Makale

ANADOLU’NUN ZAMAN YÖNETİMİ: KASIM HIZIR TAKVİMİ

ANADOLU’NUN ZAMAN YÖNETİMİ: KASIM HIZIR TAKVİMİ

Muhammed Kâmil Yaykan

İnsanoğlu, dünyaya geldiği ilk günden bu yana zaman ile ilişkili oldu, olmaya da devam ediyor. Hayata dair her şeyin -tam anlamıyla- zaman ile bağlantısı var. Bu bağlantıyı daha anlaşılabilir bir hâle getirmek isteyen için, zamanı ölçmek adına saat gibi, takvim gibi çeşitli araçlar icat edildi. Ve insan-zaman ilişkisi hep bu araçlarla yönetilmeye çalışıldı.
Ancak gelişen teknoloji, elzem olarak nitelendirdiğimiz pek çok şeyi hayatımızdan çıkardı, çıkarıyor. Fotoğraf makinesi, pusula, çalar saat, su terazisi, hesap makinesi ve hatta kalem kâğıt… Oldukça kalabalık olan bu listenin en önemli katılımcılarından biri ise hiç şüphesiz takvim oldu. Duvardan telefonlarımızın arayüzüne transfer olan takvimlere artık sadece günü öğrenmek için bakıyoruz. Peki, hayatımızın her anını ilgilendiren takvim, sadece bize gün mü gösterir? Ya da bir başka açıdan sorarsak mevsimleri, tarım dönemlerini, zemheriyi, cemreleri ve dahi pek çok şeyi takip edebildiğimiz “Kasım Hızır Takvimi”ni biliyor muyuz?
Halk takvimi ya da tarım takvimi olarak da bilinen ve öteden beri kullanılan Kasım Hızır Takvimi maalesef hızla unutuluyor…
Kasım ayının 8’inde başlayan ve 179 gün süren kasım günlerini, 6 Mayıs’ta başlayan 186 günlük Hızır günlerinin takip ettiği bu takvim, yılı iki parçaya bölüyor. Şubat ayının 29 gün çektiği artık yıllarda ise kasım günleri 180 gün sürüyor. Bu takvimde soğuk günler kasım, sıcak günler ise Hızır mevsiminde yer alıyor. Ayrıca halk arasında “sayılı günler” olarak bilinen ve en azından adını duyduğumuz gün dönümü, erbain, hamsin, sitteisevir, berdelacuz ve Hıdırellez de bu takvimde bulunuyor.

Şimdi gelin bu takvime daha yakından bakalım:
Bu takvimin ilk mevsimi olan kasımın ilk 45 günü (8 Kasım-21 Aralık) kış mevsimine geçiş günleri olarak tanımlanıyor. Pastırma yazı olarak da tabir edilen sıcak günler, bu devrede yaşanıyor.
21 Aralıkta başlayıp 31 Ocak’a kadar süren 40 günlük soğukların adı ise zemheri ya da erbain.
Bu 40 günlük soğuk ve yağışlı periyodu, 31 Ocak-21 Mart dönemini kapsayan hamsin günleri takip ediyor. Hamsin mevsimi, Anadolu’nun pek çok yöresinde kışın son elli günü olarak da tanımlanıyor.
Havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılan ve baharın gelişini müjdeleyen cemreler de bu takvimin başlıca unsurlarından. Cemreler, kasımın 105’inde (20 Şubat) havaya, 112’sinde (27 Şubat) suya ve 119’unda (6 Mart) toprağa düşüyor.
Hamsin mevsiminde yer alan 11-17 Mart arasındaki sekiz günlük zaman diliminin özel bir adı var: Berdelacuz. Yani kocakarı soğukları. Rivayete göre yaşlı bir kadının yedi keçisinin bu sekiz günde donarak ölmesinden dolayı bu soğuk günlere bu isim veriliyor.
Kasım’ın 134’ü yani bir başka deyişle 21 Mart ise oldukça önemli. Nevruz olarak da bilinen bu günde kış mevsimi sona eriyor, gün dönüyor, yaz başlıyor.
21 Mart’tan 5 Mayıs’a kadar süren kasımın son günleri ise yaza hazırlık ve havaların ısınması anlamına geliyor.
Ülkemizin her köşesinde çeşitli şekillerde kutlanan ve halk arasında Hıdırellez olarak bilinen Hızır günleri 6 Mayıs’la birlikte başlıyor.
Hıdırellez ile başlayan bu sıcak dönemde filizkıran (16-17 Mayıs), gün dönümü (20 Temmuz), kızılerik (29-30 Temmuz), kestane karası (28 Eylül) ve bağ bozumu (21-22 Ekim) gibi pek çok fırtınalı gün bulunuyor.
Hızır’ın 87’nci günü ile 94’üncü günü arasındaki yedi günlük döneme (31 Temmuz-7 Ağustos) eyyam-ı bahur adı veriliyor. Bunaltıcı sıcaklıkların yaşandığı bu dönemde çobanlar, sürülerini gölgelik alanlarda tutmaya çalışırlar. Ayrıca güneşin yakıcı etkisinden dolayı derideki güneş yanıklarının da en çok bu dönemde ortaya çıktığı kabul ediliyor.
Hızır’ın 173’üncü gününde (25 Ekim) sular soğumaya başlıyor. 179 Hızır’da ise (31 Ekim) ağaçların budama zamanı geliyor.