Makale

Aradığınız Kişiye Ulaşılamıyor

“Aradığınız Kişiye Ulaşılamıyor”

Dr. Şerife Nihal Zeybek

Haberleşme araçlarındaki değişimden konuşalım biraz. İrdeleyelim bakalım neler oldu seneler içinde. Öyle çok eskilere, telgrafın tellerine, “Alo santral, bana şu numarayı bağlayın”a kadar gitmeyeceğiz. Çoğumuzun gördüğü bildiği kadarından bahsedeceğiz.
Eskiden çevirmeli telefonlar vardı, çok da eskiden bahsetmiyorum aslında. Ama bir anda ortadan kalktılar sanki. Üstüne dantel serilen, arayacağınız numaranın rakamlarını parmaklarınızı o küçük halkalara dolayarak çevirdiğiniz telefonlardan bahsediyorum. “Zıırrr” diye çalardı. Hayır hayır, şimdiki akıllı telefonda benzerinin yapılmaya çalışıldığı nostaljik zil sesi değil, baya titreye titrete “zıırrr” diye çalardı. Canın isterse açma bakalım telefonu, camları vitrinleri zangır zangır sallar hafazanallah! Hadi meşgule ver veya sesini kıs! Yoktu işte öyle lüksler. Hele ki arayanın kim olduğu tam bir sırdı. Bilmeye, tahmin etmeye imkân yok. Ta ki ahizeyi kaldırıp konuşmaya başlayana dek. Doğruya doğru pek bir heyecanlı oluyordu ama. Şimdi ne sıkıcı, arayanın ismini, numarasını görüp ona göre ses tonunu ayarlayabilir, modern hayatın dayatması olan maskelerinden uygun olanı hemencecik takabilirsin.
Günümüzde telefonlar her çeşit çalıyor. İster klasik müzik orkestrasının özel bir eseri, ister Karadeniz horonunun kıpır kıpır melodisi zil sesi olabilir. Çoğu kez başkasının telefonu çalınca anlamıyoruz; “Bu müzik de nereden geliyor ki?” diye düşünüp sağa sola bakınıyoruz. Hatta arayan kişiye özel zil sesi ayarlama imkânı da var. Böylece ekranda arayan kişinin ismini görmeden önce zil sesinden teşhis edebiliyoruz.
Ne diyorduk, çevirmeli tuşu olan telefon diyorduk. Öyle çok yaşlı da sayılmam ama yine de bizzat kullanmışlığım vardır şu an “vinteyç kafe”lerde hoş bir aksesuar olarak sergilenen, fotoğraflarda güzel bir fon olmaktan öteye gidemeyen o telefonları. İşte o telefonlarla birini aramak emek istiyordu. Nasıl mı? Öncelikle arayacağınız telefon numarasını bir deftere yazmanız gerekiyordu. Bunun için her evde sayfaları çevirmekten yıpranmış, genellikle dışı ciltli, evin demirbaşı niteliğinde bir telefon defteri olurdu. Sahi nereye gitti onlar? Umarım geri dönüşüme gitmiştir de bir işe yaramıştır.
Yakınların numarası ise ezbere bilinirdi. En az üç beş numara olurdu zihinlerde. Şimdi ise bazıları kendi telefon numarasını bile bilmiyor. Ne de olsa her şey bizden akıllı (!) olan telefonumuzda kayıtlı. Peki, bu konforun kötü yanları yok mu acaba? Uzmanlar alzheimer ve bunama vakalarındaki artışın akıllı cihazlarla daha da arttığını söylüyor. Çünkü zihnimizde kayıt tutmuyoruz, bir şeyleri hatırlamaya çalışmıyoruz, beynimize jimnastik yaptırmıyoruz. O da “İşlemeyen demir pas tutar” hesabı, pas tutmaya başlıyor.
Çok daha ilginç bir şey söyleyeyim mi? Eskiden evin orta yerinde bir adet telefon olurdu ve aradığımız kişiye ulaşırdık. Şimdi herkesin cebinde en az bir telefon var. Çarşıda pazarda, okulda konferansta, tiyatroda sinemada, konu komşuda hep yanımızda telefon! Her evde kişi sayısınca telefon mevcut ama “Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor!” diye anonslar duyuyoruz sıkça. Yok şarjım bitti, yok paketim bitti, yok burada çekmiyor…
Eskiden, ev telefonunun vazgeçilmez olduğu zamanlarda yani, görüşülen saniyeye göre ücretlendirme olurdu. Hatta şehir dışını arayınca bayağı bir artardı fiyat. Yine de insanlar konuşurdu. Şimdi çoğu kişinin telefonunda paket karşılığı dakika yüklü, buna rağmen konuşma yerine mesajlaşma tercih ediliyor. Mesaj ile kendini ifade etmek zor olduğundan ve yanlış anlaşılmaların sıkça yaşandığından olsa gerek “emoji” icat oldu. Çeşit çeşit, renk renk semboller türedi. Peki, bunlar, gerçek insan sesini ne kadar yansıtabilir? Heyecandan, üzüntüden veya endişeden titreyen sesin karşı tarafa hissettirdiğini ne kadar hissettirebilir?
Amacımız “Eski çok güzeldi, şimdiki ise kötü.” demek değil. Sadece manzarayı sunmak istedik. İçinde yaşadığımız hayata biraz uzaktan bakalım dedik. Herkes kendi karar versin, telefondaki bu değişim hayatımıza olumlu mu yoksa olumsuz anlamda mı etki etti? Artıları eksileri neler oldu? Geçmişi nostaljik bir mutlulukla ansak da yeni teknolojinin kolaylaştırıcı imkânlar sunduğu bir gerçek. Sözün özü şu ki, makinalar aletler zamanla değişir, gelişir. Ama insanın ruhu, gönlü hep aynıdır. Hep vefadan, sevgiden yanadır, ilgi alâkadan yanadır. Bunu çıkış noktası yaparsak hangi makinayı kullandığımızın önemi kalmaz. Öyleyse siz de bugün eski bir arkadaşınızı arayın veya mesaj yazın ya da emoji gönderin. Belki de mektup yollamak istersiniz kim bilir?