Makale

MADDİ VE MANEVİ ARINMA AYIMIZ: RAMAZAN

MADDİ VE MANEVİ ARINMA AYIMIZ: RAMAZAN

Prof. Dr. Muammer ERBAŞ | Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

"...Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun…" (Bakara, 2/185.)

Ramazan, fert ve toplum hayatında önemli hayırlara vesile olan bir rahmet ve bereket ayıdır. Bu mübarek ayın vesile olması gereken hayırlardan biri de kişinin sahip olduğu içki, kumar ve sigara gibi maddi; yalan, dedikodu ve küfür gibi manevi zararlı alışkanlıklarından kurtarılmasıdır. Zira bu zararlı alışkanlıkların en önemli sebebi irade zayıflığı iken, oruç ibadetinin en önemli hedefi ise Müslüman’ın iradesini güçlendirip pekiştirmektir. Kur’an-ı Kerim’de oruç için şöyle buyurulur: “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara, 2/183.)
Acaba bu anlamda oruç tutmak ne demektir? Oruç tutmak, her türlü yeme ve içme imkânına sahip olan bir Müslümanın, nefsi kendisine; “Ben açım, çok da susadım,” diye feryat ettiğinde, ona karşı gelerek; “Ey nefsim! Biliyorum, ben yaşamak için yemeye ve içmeye muhtacım. Fakat senin esirin, kulun ve kölen değilim. Çünkü benim bir ruhum, inancım, ilkelerim ve hedeflerim var. Dolayısıyla ben sana değil, bilakis sen bana ve benim değerlerime tabisin. Ve ben, sen istediğin zaman değil, bilakis ben doğru bulduğum zaman yerim. Eğer gerekiyorsa manevi değerlerim için yiyip içmekten mahrum kalmayı bile göze alırım.” diyebilmesidir.
İşte ramazan ayında böyle bir irade gücüyle takviye olan Müslüman, artık günlük hayatında ne haksız kazanç, rüşvet ve aldatma gibi maddi günahlar peşinde koşar ne de yalan, dedikodu ve küfür gibi manevi günahlar içinde boğulur gider. Tıpkı Yüce Rabb’imizin, Kur’an’da bizlere emrettiği gibi: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O hâlde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” (Hucurat, 49/12.)
İçki, uyuşturucu, kumar ve sigara gibi maddi; yalan, dedikodu ve küfür gibi manevi zararlı alışkanlıklar, kişinin irade zayıflığından istifade ederek yaşamına yerleşen birer marazi tutkudur. Bunlardan kurtulmanın yegâne yolu, Müslümanın kendi irade gücünü namaz, oruç, zekât vb. ibadetlerle güçlendirmesidir. Nitekim Müslüman bir kimse, ramazan ayında oruç tuttuğu müddet zarfında bunlardan uzak durabilmekte fakat birçoğu bu müddet sona erdiğinde tekrar nefsine yenik düşmektedir. Hâlbuki kişinin ramazan ayında Kur’an okuması, namaz kılması ve oruç tutması bizatihi kendisinde bu irade gücünün olduğunun, yani onun bu bağımlılıklardan kurtulabileceğinin en güçlü kanıtıdır: “(Rasulüm!) Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut, 29/45.)
Biz, bu noktada kötü alışkanlıkları olan kardeşlerimizden, bu mübarek ayda bir adım daha atarak o zararlı unsurları hayatlarından tamamen atmalarına vesile olmasını diliyoruz.
Neden? Çünkü Yüce Rabbimiz, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bunların haram; yani zararlı ve günah olduğunu açık bir şekilde ifade ediyor: “Siz ey inananlar! İçki, kumar, putlara tapınmak ve gelecek hakkında kehanette bulunmak, şeytan işi iğrenç kötülüklerden başka bir şey değildir. O hâlde onlardan kaçının ki mutluluğa eresiniz!” (Maide, 5/90.)
Dinimizin bu zararlı alışkanlıkları neden yasakladığını anlamak için onun kutsal saydığı beş temel değere kısaca bakmamız faydalı olacaktır. İslam’da Müslüman’ın korumakla mükellef olduğu ve meşru müdafaa hakkı bulunduğu beş temel değer vardır ki bunlar; kişinin canı, aklı, dini, malı ve neslidir. Söz konusu zararlı alışkanlıklar, insanın sahip olduğu bu temel değerlerin tamamını adım adım yok etmektedir.
1. Kötü alışkanlıklar insanın canını alır: Zararlı alışkanlıklar, etkisini uzun vadede gösteren birer zehirdir. Bazı zehirler etkisini birkaç saniyede, bazıları birkaç saatte, bazıları ise daha uzun bir sürede gösterebilir. Ama bu, onların zehir olduğu gerçeğini değiştirmez. Zira bu maddelerin vücutta yaptığı tahribat çok açıktır. Bu nedenle onları kullananlar, bile bile kendilerini zehirlemiş ve öldürmüş olurlar. Yüce Rabbimiz, Kur’an’da bizlere böyle bir durumda şu tavsiyede bulunmaktadır: “Onlar fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı anarlar, günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah’tan başka bağışlayan kim vardır? Onlar, yaptıklarında bile bile direnmezler.” (Âl-i İmran, 3/135.)
2. Kötü alışkanlıklar insanın aklını alır: Bir hadis-i şeriflerinde sevgili Peygamberimiz (s.a.s.): “İnsanı insan yapan aklıdır. Aklı olmayanın dini de olmaz.” (Kenzü’l-Ummal, XIV, 73.) buyurmuştur. İçki, uyuşturucu ve kumar, insanı insan yapan, onu diğer canlılardan ayıran en üstün gücü yani aklı örterek onu kontrolden çıkmış, ne yapacağı belli olmayan bir varlık hâline getirir. Uzun vadede de insanın akli işleyişinde tahribata yol açar. Bu nedenle Kur’an’da, bunlar hakkında şöyle buyrulmaktadır: “Şeytan, içki ve kumar ile sadece aranıza düşmanlık ve nefret sokmaya ve sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymaya çalışır. O hâlde, (hâlâ) vazgeçmeyecek misiniz?” (Maide, 5/91.)
3. Kötü alışkanlıklar insanın dinini alır: İman, akılla bilinçli bir şekilde yapılan bir tasdik olup, az önce de belirttiğimiz gibi, akli fonksiyonları işlemeyen bir kimse böyle bir ehliyet ve sorumluluğa sahip değildir. Ayrıca içki, uyuşturucu ve kumar gibi bağımlılıkların insanı zaman içinde hangi küfür sahiline savuracağı da belli olmaz.
4. Kötü alışkanlıklar insanın parasını ve malını alır: Hepimiz bilmekteyiz ki hâli vakti yerinde birçok kimse, sırf içki, kumar gibi alışkanlıkları nedeniyle perişan olmuş, hem kendisini, hem ailesini tahayyül edilemeyecek durumlara düşürmüştür: “Ey İnananlar! Mallarınızı aranızda haksızlıkla değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yiyin, haram ile nefsinizi mahvetmeyin. Allah şüphesiz ki size merhamet eder.” (Nisa, 4/29.)
5. Kötü alışkanlıklar insanın neslini alır: En değerli varlıklarımız evlatlarımızdır. Hepimiz onların üzerine titrer, onlara en ufak bir zarar gelememesine çalışırız. Hâlbuki kullandığımız içki, sigara gibi zararlı alışkanlıklarımızla bilerek veya bilmeyerek hem çocuklarımızı, hem de onlardan sonra gelecek nesilleri tehlikeye atmaktayız: “De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah’ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah’ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.” (En’am, 6/151.)
Ruhen ve bedenen sağlıklı bir toplum oluşturabilme dileğiyle. Hayırlı ramazanlar.