Makale

Mükemmel Çocuk Mu? Mutlu Çocuk Mu?

Mükemmel Çocuk Mu?
Mutlu Çocuk Mu?

Gülsüm İnal Karapınar
Halkla İlişkiler ve İletişim Uzmanı

Kimdir mükemmel çocuk? Sınavlarda derece yapan mı? Bir sanat/spor dalında madalya kazanan mı? Fiziksel açıdan mükemmel özelliklere sahip olan mı? Sonsuz öz güvenli, kendisini çok iyi ifade eden, herkesle iyi ilişkiler içinde olan, herkes tarafından sevilen mi? Ya da mükemmel sayılmak için bu özelliklerin hepsine birden mi sahip olmalı? Asıl önemli soru şu: Bu kadar mükemmelini yetiştirmek mümkün mü? Bu kadar mükemmel olmak gerekli mi? Peki ya çocuk bu kadar mükemmel olmak istiyor mu, kendisine sorduk mu?
Hemen nefsi müdafaaya geçtiğinizi duyar gibiyim: “Ama ben evladım için en iyisini istiyorum... Onun ileride pişman olmasını istemiyorum… Kapasitesi olmadığını düşünsem zaten ondan bunu yapmasını istemem...” gibi.
Her anne baba, kendi zaaflarının farkındadır ama bu zaafların çocuğunda da olabileceğini kabul etmek istemez. Çünkü çocuğu onun için gerçekleştiremediği hayalleri, kurduğu düşleridir. Herkesin hayalindeki çocuk akıllıdır, mantıklıdır, çalışkandır, özverilidir, vefalıdır, başarılıdır... Ne zaman ki çocuk sahibi olunur, o hayallerdeki mükemmel çocuk, minik yavrunun bedeninde ve ruhunda aranır. Artık o “mükemmel çocuk”tur, mükemmel olmaktan başka şansı yoktur.
Devir mükemmeliyetçilik devri. Dolayısıyla ebeveynler kendilerini istemeden de olsa bu yarışın içinde buluyor, “mükemmel çocuklar” yetiştirme çabası içerisine giriyorlar. İmkânların oldukça kısıtlı olduğu dönemlerde çocuk olanlar bugün ebeveyn oldular. “Ben yaşayamadım o yaşasın.”, “Ben göremedim o görsün.” düşüncesiyle kendilerine sunulmayan birçok imkânı çocuklarına sunmaya çalışıyor, “minik bay ve bayan mükemmeller” yetiştirmeyi arzuluyorlar. Fakat bunu yaparken şu noktayı unutuyorlar: Her yaşta, her konuda ustalaşabilir, her açığımızı telafi edebiliriz ancak yaşanmamış çocukluğumuzu asla telafi edemeyiz.
Çocuğumuz belki hayallerimizi gerçekleştiremeyecek, belki onun için çizdiğimiz hayatı yaşamayacak, belki planladığımız gibi doktor, mühendis, avukat olamayacak ama kendi çizdiği yolda ilerleyecek, kendi hayallerini gerçekleştirecek ve tam da istediği gibi idealist bir öğretmen olup mesleğini mutlu bir şekilde icra edebilecek, kendisi gibi mutlu nesiller yetiştirecek.
Yeryüzündeki her çocuk güzeldir ve özeldir. Yeter ki onu özel yapan unsurları fark edebilelim, yeter ki onları objektif olarak gözlemleyelim ve yeter ki onları kendi hayallerimize, isteklerimize, düşlerimize kurban etmeyelim.
Çocuklarımızın potansiyelini fark edelim ve onların potansiyelini aşan beklentiler içerisine girmeyelim. Beklentilerimizi zirveye taşıyıp “Çocuğum mutlak suretle birinci olmalı.” gibi takıntılı düşüncelere kendimizi kaptırmayalım. Mükemmellik beklentisi, çocuğun üstüne yüklenen bir ağırlıktır, sırtında bir kamburdur. Çocukluğunu bu beklentiyle feda eden, yaşanmamış yılların tortusunu içinde biriktirenler zihinlerinde küçük sıkıntıları büyük problemlere dönüştürürler.
Çocuklarımızın özüne saygı gösterelim ve isteklerimizi ona göre belirleyelim. Başarısız olduğu alanları kabullenip başarılı olduğu alanlarda destek verelim. Tercihlerini küçümsemeyelim ve onu kimseyle kıyaslamayalım. “Hiç kimse üstün değildir. Hiç kimse aşağı değildir. Fakat kimse eşit de değildir. İnsanlar yalnızca eşsizdir, karşılaştırılamaz.” der Osho. Bizim çocuğumuz dünyanın en güzel, en özel çocuğudur, eşsizdir. Ona olan sevgimiz rakamlara, şartlara, unvanlara bağlı değildir. Çocuğumuza koşulsuz sevgimizi hissettirelim. Hayatımızı “keşke”lerle değil; “iyi ki”lerle, “çok şükür”lerle renklendirelim.

MUTLU ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK İSTİYORSANIZ...

Yapabileceği işleri elinden almayın: Yaş grubuna uygun birtakım fiziksel eylemleri gerçekleştirmesi, çocuğun öz güvenini pekiştirir ve başarma duygusunu tatmasını sağlar.
Asla kıyaslamayın: Hiç kimse, aldığı notlar, sosyal ve fiziksel becerileri açısından kıyaslanmayı hak etmez. Herkes özeldir. Mutsuz çocuk, sürekli etrafındaki yaşıtlarıyla kıyaslanan çocuktur!
Mükemmeliyetçi olmayın: Bu yaklaşım, anne ve babayı yıprattığı gibi çocuğun duygusal gelişimine de zarar verir. Çocuğunuza, asıl önemli olanın çabalamak ve emek vermek olduğunu öğretin.
Aşırı koruyucu davranmayın: Aşırı koruyucu tutum sergileyen ebeveynler, çocuklarının öncelikle kendine güven olmak üzere gelişim becerilerinin kazanmasını geciktirebilirler.
Her isteğini yerine getirmeyin: Her isteği yerine getirilen çocuklar, sınırlarını öğrenemez.
Merak duygusunu “hayır” diyerek törpülemeyin: Çocuğun davranışları ve isteklerine karşı gösterilen ilk tepkinin “hayır” olması, çocukla ebeveyn arasındaki çatışmayı artırır. İstenmeyen davranışlar, sağlıklı iletişimle değiştirilmelidir.
Şiddet içeren cezalardan uzak durun: Fiziksel, psikolojik, duygusal şiddet içeren ceza yöntemlerine başvurmayın. Onu, sevmemekle asla tehdit etmeyin.

Koşulsuz sevin, sevginizi hissettirin: Her birey koşulsuz sevildiği zaman mutludur, huzurludur. Koşullu sevgi değersizlik hissi yaşatır.
Tutarlı olun: Doğru rol model olabilmek; sözlerimizle davranışlarımızın birbirine örtüşmesi ile mümkün olur. Bugün “kötü” dediğiniz bir davranışa yarın gülerek tepki vermeyin.
İyimser olmayı öğretin: İyimser bakış açısı, ileri yaşlarda depresyon ve kaygı gibi sorunları önleyecektir.
Değerli hissettirin: Bunun için pahalı hediyeler almanıza gerek yok, güzel sözleriniz ve davranışlarınız yeterli olacaktır.
Empati kurmayı öğretin: Duyguları üzerinde düşünen çocuklar, başkalarının duygularını da kolaylıkla anlayacaktır.
Oyun zamanlarını artırın: İletişim kurma, sosyalleşme, duyguları tanıma, bilişsel gelişim gibi birçok faktöre etki eden oyunların süresi mümkün olduğunca uzatılmalıdır.
Geçmişi, geçmişte bırakın: Sürekli, yaşanan olumsuzlukları dillendirmeyin; dinleyin, affedin ve geçmişte yaşamayı bırakın.
Birlikte zaman geçirin: Çocukların en mutlu hissettiği anlar, aile bireyleriyle geçirdikleri zamanlardır. Çocuklarınızla bir aradayken kaliteli zaman geçirin.