Makale

BİR HANIM HİZMETKÂR: ÜMMÜ RÂFİ SELMÂ

BİR HANIM HİZMETKÂR: ÜMMÜ RÂFİ SELMÂ

Ömer Faruk Akpınar

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Resulüllah’ın azatlısı ve hizmetkârı diye tanıtılan Selmâ’nın, (Hâkim, el-Müstedrek, 4/40) ne zaman Müslüman olduğu hakkında bir bilgi olmasa da ilk Müslüman hanımlardan olması muhtemeldir. Nitekim o, Ebû Cehil’in Resul-i Ekrem’e yaptıklarını, avdan dönen Hamza’ya haber vererek onun Müslüman olmasına ve yeğenine sahip çıkmasına vesile olmuştur (İbn Hacer, el-İsâbe, 8/187).

Selmâ’nın ne zaman Hz. Peygamber’in hizmetine verildiği ve ne zaman azat edildiği bilinmemektedir. Ancak Allah Resulü’nün hicretten sonra Ebû Eyyûb’un evine yerleştiği, Ebû Eyyûb’ün ona hizmet ettiği, hatta Ebû Enîs kuyusundan tatlı su getirdiğini anlatmasından (İbn Sa’d, et-Tabakât, 1/390) Medine devrinin ilk yıllarında Hz. Peygamber’in yakınında olduğu anlaşılmaktadır. Hz. Peygamber, Selmâ’yı Bedir’den sonra Medine’ye hicret eden azatlısı Ebû Râfi ile evlendirmiştir (İbn Sa’d, et-Tabakât, 4/55). Selmâ, bu evlilikten doğan oğluna nispetle Ümmü Râfi künyesi ile anılır. Onun diğer bir oğlu Ubeydullâh ise, ileride Hz. Ali’nin kâtipliğini yapacaktır (İbn Sa’d, et-Tabakât, 4/55).

Ümmü Râfi, Hz. Peygamber’in çeşitli hizmetlerini görmüştür. Kimi zaman çarşıda ona eşlik etmiş kimi zaman kendisine abdest suyu dökmüştür (İbn Sa’d, et-Tabakât, 1/385-386). Bir seferinde Allah Resulü’nün iki arkadaşı ile birlikte kendilerini ziyarete geldiğini anlatmıştır. Ümmü Râfi, bu kutlu misafirlere hazîra denilen yiyecekten yapıp ikram etmiş, yemeğin bir kısmı da artmıştır. Sonra bir bedevi gelmiş, Hz. Peygamber onu davet edip yemekten ona da ikram etmiş, onun yemeğin tamamını eline alıp hemen yemeye başladığını görünce ona müdahale edip önce besmele çekmesi, ardından önünden yemesini söylemiştir. Ümmü Râfi, bedevinin Allah Resûlü’nün uyarısını dikkate almasıyla yemekten biraz daha arttığını ilave etmiştir (Taberânî, el-Mu’cemu’l-kebîr, 24/300).

Hz. Hatice’nin doğumlarında ebelik yaptığı kaydedilen Selmâ, Hz. Peygamber’in son doğan çocuğu İbrahim’in de ebesi olmuştur. (İbn Sa’d, et-Tabakât, 8/171, 181) Hz. Fâtıma vefat ederken yanında bulunmuş, ona hizmet etmiştir (Ahmed, el-Müsned, 45/587; İbn Sa’d, et-Tabakât, 8/22-23).

Allah Elçisi’nin vefatından yıllar sonra Hz. Hasan, Abdullah b. Ca’fer ve İbn Abbas, Ümmü Râfi’nin yanına uğrayıp kendisinden Hz. Peygamber’in sevdiği bir yemek yapmasını istemişler, o da “Oğullarım! Siz bugün onu beğenmezsiniz” demiş, sonra kalkıp biraz arpa öğütmüş, öğüttüğü arpayı savurmuş ve ondan ekmek yapmıştı. Katık olarak da zeytinyağı koymuş, üzerine karabiber serpip “Resulüllah bunu severdi” diyerek onlara takdim etmiştir (Taberânî, el-Mu’cemu’l-kebîr, 24/299).

Bir gün Ümmü Râfi, Rasûl-i Ekrem’den özel bir tavsiye istemiş, Allah Resulü de ona “Namaz için her kalktığında on kere tesbih, on kere tahmîd, on kere tehlîl, on kere tekbîr, on kere istiğfar söyle. Zira her bir seferinde Allah ‘Bu benim içindir’ der, bağışlanma dilediğinde de ‘Bağışladım’ der.” buyurmuştur (Taberânî, el-Mu’cemu’l-kebîr, 24/302). Bir kadının hapsedip yemek vermediği, başka şeyleri yemesine de müsaade etmediği bir kedi yüzünden azab edileceğine dair hadis de Ümmü Râfi’nin naklettiği rivayetlerdendir (İbn Abdilber, el-İstîâb, s. 895).

Ümmü Râfi Selmâ ve döneminin tüm sahabileri, zor zamanların Müslüman’ı olarak üzerlerine düşeni layıkıyla yaptılar. Hz. Peygambere yakın oldular, ona hizmette kusur etmediler, bu vesileyle ondan pek çok güzel şey öğrendiler. Onlar sabırlı, kanaatkâr, vefalı, mütevazı müminler idiler.

Allah onlardan razı olsun.