Makale

Güzel Bakan Güzel Bulsun

Güzel Bakan Güzel Bulsun

Gülşen Ünüvar
Pedagog

Kalemimizi, kâğıdımızı hazır ettik. Kelimelerimizi heybemize yükledik. Düştük yine duru cümlelerin peşine. Yeni deyişler, yepyeni yürüyüşler gerek bize. Bıkmadan, usanmadan, yorulmadan yazmalı. Kırmadan, incitmeden, gücendirmeden nazikçe sızmalı. Güzeli çirkini, iyiyi kötüyü, olmuşu olmamışı, gülmüşü gülmemişi usulünce göstermeli. Her birine ayrı ayrı, kimsenin canını yakmadan, mahirce değinmeli. Sevmeyi bilen mesela, sevgiyle bakmalı. Gülmeyi bilen, gülerek okumalı. Aradığını bulanın içine sinmeli. En ufak şüphesi olan, araştırma yoluna gitmeli. Eksik gözeten, kendini tahlil etmeli. Niyetini bozan, hırsının üstesinden gelmeli… Diyeceğim o ki, güzel bakan güzel bulsun. Her muradı, gönlüne göre olsun. Başı sıkıştığında, daima yardımına koşulsun. Bir derdi varsa şayet, canıgönülden sorulsun. Lakin her bakış aynı bakış olamaz. Kimi insan, kendinde böyle bir fıtrat bulamaz. Kem düşünceler, ziyadesiyle yorar onu. Bilmez de kârdan sayar o bunu. Eğri bakan eğri görür. Fark etmeden, binlerce musibeti eteğinde sürür.

Her verdiğimiz uğraş, özümüzden öz götürür. Yorar bizi, canımızı oradan oraya süpürür. Bazen yarı yolda bırakasımız gelir. Vazgeçmek isteriz, emeklerimiz daim devir. Küçük hedefler için büyük emekler harcarız. İsraftan uzak durur, haksız kazançtan kaçarız. Bitap düşeriz elbette ama içimiz rahat. Helalinden emek veririz, elimizde tertemiz bir berat. Kimi insan güç ulaşır emeline. Ağır ağır ilerler, o çok istediği dileğine. Mecali kalmayacakmış, mutlu sona varmayacakmış gibi hisseder. Karamsarlığa düşer de geleceğe dair ümidini kaybeder. Belki isyana meyleder. Belki, yeter artık, pes ediyorum der. Ya da tutar başkalarıyla karşılaştırır kendini. Nereye dönse, kime baksa bulamaz dengini… Sabır, değil midir ki en büyük öğretmen bize. Nice olmazları, zamanla getirmedi mi dize? Bir bitecek ki ömrümüzden, bin başlayacak. Bir dağılacak ki bin toplanacak… Korkarsan şayet varımı yoğumu kaybederim diye, olmaz! Kaya uçmazsa dere dolmaz. Büyük ihtiyaçlarına, büyük varlıklarını feda etmelisin. Vermeden alınmaz hiç, bunu böylece bilmelisin. Bir iyiye ulaşmak için, başka bir iyiden vazgeçmelisin. Öyle bir vazgeçiş ki yerine gelene binlerce kez şükretmelisin.

Büyük ihtiyaçlar, büyük varlıklar dedik. Hep kazançtan, hep sahip olmaktan bahsettik. Varlığı; elle tutulur, pahalı objelere yorduk. Daha da güzeli, daha da fazlası var mı diye sorduk. Ne zaman ki kaldırdık başımızı, baktık şöyle bir etrafımıza. Nice garibanlar, nice. gönül insanları çıktı karşımıza. Gördük ki yemek, içmek, gezmek değilmiş yaşamak. Gözlükle, mercekle, pusulayla boşunaymış aramak. Hemen yanı başımızdaymış meğer ihtiyaç duyduğumuz samimiyet. Bir güler yüze, bir tatlı dileymiş niyet. Abartı davranışlara, şatafatlı mekânlara yoktur gönül ehlinin meyli. Bir hâl hatır sorup, hoş sohbetedir onun en büyük emeli. Dünyaları versen de istemezler. Mal mülk, para pul nedir bilmezler. Diyeceğim o ki garip, gönlüne gönüldaşlık katar. Garibe verilen selam, altın yerini tutar. İster ki hoş sohbet olsun, hatırı sorulsun. Birileri çıkıp da onu insan yerine koysun. Merhaba densin, gözlerinin içine bakılsın. Karşısına çıkan; dostça, arkadaşça bir tavır takınsın. Kimsenin yok kimseden bir beklentisi. İmkânsız değil, insanı insanca içten sevmesi.

Usül erkân bilmeden yola çıkmak, hem seni yorar hem yolu. En doğru deyişi ben bilirim demek, hem başı bozar hem sonu. Bir bir incitirsin geçtiğin yerleri, farkına varmadan. Yürüdüğün bağlar bahçeler solar, sen onları sarıp sarmadan. Bakmışsın ki ardına, ne sümbül kalmış ne lale. Toz toprağa karışmış, izlerse virane. Şimdi hangi çiçek bahçesini hangi özlü cümle teselli eder. Tatlı dili bilmeyen, tatsız yollardan gider. Her adımın vebali vardır, cümleninse gözü. Yürüme bilmeyen yolu bozar, söyleme bilmeyen sözü. Gel viran eyleme, ne yolu ne de yol arkadaşını. Kırma, incitme seni senden iyi bilen sırdaşını. En güzel ayakkabılarınla en güzel yollardan geç. En güzel cümleler için, en nadide kelimeleri seç. Mümkünse noktayı, virgülü bile irdele. Bozmasın hiçbir şeyi ve kimseyi, kullandığın ifade. Sen sen ol, daima bildiğin yoldan en nazik şekilde git. Tanı ya da tanıma, her varlığa nezaketle hitap et. Yükü büyüktür geçtiğin yolun, söylediğin sözün. Sorumluluk alabilecekse öyle davransın özün. Bilmiyorsak öğrenelim, en güzel yollarda en güzel usulle yürümeyi. İtinayla kullanalım, en seçme cümlelerle en zarafetli sözleri.

Dürüstlüğünle nam salmışsan etrafına, aksine kimse inanmaz, korkma! Sürsen bulaşmaz derler, böylesi bir durumda. İçin rahat olsun, sen bildiğin yoldan yürü. Doğruya doğru de her zaman, yanlışı bir kenara sürü. Anlamazlar, dinlemezler diye sakın eseflenme. Altının değeri er ya da geç bilinir, vefayı görmezden gelme. Oldu da bilinmedi kıymetin, seni hor gördüler. Yakışmadı sana, hoş durmadı dediler. Bil ki eninde sonunda yarı yoldan döner hata! Zamanla ortaya çıkar, sana yakıştırılan yama. Kötü bellemeden, dur bir bak olana bitene. Hızlı karar verme, gidene gelene. Dumansız ateşe üflenmez. Kalaylı bakır küflenmez. Özü tam olan etkilenir mi hiç yağmurdan çamurdan. Ne fırtınalara göğüs gerer de yine de sağlam çıkar savaştan. Gel yabana atma ataların sözünü. Budur bu işin en bilindik çözümü. Kulak ver daima bir bilenin diline. Bilen el versin, bilmeyenin eline.