Makale

İYİYİZ

İYİYİZ

Dr. Elif Aydın

İstanbul Ümraniye Vaizi

Merhaba can dostum,

“İyilik” nasıl anlatılır diye sormuştun ya... Nereden kimden başlayayım bilemedim doğrusu. İyilikte yarışmayı hayatının merkezine koyan insanların arasında yaşarken iyiliğe bir örnek seçemedim işte...

Çağdaş Kabillere rağmen Habillerin yanında milyonlarca insan varken seçemedim birini. Kötülük reklamı ısrarla yapılırken iyilik için koşanlar arasından sadece birini anlatmak zor geldi bana.

Üstelik iyiliğin küçüğü büyüğü de olmaz değil mi dostum? Ufacık görünen iyilik bir de bakmışsın ki kocaman bir güzelliğe sebep olmuş. Kelebeğin etkisi gibi. Onarılan bir nal ile koca bir ordunun felaketten kurtulması gibi. Susamış bir hayvana verilen suyun affa sebep olması gibi.

“Anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik yapmayı, herkese güzel söz söylemeyi" buyuran bir kitabın muhataplarında iyilikten çok ne olabilir ki... Zekâtı farz, tebessümü sadaka bilen, iyilikten nasıl uzak olabilir ki... Mazluma kucak açan, kuşlara yuva yapan, sadaka taşları ile bilinen dedelerin torunları, iyiliğe bigâne kalır mı hiç?

Sana birkaç iyilik ve kahramanını anlatsam mesela. Senden, ondan, yanı başımızdan. Aramızdan, bildiğimizden, bizden…

Evladı için sayılamayacak kadar çok fedakârlık yapan anneler biliyorum ben. Güçlükle oturabildiği sofradan çoğu zaman karnı aç kalkan, asla sıcak içemediği çayı yudumlarken eşi ile sohbet edip onu da mutlu etmeye çalışan.

Babalar biliyorum. Arkadaşları önünde çocuğu mahcup düşmesin diye cebinde yol parası olarak ayırdığı bozukluğu harçlık veren veya engelli evladını her gün taşıyarak okula götüren babalar...

Torunları için koşturan babaanneler, anneanneler... İleri yaşına rağmen yetim torunları kimseye muhtaç kalmasın diye parklarda, caddelerde su satan dedeler...

Hasta anne babasının her türlü hizmetini görmek için gece uyumayan evlatlar, gündüz de eşi ve çocuklarını ihmal etmemek için koşturan babalar...

Gençler biliyorum. Harçlıklarını biriktirip hiç görmediği bir ülkede su kuyusu açtırmak için çabalayan... Ve ben birbirlerini menfaatsiz seven arkadaşlar da biliyorum, ölünceye kadar süren dostluklar da.

Bir yerde savaş, doğal afet haberi duyunca gözyaşlarına boğulup elinde ne varsa paylaşabilen kadınlar biliyorum. Elleri çalışmaktan nasır tutmuş, yüreği pamuktan yumuşak. Mahzun gözleri iyilik yapınca yıldızdan daha parlak.

Öğretmenler biliyorum. Aldığı maaşla öğrencilerine hediyeler alan, her fırsatı bahane bilerek rencide etmeden hediye görünümünde öğrencisinin ihtiyaçlarını karşılayan diğerkâm gencecik öğretmenler...

Doktorlar biliyorum, maddi imkânı olmayan hastadan muayene ücreti almayan; hatta ilaç parasını kendi cebinden ödeyen... Kara yazgılı kıtaya ak elleri ile yardıma koşan, kömürden siyah gözlere ışığı göstermeye çalışan... Âdemoğlunun kardeş olduğunu merhametleri ile bir kez daha hatırlatan...

İhtiyaç sahibi olduğu hâlde, hurda olarak aldığı sobanın içinde bulduğu parayı hiç bir beklentisi olmadan sahibine iade eden gönlü zengin nice iyiler biliyorum.

Kendisine borç veren kişinin borcunu bir an önce ödemek, kendisine iyilik yapanı zor durumda bırakmamak için gece gündüz çalışan gayretli adamlar, fedakâr kadınlar biliyorum. Sözünün eri, borcu gayretini kamçılayan, karz-ı hasenin kıymetini bilerek çabalayan.

Ve can dostum, ben "vatan" deyince gözünü kırpmadan canını verebilen "er"ler biliyorum. Kiminin yaşı küçük, yüreği kocaman... Adı Eren, Yasin, Abdullah, İbrahim... Kimi ise ev bark, çoluk çocuk sahibi. Arkada bıraktığını Allah’a (c.c.) emanet edip canını iyilik kaim olsun diye feda eden... Haliller, Mahmutlar, Fethiler, Ayşeler... Her biri ayrı ayrı iyilik önderi, cennetin solmayan çiçeği, milletin göz bebeği.

Öyle “iyi”ler ki... Kendi iyiliğini de görmeyecek “iyilik” hikâyelerini anlatmayacak kadar iyi... Kendisi için istediğini herkes için isteyecek kadar… Ve onların hikâyeleri, kelimelere sığmayacak kadar iyi…

Ne güzel ki iyilik yarışında hepsi iyiler...

Seçemiyorum dostum ve daim şükrediyorum.

İyilik sancağını taşıyan isimsiz kahramanlar ordusunu gördükçe her defasında minnetle şükrediyorum. Benim bu iyilikleri yaşamamı sağlayan her iyilik neferine sonsuz teşekkür borcum var.

Ben onlarla iyiyim.

Biz onlarla iyiyiz.