Makale

Kahve Molası

NELER OLUYOR HAYATTA?

Bambu Bardaklardaki Tehlike

Plastik atıklardan kaçınmak adına bambu ürünler tercih ediyoruz. Bambu ürünler, melamin reçinesinin bambu liflerle güçlendirilmesi ile üretiliyor ve tekrar kullanılabilir özelliğinden dolayı eko-dost olarak pazarlanıyorlar. Ancak daha çevreci olduğunu düşündüğümüz çoğu ürün sadece bambu değil, aynı zamanda melamin-formaldehit reçineleri gibi insan sağlığı açısından oldukça tehlikeli kimyasallar içeriyor. Bambu malzeme içerisindeki 70 °C sıcaklıkta bulunan içeceklerde “alarm” seviyesinde toksin bulunuyor. Bu değerler, AB’nin yetişkinler için önerdiği sınırdan 30, çocuklar için belirlenenden 120 kat daha yüksek. Melamin ve formaldehit ihtiva eden ürünlere sıcak içecekler eklendiğinde ya da ürünler mikrodalga fırında ısıtıldığında bu kimyasallar direkt gıdaya geçiyor. Ayrıca gözenekli bir yapıya sahip olan bambu malzeme, bulaşık makinasında yıkandığında deterjan içerisindeki kimyasalları hızlı bir şekilde emiyor. Bir sonraki kullanımda ise bu kimyasallar serbestçe ortaya çıkıyor. Bu kimyasallara düzenli olarak maruz kalmak, ciddi sağlık sorunları oluşturuyor.

TAVAN ARASI

Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin Kuruluşu

Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, 22 Ağustos 1864’te imzalanan Cenevre Sözleşmesi’ne göre kurulan Kızılhaç Teşkilatı’nın benzeri olarak teşkil edilir. Osmanlı hükümetinin 1865’te Cenevre Sözleşmesi’ni imzalamasından sonra Milletlerarası Yaralılara Yardım Komitesi Başkanlığı, 1867’de yaralılara yardım derneği kurulması konusunda Miralay Abdullah Bey’e yetki verir. 1868’de imzalanan bir anlaşma ile de Mecrûhîn ve Marzây-i Askeriyyeye İmdâd ve Muâvenet Cemiyeti kurulur. Bu cemiyetin olumlu bir faaliyet gösterememesi üzerine 14 Nisan 1877’de II. Abdülhamid’in himayesinde Osmanlı Hilâl-i Ahmer (Kızılay) Cemiyeti kurulur. Cemiyetin varlığı, hilali amblem olarak kullanması yüzünden Milletlerarası Kızılhaç Komitesi’nce uzun süre kabul edilmez. Nihayet Haziran 1907’de toplanan Milletlerarası VIII. Kızılhaç Konferansı’nda, hilalin amblem olarak alınması resmen onaylanır. Cemiyetin adı, 1923’te Türkiye Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, 1935’te Türkiye Kızılay Cemiyeti, 1947’de Türkiye Kızılay Derneği olarak değiştirilir.

MERAK EDİYORUM

Bebeklerin Göz Rengi Zamanla Neden Değişir?

Doğduklarında bebeklerin gözleri, genellikle gri-mavi renktedir. Ancak genellikle bir yaşına kadar göz renkleri değişir. Gözün renkli kısmı olan iris, göze giren ışık miktarını kontrol eden yapıdır ve yapısının rengi melanin pigmentinden kaynaklanır. Melanin, melanosit adı verilen hücreler tarafından üretilir. Bir insanın gözünün ne renk olduğu, melanin pigmentinin miktarına ve niteliğine bağlıdır. Göz rengi, genetik bir özelliktir. Göze rengini veren pigmentlerin miktarı ve niteliği genlerdeki bilgilere göre sentezlenir. Bebekler doğduklarında sahip oldukları melanin miktarı çok az olduğu için gözleri genellikle gri-mavi renktedir. Daha sonra ışık, melanosit hücrelerindeki melanin üretimini tetikler. Ancak melanin üretimi deri ve saçlarda olduğu gibi sürekli değildir. Genel olarak bir yıl içinde genetik olarak belirlenen melanin miktarına ulaşılır.

TAKVİM YAPRAĞI

Ayasofya’da ilk Cuma namazı kılındı. (1 Haziran 1453)

Sultanahmet Camii ibadete açıldı. (9 Haziran 1617)

Cengiz Aytmatov vefat etti. (10 Haziran 2008)

İlk kan nakli gerçekleştirildi. (12 Haziran 1667)

Çocuk Esirgeme Kurumu kuruldu. (30 Haziran 1921)

BİR ACAYİP KELİME

Misofonya

Öksürme, horlama, gülme, sakız çiğneme, esneme, hapşırma, nefes alma, yemek yeme ve tırnak kesme gibi günlük hayatta sık karşılaşılan sıradan seslerden rahatsız mı oluyorsunuz? Çekirdek, patlamış mısır, cips gibi yenme esnasında ses çıkartan yiyeceklerden nefret mi ediyorsunuz? Cevabınız “evet” ise misofonya hastasısınız. Dünya geneline bakıldığında her 100 kişiden 20’sinde görülen hastalık, köklü bir geçmişe sahip olsa da ilk kez 2001 yılında Jastreboff isimli bilim adamı tarafından tanımlanmış. Nedeni tam olarak bilinmese de nörolojik ve psikolojik bir bozukluk olarak değerlendirilen hastalığın beynin frontal lobundaki farklılıklardan kaynaklandığı düşünülüyor. Hastalar, çevresel seslerden o kadar rahatsız oluyor ki sese maruz kaldığında kontrolünü kaybedebiliyor, saldırganlaşarak şiddete başvurabiliyor. Bir süre sonra sosyal hayattan uzaklaşmaya başlıyor ve yalnızlaşıyor. Misofonya hastalığının kesin bir tedavisi henüz yok ancak araştırmalara devam ediliyor.

KISA KISA

En Uzun Cümle

Birçok kaynağa göre dünyanın en uzun cümlesi, Sefiller romanındaki 800 kelimelik cümle olarak bilinse de bu aslında yalnızca Fransız edebiyatı için en uzun cümle özelliğini taşır. En uzun cümle, 13.955 kelime ile Jonathan Coe’nun The Rotters’ Club adlı kitabında bulunur.

Plastikler, Oksijenimizi Azaltıyor!

Yapılan araştırmalara göre, denizlerde yaşayan Prochlorococcus adlı fotosentetik bakteriler, soluduğumuz oksijenin %10’unu oluşturuyor. Atık plastikten suya sızan kimyasallar ise bu bakterilerin büyümesini genetik düzeyde engelleyerek Dünya’yı değerli, solunabilir bir hava kaynağından yoksun bırakıyor.