Makale

Kırkambar

KIRKAMBAR

MEHMET HAN

Fedakâr Kadın

O sene müthiş bir kış olmuş, her taraf buz tutmuştu. Kasaba halkı büyük bir yemek daveti tertip edip buz tutan gölün üstüne kurdukları masaları çeşit çeşit yiyeceklerle donatmıştı. Gün batmak üzereydi, tepelerin arkasından güler yüzlü bir ay yükselmeye başlamıştı. Kasabada sadece yaşlı bir kadıncağız kalmıştı. Hasta olduğu için yataktan pek çıkamıyor, neredeyse hiç yürüyemiyordu. Sahilde bulunan küçücük evinin penceresinden buz tutmuş gölü ve neşeli neşeli oyun oynayan çocukları seyrediyordu. Akşama doğru ufka bakarken batı tarafta, küçücük, kara bir bulutun belirdiğini gördü. Bulut neredeyse ufka değecekti. Yaşlı kadın büyük bir korkuya kapıldı. Gençliğinde şahit olduğu o büyük fırtına aklına geldi. Bir gün gölün kıyısında gezerken böyle bir bulut görmüştü. Bulutu görmesinin üzerinden çok geçmemişti ki bir fırtına kopmuş, buzlar kırılmıştı.

Yine öyle olacaktı muhakkak… “Bir saate kalmaz fırtına kopacak, buzlar kırılacak, herkes göle düşecek.” diye düşündü. Bağırdı ama sesini bu şekilde duyurması imkânsızdı. Evde kimse yoktu, bütün komşular da davetteydi.

Bütün gücünü topladı kadın. Elleri üzerinde sürünerek yataktan yere inmeyi başardı. Sobaya yaklaştı. Bir parça ateş alıp güç bela evden dışarı çıktı. Bahçe duvarının dibindeki odun yığınını tutuşturdu. Buzun üzerinde oturanların alevleri fark etmesi uzun sürmedi. Evin kime ait olduğunu tahmin etmekte gecikmediler. Yaşlı kadını kurtarmak için koşuşmaya başladılar. Bu arada rüzgâr çıkmış, göğü siyah bulutlar kaplamıştı. Buz sallanmaya başladı yer yer çatlaklar oluştu. En son ihtiyar da sahile ulaştığında gökyüzü delindi sanki. Müthiş bir fırtına koptu. Herkes, yaşananlar karşısında dehşete kapılmıştı. Hava biraz durulduğunda gölün üzerindeki buz tabakasından eser kalmamıştı. Yaşlı kadın çok zorlanmıştı ama onun yaptığı bu fedakârlıkla kasaba, onlarca kişinin ölümü ile sonuçlanacak bir felaketten kurtulmuştu.

BİR İNCİ

“Uykuyu hafif ölüm,

ölümü de ağır uyku bil...

Dünyayı yeniden onarmak için uyan,

uyan derin uykundan.”

Muhammed İkbal

Osmanlıca

Daima başkaları için ağlayıp durma.

Bir köşede oturup, biraz da kendin için ağla.

Mevlana

Bir Ayet

Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir. (Bakara, 2/153)

Bir Hadis

“Rabbini zikreden kimse ile zikretmeyen kimsenin hâli, diri ile ölünün hâline benzer.”

(Buhârî, Deavât, 66)

Saman Altından Su Yürütmek

Vaktiyle köyün birinde, ahalinin tarla ve meyve sebze bahçelerini suladığı bir su kaynağı varmış. Bu kaynak, köyün ortak malıymış. Civarda başka su kaynağı olmadığından bütün köylü sıra ile bu kaynaktan arazilerini sularmış. Herkesin hakkına riayet ettiği düşünülse de içlerinde biri açıkgözlülük etmiş.

Sebze bahçesi su kaynağının hemen yanında olan bu adam, herkes gibi sırası geldiğinde gider, kaynaktan suyunu alırmış ama bununla yetinmeyip kaynak ile bahçesi arasına gizli bir su yolu kazmış. Kimseler fark etmesin diye de su yolunun üzerini taşla, tahtayla kapatıp üstüne de saman balyalarını yığmış.

Yaz ortasında herkesin tarlası susuzluktan yanıp kavrulurken onunki, fidanların boy üstüne boy attıkları yemyeşil bir hâldeymiş. Üstelik bostanın ortasındaki sulama havuzu da her zaman silme dolu dururmuş. Köylüler, “Bu işte bir iş var.” diyerek araştırmışlar ve kısa bir süre sonra da bu uyanığın saman altından su yürüttüğünü fark etmişler.