Makale

Alevi- Bektaşi Kültüründe Hz. Muhammed Sevgisi

Alevî-Bektâşî Kültüründe
Hz. Muhammed Sevgisi

Doç. Dr. Seyfettin Erşahin • Ankara Ü. İlahiyat Fakültesi

Türk toplumunda Hz. Muhammed’e olan inancını, sevgisini ve saygısını; fikrinde, zikrinde, İlâhisinde, semahında çoşkuyla dile getiren kesimlerden biri Alevîler-Bektâşîlerdir. Zira Hz. Muhammed sevgisi bu kesimin varlık sebebi durumundadır. Çünkü Hz. Muhammed peygamber olmanın yanında Ehl-i Beyt’i oluşturan Hz. Fatıma’nın babası, Hz. Ali’nin amcası ve kayınbabası, Hz. Haşan ile Hz. Hüseyin’in de dedesidir.
Zengin bir kültür birikimine sahip olan Alevî-Bektâşîlerin Hz. Muhammed hakkındaki telâkkilerini burada bütün boyutları ile el almanın imkânsızlığı izahtan varetstedir. Biz sadece denizden bir damla kabilinden Hünkâr Hacı Bektâş Veli ile bazı Alevî-Bek- tâşî şairlerinin konu hakkındaki kanaatlerini kısaca vermek istiyoruz.
Hünkâr Hacı Bektâş Veli (ö. 1271), bütün peygamberlere inanmakta, örnek alınması gerektiğini düşünmektedir. Ona göre, Tanrı dostları peygamberler tevazuu ve sadeliği tercih etmişler, ikiliği bırakıp birlik olmuşlardır. (Makâlât, 8-9)
Hacı Bektâş Veli "Kul, Çalap Tanrı’ya kırk makamda erişir, dost olur. O kırk makamın onu şeriat, onu tarikat, onu marifet, onu da hakikattir" şeklinde özetlediği dört kapı-kırk makam düşüncesine sahiptir. (Makâlât, 8) Buna göre kulun Allah’a erişme yolundaki bazı merhalelerde Hz. Muhammed’in rehberliğine ihtiyacı vardır. Daha yolun başlangıcı durumundaki şeriat kapısının ilk makam olan altı iman şartı arasında Hz. Muhammed başta olmak üzere peygamberlere iman bulunmaktadır. (Makâlât, 8) Hakikat kapısının beşinci makamı da "Mülk sahibine yüzünü sürüp yüz suyunu (yaratılış sebebi olan Muhammedî nurunu) bulmak"tır. (Makâlât, 18) Hz. Muhammed’i bulmadan, son kapı hakikatten içeri girmek mümkün görünmemektedir.
Hacı Bektâş Veli, kırk makamı saydıktan sonra, Müslüman kalmanın ancak Hz. Muhammed’e inanmakla olacağını şöyle vurgulamaktadır: "Bir kişi dili ile iman etse ... veya Muhammed Mustafa’yı inkar etse, Hz. Muhammed’in sahabilerinden birini haksız bilse, işlediği bütün ameller hebâ olur." (Makâlât, 18)
Hacı Bektâş’a göre vücutta (varlık âleminde) Çalap Tanrı’nın birliğine işaret eden nesnelerden biri de Muhammed (s.a.s.)’in peygamberliği ve faziletidir. (Makâlât, 40) Bunun yanında Allah’ın kullarına verdiği büyük nimetler arasında şefaatçimiz Hz. Muhammed bulunmaktadır.(Makâlât, 4i)
Zengin Alevî Bektâşî kültürünün düvezdeh imam, miracnâme, nefes, ilahi gibi ürünlerinde Hz. Muhammed çok çoşkulu bir şekilde anlatılmaktadır. Söz gelişi Miracnâmelerdeki anlatıma göre Hz. Muhammed Mirac’a giderken yanına Hz. Ali ve Selman’ı da almış, Allah ile olan mülâkatın- dan sonra da oradan hediye olarak kendisine verilen bir salkım üzüm ile dönerken Selman ile birlikte Kırklar Meclisi’ne uğramış, üzümü onlara ikram etmiş, sonra da semah yapılmıştır.
Sonuç olarak; Alevîler-Bektâşîler, Islâm imanının altı esasından olan peygamberlere imanı ve Hz. Muhammed’i son peygamber olarak kabul ederler. Onlara göre server ve gül olan Hz. Muhammed, Hatemü’l-Enbiya, Sahib-i Miraç, Mübbeliğ-i Din-i İslâm, Habib-i Hûda ve Şâfi-i Rûz-i Kı- yamet’tir.
Alevî-Bektâşî şirinden Hz. Muhammed hakkında seçme beyitler:
Taalâ şanühu gel gör ki nûr-i Hûda geldi / Cem’i hatm-i enbiya geldi.
Sevindi cân-ı âşıklar, açıldı baht-ı sâdıklar / Çağırdı rûh-i müminler, safa geldi, safa geldi.
Safa ehli zeminlerde, zamanlarda, mukaddemde / Feleklerden, meleklerden hezerân merhaba geldi.
İrişti mürşid-i kâmil kamu ehli iman oldu / Sevindi gâziler cümle ki hatm-i enbiya geldi.
İsmail Hatayi (16 yy)
Seyran ettim, erenlerin demini / Kudret kandilini yanarken gördüm Burak olup içtim âb-ı hayattan / Hz. Peygamberi kanarken gördüm.
Hey erenler bir müşkilim var benim / Server Muhammed’in nuru kandedir?
Aşka düştüm, gece gündüz yanarım / Muhammed, Ali’nin nuru kandedir?
Serim verdim erenlerin yoluna / Gönül arzu çeker sene bağına Ol Muhammed Mustafa’nın yoluna / Uğraya mûrûrun yolu kandedir.
Muhammed dinidir bizim dinimiz, / Tarikat altında geçer yolumuz.
Cibrîl-i Emin’dir hem rehberimiz / Biz müminiz mürşidimiz Ali’dir.
Şu dünyada benim gönül verdiğim / Birisi Muhammed, birisi Ali.
Adına şanına kurban olduğum / Birisi Muhammed, birisi Ali.
Pir Sultan Abdal (16. yy)
Haktır Muhammed / Olmuşuz ümmet Bulmuşuz rif’at / Elhamdülillah Muhammed güldür / Pîrim bülbüldür Cümlemiz kuldur / Elhamdülillah
Haşim Baba (18.yy)