Makale

TAKDİM-BAYRAM O BAYRAM OLA

TAKDİM

BAYRAM O BAYRAM OLA...

Bu sene farklı dertler, farklı telaşlar, farklı heyecanlar, farklı beklentilerle mübarek ramazan ayına doğru günbegün yaklaşırken hiç tahmin etmediğimiz, bütün dünyayı etkileyen bir imtihan içerisinde karşılamış olduk bu rahmet ayını. Belki farklı şartlarda karşıladık ama yine aynı duygularla ihya etmeye çalışıyoruz her sene “bir daha ya nasip” diyerek idrak etmeye çalıştığımız bu özel zamanları. Yaşanan salgın sebebiyle çoğunluğumuzun evlerinde kaldığı bu günlerde daha çok tefekkür ediyor; hayat tarzımızı, alışkanlıklarımızı, Rabbimizle irtibatımızı yeniden gözden geçirme fırsatı buluyoruz. Oruç ile nefislerimizi terbiye etmeye çalışırken günümüzü gecemizi ibadetle bezeyerek asıl yurdumuz için erzak toplamaya, maddi ve manevi arınmanın kapılarını aralamaya çabalıyoruz. Çünkü biliyoruz ki Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de ramazan ayını ihya etmeye özen göstermiş, ümmetine de bunu tavsiye etmiş, “ Her kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek ramazan ayını ihya ederse önceki günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân, 37) buyurmuştur.

Belki içinde bulunduğumuz şartlar sebebiyle camilerde din kardeşlerimizle omuz omuza teravihler kılamıyoruz fakat her birimiz evlerimizde ailemizle, çocuklarımızla birlikte alnımızı secdeye koyuyoruz, hatimlerimizi onlarla birlikte okuyup ilahi kelamı kalbimize nakşediyoruz. Belki kalabalık iftar sofralarında buluşamıyoruz fakat ihtiyaç sahipleri için başka hanelerde sofralar kuruyoruz, sıkıntılara göğüs gerip aynı göğün altında bütün müminler birlikte açıyoruz oruçlarımızı. Bütün gayretimiz ramazan ayının manevi ikliminden hakkıyla istifade etmek için. Bunu gerçekleştirdiğimizde hakiki bayram olacak, kalplerimiz sürura erecek inşallah. İşte o zaman kalplerin bayramı olacak, gönüllerimiz mutmain olarak huzur içinde yılın diğer aylarında da Rabbimize yönelmeye, O’nun rızasını kazanmak için çaba göstermeye devam edecektir.

Bayramın yaklaşmakta olduğu şu günlerde biz de Diyanet Aile Dergisi olarak bu ayki sayımızda “Kalplerin Bayramı”nı işledik. Kaan H. Süleymanoğlu, bayramlarımızın bir gönül yapma mevsimi olduğunu söyleyerek, nerede o eski bayramlar diye geçmişe özlem duymak yerine dünden daha çok insanın bizden merhamet, şefkat ve yardım beklediği bir dünyada mümin kardeşimize elimizi uzatmamız gerektiğini vurguladı. Din İşleri Yüksek Kurulu Uzman Yardımcısı Mustafa Mehmetoğlu, dosyamıza Âl-i İmrân suresi 103. ayeti tefsir ettiği “İman Eden Kalplerin Birliği” yazısıyla katkı sundu. Kur’an-ı Kerim’in iman edenlere evvela çizdiği düstur, Hak yolunda sebat etmek, iyiliği hâkim, hidayeti kaim kılmak ve müminler arasında kardeşçe birliktelik kurmaktır, dedi. Hadislerle Aile köşemizde Dr. Öğr. Üyesi Fatma Betül Altıntaş, “Cennetin Müjdecisi: Üç Kız Evlat” yazısını kaleme aldı. Bülent Acun, içinde bulunduğumuz zor günlerde yaşadıklarımızdan yola çıkarak “Evimiz Neyimiz Olur?” dedi. Kalbe Dokunan Hikâyeler köşemizde Berna Atagün mülteci bir çocuğun dilinden seslendi: “Çocuk Olamamak”

Bu ayki söyleşimizi oyuncu-yazar Ahmet Yenilmez’le, sanat hayatı üzerine gerçekleştirdik. Sanatın topluma ayna tutmasından millî ve manevi değerleri sahneye taşımada etkin bir güç olmasına kadar pek çok konuya değindik.

Birbirinden kıymetli yazarlarımızın yazılarıyla bu ay da sizleri baş başa bırakırken bütün dünyayı esir alan salgının bir an önce nihayete ermesini, Ramazan Bayramı’na daha güzel günlerde girebilmeyi ümit ediyor, hastalarımıza şifa ve salgında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz.

Dr. Elif Arslan