Makale

TAKDİM

TAKDİM

İnsanlığa teklif ettiği yüksek ahlaki değerlerle Kur’an, bir hayat kitabıdır. Yüce Rabbimiz onu okunup anlaşılsın, ibret alınsın, rehber edilsin ve yaşansın diye bizlere göndermiştir. Onun ilk uygulayıcısı Peygamber Efendimiz (s.a.s.) olmuştur. Kur’an ayetleri, Mekke ve Medine devirlerinde, Müslümanların sosyal hayatının içine iniyor, Hz. Peygamber tarafından hem uygulanıyor hem de açıklanıyordu. Kur’an’ın ilk müfessiri Hz. Peygamber’dir. Kur’an’ı anlamada ve hayata doğru biçimde uyarlamada Allah Resulü’nün tartışılmaz bir misyonu ve rehberliği söz konusudur. Bizzat Kur’an-ı Kerim, iman edenleri Allah’a ve Peygambere itaate çağırırken (Nisa, 4/59.) bu rehberliğin altını çizer.

İslam tarihinde Hariciler başta olmak üzere çeşitli dönemlerde ve coğrafyalarda, Kur’an ve sünnet bütünlüğünü göz ardı eden, bu iki kaynak arasında çatışmacı söylemler geliştiren düşünce akımları ortaya çıkmıştır. Bugün de özellikle Batı menşeli pozitivist rüzgârların etkisinde kalan kimi yorumlar, sünneti dinin sırtında yük ve artık terk edilmesi gereken bir miras olarak görmekte, bu tehlikeli retorik doğrultusunda gençlerin ve müminlerin zihinlerini bulandırmaktadır.

İslam dini, Kur’an ve sünnetin yanı sıra bin dört yüz yıllık bir birikimin, geleneğin, ilmî müktesebatın, muhtelif coğrafyalarda huzurlu medeniyet uygulamalarıyla birliğe ulaşmış bir dindir. Bugün Müslümanların içinde bulunduğu inkıraz durumuna bakarak, dinin temel kaynaklarını tartışmaya açmak her şeyden önce Kur’an’ın öngördüğü Müslüman şahsiyeti tipiyle bağdaşmamaktadır.

Hz. Peygamber’in ve onun yol gösterici sözlerinin devre dışı bırakılması durumunda Kur’an, herkesin kendince anlam vereceği, manipüle edeceği, günün genelgeçer cereyanlarına göre dalgalandırılacağı, bağlamından saptırılacağı, açıkçası anlam itibarıyla da olsa tahrif edileceği tartışmalı bir zemine çekilmek istenmektedir. Kur’an ve sünnet bütünlüğüyle yoğrulan bir medeniyetin mirasçıları olarak bizler, İslam inancının ve bu toprakların, ruhuna aykırı cereyanlarla zedelenmesine izin vermemek için elimizden geleni yapmak durumundayız.

Diyanet Aylık Dergi olarak 2020 yılının ilk sayısında bu önemli meseleyi dosya konusu yaparak huzurlarınıza çıktık: Kur’an ve Sünnet Bütünlüğü. Doç. Dr. Halil Altuntaş “Kur’an ve Sünnet Bütünlüğü”, Dr. Bayram Köseoğlu “Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber’e İtaat”, Prof. Dr. Enbiya Yıldırım “Hz. Peygamber’in İfade Ettiği Anlam” başlıklı yazılarıyla dosyamıza katkıda bulundu. Söyleşi konuğumuz Bayburt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu Hocamız.

Bir sonraki sayıda görüşmek üzere.

İyi okumalar.

Dr. Fatih Kurt