Makale

Cenaze Hizmetleri

Cenaze Hizmetleri

Ramazan Arslantaş

Diyanet Haber Editörü

Dumanla veya güvercinle haberleşme anılarını duyunca evet günümüzde iletişim çok daha kolay. Ancak güvercin ve dumanla haberleşmek kadar zevkli mi, tartışmaya açık! Özellikle son yıllarda hayatımıza aniden giren mesaj uygulamalarıyla sadece metin değil fotoğraf, video, dosya vs. her türlü veri aktarımını anında yapabiliyoruz. Hayatımızı kolaylaştırdığı da tartışmasız bir gerçek elbette. Bununla birlikte bize bazı zararlar verdiğini de düşünmeden edemiyorum.

Artık en az üç kişinin bir vesileyle bir araya geldiği ortamlarda, ilk iş bir “mesaj grubu” oluşturmak. Grupta yer alması gereken birinin “Ben akıllı telefon kullanmıyorum.” deme ihtimali henüz mümkün gözükmüyor! Sonrasında bütün iş ve işlemler bu grup üzerinden yürütülüyor. Daha doğrusu yürütülmeye çalışılıyor. Peki, yürüyor mu? Eh işte, yürüyebildiği kadar! Zaten Türkiye şartlarında bir kişi en az 3-5 grup içerisinde yer alıyor. (Bu durumu bir arkadaşımla konuşurken, kendisini 13 farklı gruba “eklediklerini” söyledi.)

“Kardeşler konuşuyor, analı kızlı, gelin görümce, dayı yeğen, enişte menişte, sülalecek burdayız, daire personeli, genel müdürlük, memleketten haber var, liseli dostlar, mahalleden kankalar, üniversiteden arkadaşlar, komşu komşular” vs. uzayıp gidiyor. Sonrasında mütemadiyen gruplar karışıyor; yanlış gruplara yanlış konularda paylaşımlar yapılıyor, gayet ciddi bir gruba bir anda “kısır tarifi” atılıyor. Mesaj uygulamalarına son eklenen özellik sayesinde, fark edilen yanlış paylaşımlar hemen siliniyor. Bu sefer de; “Ne yazdı da sildi bu yine?” sorusu beyinleri kemiriyor. Gereksiz bir merak uyandırıyor.

Hele bir de 30, 40, 50 ve daha fazla kişinin yer aldığı gruplarda olmak durumundaysanız, işte o zaman vay hâlinize! Çünkü bu artık sıradan bir iletişim mecrası olmaktan çıkıyor, ne olduğu belli olmayan başka bir platforma dönüşüyor. Kimin kim olduğu belli olmayan, tanımadığınız, belki hakkında en küçük bir fikir sahibi bile olmadığınız insanların da yer aldığı gruplardan gelen mesajlarla cebelleşmek durumunda kalıyorsunuz.

Bu arada herhangi bir gruba eklenmek için onayınız da gerekmiyor. Bir anda, belki de aynı grubu bırakın aynı cümle içerisinde birlikte anılmak bile istemediğiniz çok sayıda insanla, bir sabah gözlerinizi açtığınızda aynı grupta yer aldığınız gerçeğiyle yüz yüze gelebiliyorsunuz. Evet, belki tekrar çıkmak sizin elinizde ama numaranız çoktan onlarca kişinin rehberine girmiş oluyor. Bu tür sosyal platformlar bu duruma da bir an önce çözüm getirmeli ve bir grupta yer almak önce kişinin onayına sunulmalı. Bu, her şeyden önce bir kişilik hak ve hürriyetidir çünkü diye düşünüyorum.

Gruplarda gerekli gereksiz paylaşım yapanları, “iletişim kültürü” olmayanları, asli görevinin dışında sanattan siyasete, komediden drama, geçmişten geleceğe, tarihten felsefeye kadar her türlü alanda “gruba destek olanları” burada hiç anmıyorum bile! Sonuç olarak grup üyesinin canına tak ediyor ve diyor ki “Yetti artık!”, bütün grupları sessize alıyor. Hem de bir yıl. Zaten en fazla bir yıl alınabiliyor. Yoksa sonsuza dek susturmak tek çözüm olurdu herhâlde! Bu kez telefonu eline her aldığında (yaklaşık beşer dakika arayla bu durum tekrarlanıyor), her grupta yüzlerce mesaj. En az 3 ya da 5 grup, yüzer mesajdan, kişi okunması gereken bayağı bir ileti çöplüğüyle karşı karşıya kalıyor. Doğal olarak bu iletilerin tamamını okumuyor, sadece kendi adı ile etiketlenip gönderilen mesajları okuyup geçiyor. Ve o yüzlerce “gereksiz” mesaj içerisinde; ne parlak fikirler, ne öneriler, ne imkânlar heba olup gidiyor! Bu işin sadece bir boyutu. Bir başka boyutu; bir araya gelinip fikir alışverişi yapılmadığı, karşılıklı göz temasında bulunulmadığı yani bir paylaşım söz konusu olamadığı için birlikte çalışan insanlar arasında oluşması istenen ve beklenen “ekip ruhu” asla oluşamıyor. Doğal olarak da iş ve işlemlerde aksamalar başlıyor. En başta dediğim gibi; yürüyor mu? Eh işte, yürüyebildiği kadar?

Öte yandan evlenen, çocuğu olan, yeni bir göreve atanan arkadaşımızı mesajla veya sosyal medyadan tebrik edebiliyoruz. Yanına gitmemize gerek kalmıyor. Hasta olan bir arkadaşımıza telefonumuzdan henüz canlı çiçek gönderemesek de (Önemli bir eksiklik!) bu sefer de imdadımıza emojiler yetişiyor.

Belki farkında değiliz ama gittikçe birbirimizden uzaklaşıyoruz. Birbirimizi tanıyamıyoruz. Sağlıklı ilişkiler kuramıyoruz. Kalıcı dostluklar inşa edemiyoruz. Biz bu “ne menem bir şey” olan sosyal medyaya bir türlü alışamıyoruz. Belki de alışmak istemiyoruz. Ve “aynı ortamı” paylaşıp “aynı ortamda hiçbir şey paylaşmadığımız” insanlarla çok küçük bir olumsuzluk yaşadığımız ilk anda ipleri koparma noktasına geliyoruz. Çünkü bir arada olmamız gereken hiçbir zamanda bir araya gelmemişiz. Birbirimize destek olmamış, dahası birbirimizi tanımamışız. Bu durumda geriye sosyal medyada halledemeyeceğimiz sadece bir tek şey kalmış; o da arkadaşımız öldüğünde cenazesine gitmek! Orada da zaten bir araya gelmemiz mümkün değil!

Cenaze hizmetlerini de sosyal medya ya da mesaj uygulamalarından yerine getirilse de biz hiç zahmete girmesek mi acaba?

Bir de şunu çok merak ediyorum; bu uygulamaları geliştirenler, bizim kadar yoğun kullanıyorlar mı?