Makale

TAKDİM

TAKDİM

Dünya tarihi, çıkar amaçlı pek çok savaşın, asıl sebepler örtbas edilerek, çeşitli gerekçelerle maskelendiğine şahit olmuştur. Son üç yüzyıl boyunca Batı, dünyanın dört bir yanında kurduğu sömürgeler vasıtasıyla zenginliği korumak, sürdürülebilir kılmak için kendisinde herşeyi yapma hakkını görmüştür. Hatta on yedi ve on sekizinci yüzyıl boyunca ırk temelli üstünlük fikrini, utanç verici biçimde felsefi olarak temellendirilmeye çalışmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kendi içinde uzlaşı alanlarını zenginleştiren Avrupa, dışarıdan bir düşman üreterek onunla kendini mobilize etmeye, dinç ve diri tutmaya devam etmiştir. SSCB’nin dağılması ve iki kutuplu dünyanın sona ermesinin ardından hızlıca yeni bir öteki bulan Batı, 11 Eylül saldırıları sonrası yeni hedefini İslam ve Müslümanlar olarak açıkça ilan etti. Bugün gelinen noktada yeni ırkçı dalga, kendini sadece bildik anlamıyla ırkla temellendirmeyip dinî ve tarihî bir arka plana yaslamaktadır. Artan bu ırkçı tutum, mülteci krizi karşısında Avrupa değerlerinin ikircikli yüzünün ortaya çıkmasına da sebep olmuştur. Bundan da en çok Müslümanlar etkilenmiştir.
İslam dini ırkçılığın her türlüsünü reddeder. İnsanlığa barış, huzur ve kardeşlik getiren Kur’an, asabiyeti var oluş gerekçesi olarak kabul eden bir toplumdan bir arada barış içerisinde yaşayan bir medeniyet inşa etmiştir. İlhamını Hz. Peygamber’den ve onun yoğurduğu erdemli toplumdan alan Müslümanlar, tarihsel süreçte bugün dahi insanlığın gıpta ettiği örnek toplumun, kültürün, sanat ve estetiğin beşiği olan ülkeler, şehirler meydana getirmişlerdir. Ancak bugün geldiğimiz noktada İslam’ın insanlığa hayat veren barış ve kardeşlik çağrısı âdeta unutulmuş, son birkaç yüzyıllık çözülme süreciyle zayıflayan, birbirine omuz vermeyi unutan İslam dünyası, kendisini “öteki” olarak görenler için daha kolay lokma hâline gelmiştir. Ne var ki ırkçılığın her türlüsüne panzehir olabilecek yegâne söylemi bünyesinde barındıran İslam, ayrılıkçı ve ötekileştirici tutumların maalesef birincil hedefi olmaktadır.
Bu sayımızda “Yeni Nesil Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığı” konusunu sayfalarımıza taşıdık. Sinan Dedeler, “Yüzyılın Şafağından İlk Çeyreğine Doğru İslamofobi’den İslam Düşmanlığına”; Prof. Dr. Muhittin Ataman, “Batının Yeni Ötekileri: Mülteciler”; Sema Yiğit, “Çok Katmanlı Bir Kavram: İslamofobi”; Mustafa Çuhadar, “Terörizmin Yeni Sahnesi: Sosyal Medya”; Derya Kılıçkaya, “Oryantalizm Neyin Maskesi?” yazılarıyla dosyamıza katkıda bulundular. Söyleşi konuğumuz Prof. Dr. Birol Akgün.
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu kurtuluş olan ramazan ayını geride bıraktık. Bütün İslam dünyasında bir rahmet ve bereket rüzgârı olup esti oruç mevsimi. Gönüllerimizi arındırdı, dünyevi hırslarımızı törpüledi. Şimdi bayramlaşma zamanı. Milletçe ve ümmetçe birbirine kenetlenme zamanı. Bu vesile ile Ramazan Bayramı’nın ülkemize ve bütün Müslümanlara hayırlar getirmesini diliyorum.
Gelecek sayımızda görüşmek üzere.
İyi okumalar.
Dr. Fatih Kurt