerin ve çocukların hayatlarına dokunmanın duygu dünyanızda nelere vesile olduğunu anlatır mısınız?

Din hizmeti görevindeki pek çok arkadaşım insanların hayatlarına dokunuyor ve bu hizmetleri severek yapıyor. Çok farklı hayatlara tanıklık ettiğim bu görevin ne kadar ulvi olduğunu ve hayatın bir şekilde sürükleyip getirdiği bu yavrularımızın Rabbimizin bizlere emaneti olduğunu düşünürüm. İşte bu duygu ve düşünceler görevime daha bir aşk ve heyecanla sarılmamı sağlıyor. Onların bizi dört gözle beklediklerini bilmek, kapıda karşıladıklarında hayır dualarını duymak, onlara umut olmak ve hayatlarına dokunuyor olmak benim için tarif edilemez bir duygu.

ÖZ GEÇMİŞ

1987 Amasya Taşova doğumlu Burhan Esen, ilk ve ortaöğrenimini Taşova’da, imam hatip lisesini Ankara’nın Gölbaşı ilçesindeki yatılı Kur’an kursundayken tamamladı. İmam hatip lisesi dönemlerinde ezan ve Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma yarışmalarına katılarak dereceler elde etti. İmam hatip lisesinden mezun olunca vekil imam hatip olarak aynı ilçede göreve başladı. Bunun yanı sıra hem Kur’an eğitimi hem de dinî musiki alanında dersler aldı. 2010 yılında müezzin-kayyım olarak Ankara’nın Etimesgut ilçesine atandı. Kısa sürede Müftülük Tasavvuf Musikisi korosunu kurdu ve çeşitli konserler verdi. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Türk Din Musikisi Devlet Konservatuarı öğrencisi olan Burhan Esen, hâlen Tevhid Camii müezzini olarak görev yapmaktadır. Evli ve üç kız çocuğu babasıdır.