Makale

Hz. Peygamberin Çocuk Sevgisi

Hz. Peygamberin
Çocuk Sevgisi

Alemlere rahmet olarak gönderilmiş bulunan (Enbiya, 108) Peygamberimizin, merhametine en çok ihtiyacı olanların başında çocuklar gelmektedir. Onun getirdiği rahmet prensiplerinde, çocuklar için evrensel ilkeler ortaya konmuştur. Sonraki kuşakların çocukları için ise bu rahmet, değerinden hiçbir şey kaybetmeden ışık saçmaya devam etmektedir.
Hz. Peygamberin sîreti bir bakıma Kur’ânı Kerim’in canlı bir şekilde hayata geçirilmesini temsil etmektedir. Bu itibarla onun çocuklara karşı tutum ve davranışını Kur’an’dan ayrı olarak ele almak mümkün değildir. Bu sebeple Rasulullah’ın çocuk sevgisini, Kur’ânı Kerim’deki temel yaklaşımla birlikte ele almak gerekmektedir.
Kur’ânı Kerim’e göre insandaki çocuk sevgisi Allah’ın verdiği fıtrî yani yaratılıştan gelen bir sevgidir. (Âl-ilmrân, 14) Allah Rasulünde bu sevgi daha coşkundu. O hem bir insan olarak ve hem de Allah’ın elçisi olarak bu sevgisini kusursuz bir şekilde göstermiştir. (Bakınız: Dr. Ekrem Keleş. En Güzel Örneğin Çocuk Sevgisi, En Güzel Örnek Hz. Peygamber, TDV Yayını, Ankara 2003)
Peygamber Efendimiz çocukları çok severdi. Hayatı, çocuk sevgisini açık bir şekilde ortaya koyan örneklerle doludur.
O günkü toplumda yerleşmiş bulunan bir takım yanlış anlayış ve uygulamalara aldırmadan çocuklara selâm vererek, onların hâl ve hatırını sorarak, (Buhârî, Edeb, 81; Müslim, Selâm, 15) çeşitli tutum, davranış ve sözleriyle her fırsatta onlara karşı sevgi, merhamet ve şefkatini göstermiştir. (Bu konuda geniş bilgi için bakınız: Mehmet Emin Ay, Hz. Peygamber (s.a.s.) ve Çocuklar, Diyanet İlmi Dergi, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) - Özel Sayı - Ankara 2000, s.161-180; Dr. Ekrem Keleş, age)
Hz. Peygamber, bazen çocukların oyununa katılır, onlarla ilgilenir ve onları sevindirirdi. Çocuklar bu ilgiden çok hoşnut olur ve onun yolunu gözlerlerdi. (Bu örnekler için bk: Mehmet Emin Ay, agm; M.Yaşar Kandemir, Örnekleriyle İslâm Ahlâkı, Nesil Yayınları, 1st.164 vd; İbrahim Canan, Hz. Peygamberin Sünnetinde Terbiye, Tuğra Neşriyat, lst,ty, s.150 vd)
Ebu’l-Müleyh’in anlattığına göre, sahabeden biri çocukluğunda Rasulullah ile yaşadığı bir hatırayı şöyle nakletmiştir: Ben Resûlullah’ın terkisinde idim. Hayvanın ayağı sürçtü. Ben, "Kör şeytan!" demiş bulundum. Bana: "Böyle söyleme, zira böyle söylersen, o büyür, hatta ev kadar olur ve "onu kendi gücümle yere attım!" der. Fakat sen: "Bismillah!" de. Çünkü böyle söylersen o küçülür ve sinek kadar olur." (Ebu Davud, Edeb 85) Burada Rasulullah’ın, anlayacağı bir dille çocuğun kötü sözler kullanmasını, sevgiye dayalı bir yöntemle nasıl düzelttiğinin güzel bir örneğini görmekteyiz.
Hz. Enes’in anlattığına göre, Hz. Peygamber, ona yapmaması gerektiği hâlde yaptığı bir iş için ’Niye bunu böyle yaptın!’ veya yapması gerektiği hâlde yapmadığı bir şey için ’Niye bunu yapmadın!’ şeklinde hiçbir sözlü uyarıda bulunmamış, bunun yerine onun model olarak alabileceği mükemmel bir ahlâkî yaşantı ortaya koymuş ve onun fiilen eğitimini sağlamıştır.(Müslim, Fezâil 5, Tecridi Sarih Tercemesi, 12/148)
Çocukta kendine güven duygusunu geliştiren hususlardan biri, ona hoşuna giden bir isimle seslenmektir. Rasulullah (s.a.s.) bu hususta eğitim pedagojisi açısında gerçekten son derece örnek uygulamalar ortaya koymuştur. O çocuklara ya hoşuna gidecek bir unvanla ya "Yavrucuğum" gibi şefkat ifade eden sözlerle yahut künye ifadeleriyle veya "kardeşimin oğlu" gibi yakınlığı ortaya koyan hitaplarla seslenir, böylece çocukların kalbini kazanırdı. Çocuklar için sevgi, hem yaşadıkları çocukluk
dönemi açısından hem de gelecekleri açısın” dan önemlidir. Çocukluk dönemlerinde sevgiye yemek içmek kadar ihtiyaçları vardır. Gelecek açısından da sevgi çocuklar için önemlidir. Çünkü geleceğin büyükleri olan çocuklar, sevgi, saygı, yardımlaşma, sadakat, işbirliği, sorumluluk ve güven duygularını ancak yaşayarak öğrenebilirler. Bu duyguların sonradan olgunlaştırılması çok zordur. Çocuklar, bu nitelikleri öğütlerden daha ziyade fiilî örneklerden görerek kazanabilirler. Hz. Peygamberin hayatı bu açıdan incelendiği zaman kusursuz bir örnekle karşılaşılır. Rasulullah, yaşantısı ile ve güzel ahlâkı ile öyle güzel bir örnek tablo ortaya koymuştur ki bu tabloya tanık olan ve bu güzel örneği görerek yetişen çocuk sahabiler, tarihin kaydettiği en mükemmel ahlâka sahip nesli oluşturmuşlardır.
Rasulullah’ın çocuklara karşı sevgisi, kuru bir sevgiden ibaret değildi. O bu sevginin gereğini de yerine getirmiş, çocukların fiziken ve ruhen gelişimine, eğitim ve öğretimine büyük özen göstermiş ve bu hususta önemli talimatlar vermiştir. "Bir baba evladına iyi bir terbiyeden daha güzel bir miras bırakamaz" (Tirmizi, Birr, 33) buyurmuştur.
Savaşlarda çocukların öldürülmemesi hususunda özel uyarılarda bulunan Rasulullah’ın, savaşta öldürülen bir çocuktan dolayı defalarca üzüntüsünü dile getirdiği bilinmektedir.
Çocuk sevgisinde, yalnızca onun bu sevgi anlayışının hareket noktası olarak benimsenmesi, kapsayıcı bir sevgi anlayışı ortaya koyabilir. Bunun dışındaki çocuk sevgisi anlayışları, çocuk sevgisini yalnızca kendi çocuklarına hasretmek gibi eksik ve yanlış anlayışlara sürükleyebilir.
"Kim ergenlik çağına erişinceye kadar iki kızı yetiştirirse, kıyamet gününde o ve ben-bunu söylerken parmaklarını bir araya getirdi-şunlar gibi beraber olacağız."(Tirmizi, Birr, 13)
"Kim ki kendisine kız çocuk verilir de onlara ihsanda bulunursa; onlar kendisine karşı ateşe perde olur." (Buhari, Zekât, 10) mealindeki hadisler, ataerkil bir yapının hakim olduğu o dönem toplumunda çok önemli anlayış değişikliği meydana getirmiştir Bu çerçevede Rasulullah (s.a.s.)’ın topluma emanet olan yetim çocuklarla ilgili emir ve tavsiyeleri büyük önem taşımaktadır. Hem konuya ilişkin ayetler hem de hadisler bu hususta önemli talimatlar vermektedir:
"Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir." (Nisa, 10)
"Öyleyse sakın yetimi ezme!"(Duha, 9) ayetleri ve:
Rasulullah, orta ve işaret parmağını birleştirerek "Yetimin bakım ve gözetimini üstlenenle ben, cennette şöyle yan yana olacağız.". (Tirmi- zi, Birr, 14)
"Müslüman evleri içinde en hayırlısı, içinde yetime bakılan evdir; en kötüsü de içinde yetime kötülük yapılan evdir." (ibn Mace, Edeb, 6)
"Kim Müslümanlar arasından bir yetimi yedirip içirirse, bağışlanmayacak günahı hariç, Allah onu elbette Cennete koyar." (Tirmizi, Birr, 14) Meâlindeki hadisler, bu anlamda önemli mesajlar vermektedir.
Hz. Peygamberin çocuklarla ilişkileri ve onlara karşı davranışlarından günümüze yansıyan mesajlar, içinde yaşadığı şehirlerinin sokaklarında binlerce kimsesiz çocuğun dolaştığı günümüz insanı için daha bir anlamlıdır. "Çocukların, kendilerini çok seven Allah Rasulünü tanımaya herkesten daha çok hakları vardır. Onları bu haktan mahrum bırakmak, onlara karşı en büyük haksızlıktır. Bu sebeple Hz. Peygamber, çocukların dünyasında daha fazla yer almalıdır. Çünkü çocuklar, saf ve doğaldır. Bu saf ve doğal halleriyle Hz. Peygamberin katıksız, saf ve doğal sevgisini tanımalıdırlar. Sevmek ve sevilmek ihtiyacında olan bu temiz fıtratlar, temiz olanla olmayanı, güzel olanla çirkin olanı, doğal olanla yapmacık ve sahte olanı ayırt edebilmek için; temiz fıtratları kirletilmeden önce Hz. Peygamberi tanımalıdırlar. Tanımalıdırlar ki temiz fıtratlarını koruyabilsinler. Ancak günümüzde çocukların dünyasında Hz. Peygambere yeterince yer verilmediği gerçeği bütün açıklığıyla ortadadır. Hâfızalarını kültürümüze ve kendimize yabancı nice isimler ve kavramlarla doldurduğumuz çocuklarımızın, ahir zaman Peygamberini iyi tanımaya çok ihtiyaçları var.
Çocukları çok seven ve onlara büyük değer veren Hz. Peygamberin onlara yeterince anlatamadığı bir dönemde, onun çocuklara karşı tutum, davranış, sevgi ve şefkatinin dile getirilmesi, gerçekten daha bir önem arz etmektedir.
Allah’ın kalplerine yerleştirdiği sevgi ve merhametle bütün canlılar, canlarını feda edecek kadar yavrularını severler. Yaratılmışların en şereflisi olan insan için de evlat, ciğer pâresi- dir. Ebeveynler, Allah’ın kalplerine yerleştirdiği bu sevgi ve şefkatin bir gereği olarak çocuklarını severler ve onlar için pek çok şey yapmak isterler. Hiç şüphesiz büyüklerin çocuklar için yapabilecekleri en büyük iyilik, onlara En Güzel Örneği güzelce tanıtmak olacaktır."(Dr. Ekrem Keleş. En Güzel Örneğin Çocuk Sevgisi, En Güzel Örnek Hz. Peygamber, TDV Yayını, Ankara 2003 )
’Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle’ (Furkân, 74 ) duasıyla...