Makale

Beyaz Şehir BELGRAD

Beyaz Şehir
BELGRAD
Ramazan Arslantaş
Diyanet Haber Editörü
Bazı şehirler vardır, tarih kokar; bazı şehirler de vardır, belki uzun bir tarihî geçmişi yoktur, önemli bir olaya tanıklık etmemiştir ama kendine has doğal bir güzelliği vardır ve bu özellik onu tanınır kılar. İşte bu iki özelliği birlikte bulabileceğiniz şehirlerden biri Belgrad. Çünkü Belgrad, tam anlamıyla bir doğa şehri, ayrıca buram buram tarih kokuyor.

Geçmişte Sırbistan Federal Halk Cumhuriyeti’ne ve Yugoslavya devletine başkentlik yapan Belgrad, bulunduğu konum itibarıyla tarihte önemli bir yerleşim yeri olarak öne çıkmış.

Sırpça “beo-grad” yani “beyaz şehir” manasına gelen, serhat şehri olması sebebiyle Osmanlılar tarafından “dârülcihad” olarak nitelendirilen şehir, diğer Belgrad şehirlerinden ayrılması için “Tuna Belgradı” ve “Üngürüs Belgradı” olarak da adlandırılmış.

İlk yerleşim yerinin, Milattan önce III. yüzyılda bir Kelt kabilesi olan Scordisci tarafından Tuna nehri kıyısında, Karaburma mevkiinde kurulduğu ifade edilen Belgrad’a, İlk Çağ’ın sonlarına doğru gelen Romalılar, Sava nehrinin Tuna ile birleştiği noktaya, Belgrad’ın en eski yerleşim yeri olan Singidinum’u kurmuş.

Osmanlıların Belgrad’a ilk gelişi 1441 yılında, II. Murad’ın, şehri yaklaşık altı ay süren kuşatması ile olmuş. Ancak bu kuşatma, o günlerde Osmanlı donanmasında baş gösteren salgın hastalık ve karşılaşılan güçlü direniş nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmış.

Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılan ve bizzat kendisinin de katılarak yaralandığı ifade edilen ikinci kuşatma da olumsuz sonuçlanmış ve şehir, 1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Macaristan’a yaptığı seferle fethedilmiş. Bu seferden sonra Belgrad halkının bir kısmı İstanbul’a gönderilmiş; günümüzde Belgrad Ormanları ve Belgrad Kapısı adıyla bilinen bölgelere yerleştirilmiş.

Belgrad Osmanlı hâkimiyetine geçince dilimiz, kültürümüz ve İslam dini bu topraklarda yayılma imkânı bulmuş. Âdeta harabe bir şehri alan Padişah Kanuni Sultan Süleyman, Belgrad’ın yeniden inşası için emir vererek cami, mescit ve imaret yapılmasını istemiş.

Belgrad, Sırpça’da her ne kadar “Beyaz Şehir” anlamına gelse de şehrin tarihi, savaşlar ve yıkımlarla dolu. Tarihçiler, şehrin 115 savaşa, 44 yıkıma sahne olduğunu ifade ediyorlar.

Yaklaşık 300 yıl boyunca Osmanlı idaresinde kalan Belgrad’da, 100’ün üzerinde eser inşa edilmiş. Ancak şehir, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarafından işgal edilince bu yapıların neredeyse tamamı ya kiliseye çevrilmiş ya da tamamen yıkılmış.

Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’de anlattığına göre Osmanlı; şehirde 217 cami, 13 mescit, 17 tekke, 9 dârülhadis, 8 medrese ve 7 hamam inşa etmiş. Ayrıca yine Osmanlı döneminde inşa edilen 6 kervansaray, 21 han ve 3 bin 700 dükkândan oluşan Sûk-ı Sultânî (Sultan Çarşısı) adlı çarşı ile diğer çarşılar da şehirdeki ticarî hayatın canlılığının bir göstergesi.

Öğle namazını, Bayraklı Camii’nde kalabalık bir cemaatle birlikte kıldıktan sonra camide imam hatip olarak görev yapan Ramazan Mehmedî ile tanışıyoruz. Azınlık olarak yaşamanın zorluklarından bahsediyor bize Mehmedî. Ancak bu durum, mutlu olmalarına engel değil. İbadetlerini rahatlıkla yerine getirebiliyorlar. Özellikle cuma ve teravih namazlarında cemaatin camiye sığmadığını, caddelere taştığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Zor günler geride kaldı. Elhamdülillah, bugün bütün okullarda din dersi var. Medreseler, fakülteler ve Kur’an kursları, faaliyetlerini sorunsuz bir şekilde sürdürüyor. Bayraklı Camii’nde ramazan atmosferi çok net hissediliyor. Buranın Diyanet İşleri Riyaseti, her gün 70 kişiye iftar veriyor. Camimiz çok canlı. Bu sene Türkiye’den hafızlarımız da geldi. Öğle namazından sonra mukabele okuyoruz ve çok kalabalık bir grup takip ediyor.”

Belgrad’da yaşayan Müslümanlar ezan sesini çok fazla duyamıyor. Zira Bayraklı Camii’nde okunan ezan, dışarıya çok kısık bir sesle verilebiliyor. Son olarak bu konuyu soruyoruz Ramazan Mehmedî’ye ve ülkemizdeki güzellikler için Rabbimize bir kez daha şükrediyoruz:

“Ezan okuyoruz fakat Bayraklı Camii yakınlarında çok fazla Müslüman olmadığından provakasyon olmasın diye ezan sesini dışarıya çok fazla veremiyoruz.”

Nüfusu yaklaşık 1 milyon 200 bin olarak ifade edilen Başkent Belgrad’da, 50 bin civarında Sırp Müslümanın varlığından söz ediliyor. Şehirde ayrıca Türkiye, Mısır, Tunus gibi farklı İslam ülkelerinden gelerek hayatını devam ettiren Müslümanlar da var.

MUTLAKA GÖRMELİSİNİZ

Bayraklı Camii

Evliya Çelebi’nin kayıtlarına göre 217 cami ve 13 mescit olarak ifade edilen ve sonraki dönemlerde sayıları 271’i bulan camilerden günümüze ulaşan ve bugün ibadete açık olan tek cami, Bayraklı Camii. Bu cami, ismini, kubbesinde bulunan ve İslam’ı temsil eden bayraktan alıyor. Belgrad’da yaşayan Müslümanların tarihte yaşadığı sıkıntıları anlayabilmek için caminin tarihini okumak yeterli. Öyle ki Bayraklı Camii, tarihte onlarca kez saldırıya uğramış ve her seferinde tadilatı yapılarak yeniden ibadete açılmış. Son olarak 2004 yılında Kosova’da çıkan olayların Sırbistan’a da sıçraması sonucu büyük oranda hasar görmüş. Bu olaylardan sonra caminin girişine bir polis kulübesi inşa edilmiş. Cami, günümüzde Sırbistan hükûmeti tarafından 24 saat korunuyor.

Belgrad Kalesi

Gezmeden, görmeden gelirseniz kendinizi Belgrad’ı görmüş saymayın.

Belgrad Kalesi, namıdiğer Kale Meydan… Tuna nehri ile Sava nehrinin kesiştiği noktada yer alan kale, Romalılar tarafından birinci yüzyılın sonlarında inşa edilmiş.

Düşman işgaline karşı, ele geçirilmesi en zor kalelerden biri olarak tasarlanan Belgrad Kalesi; yüzyıllar süren kuşatmalar, savaşlar ve fetihler sonucunda sayısız kez yıkılmış ve her seferinde yeniden inşa edilmiş.

Belgrad’ın doyumsuz manzarasını seyre dalmak için en ideal mekân…

Cumhuriyet Meydanı

Şehre gelen turistlerin bir diğer uğrak mekânı olmakla birlikte Belgradlıların da buluşma noktası. Şehrin can damarı ve en kalabalık meydanı.

1869’da inşa edilen Ulusal Tiyatro Binası ve Ulusal Müze ile 1882’de yapılan Prens Mihailo Anıtı da bu meydanda yer alıyor.

Etnografya Müzesi

Aslında eski bir Osmanlı müzesi diyebiliriz. Öyle ki Balkanların en eski müzelerinden biri burası. Sırpların tarihini ve kültürünü yakından görebileceğiniz zengin bir içeriğe sahip.

Girişlerin ücretli olduğu müze, pazar günleri ücretsiz ziyaret edilebiliyor.

Aziz Sava Katedrali

Aziz Sava Katedrali, Sırbistan’ın ilk başpiskoposu olan Sava’nın adına yapılmış. Aynı zamanda Belgrad’ın en büyük Sırp Ortodoks kilisesi olan yapının inşasına 1936’da başlanmış. İnşaat, 1941’de Almanya’nın Yugoslavya’ya saldırısı sonucu yarım kalmış. 1985’te uzun bir aradan sonda tekrar başlayan çalışmalar, günümüzde hâlâ devam ediyor.