Makale

MILLÎ MÜCADELE’DEN KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI’NA ZAFER DUALARIMIZ

MILLÎ MÜCADELE’DEN KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI’NA ZAFER DUALARIMIZ

Yrd. Doç. Dr. Mehmet BULUT
DİB Başkanlık Müşaviri

Anlatılır ki, feth-i mübin müyesser olmuş. Muzaffer kumandan Fatih Sultan Mehmet atının üstünde şehre giriyor. Bir derviş, çağ açıp çağ kapatan Sultan’ın atının üzengisine yapışıyor: “Padişahım!” diyor; “Konstantiniyye’yi bizim dualarımız sayesinde fethettiğini unutma!” Fatih tebessüm ediyor, “Doğru söylüyorsun.” diyor; “Ama şu kılıçlarımızın hakkını da unutma!” diye ekliyor; kınından yarıya kadar sıyırdığı kılıcına işaret ederek…
Denmek istenen, zaferde, başarıda ne her şeyi tamamen maddiyata bağlamak ne de her şeyi duaya, teslimiyete indirgemek… Bilakis her ikisini birbirinin mütemmimi olarak kabul etmek…
Biliriz ve inanırız ki bir muharebenin kazanılmasında, yürekli cengâverlerin ve onları sevk ve idare eden iyi yetişmiş kumandanların cehd ve gayretleri, asrın gerektirdiği harp araç ve gereçlerin temini, kısaca maddi sebepler birinci derecede önemlidir. Yani fiilî dualarımız… Bunun yanında kavlî dualarımızla, canhıraş yakarışlarımızla askerimizin muzafferiyeti için dua etmek, Cenab-ı Hakk’ın nusretini talep etmek de son derece önemlidir. Nitekim medeniyetimizde öteden beri yapılagelen de hep böyle olmuştur. Örnek için çok gerilere gitmeyelim. Millî Mücadele’yi yönetecek ve “Gazi” unvanını alacak olan Büyük Millet Meclisinin açılışı öncesinde ve açılışı sırasında ülke genelinde yapılan dinî merasimler, ilk Meclis binası önünde Mustafa Fehmi Efendi’nin yaptığı dua, bu duayı gösteren resim hepimizin zihnine kazınmıştır âdeta. Keza İstiklâl Harbi’mizin sürdüğü günlerde, cephelerde ölüm-kalım savaşı verilirken Ramazan Bayramı namazı akabinde 28 Mayıs 1922’de yine Meclis binası önünde Şer’iyye vekillerinden Abdullah Azmi Efendi tarafından askerlerimizin muzafferiyeti için yapılan dua… Bu arada belirtelim ki, zafer için yapılan toplu dualar, genelde dinî kisveleri olan, halkın hürmetini kazanmış hocalar tarafında icra edilegelmiştir.
II. Dünya Savaşı yılları… Ülkemiz bu savaşa girmemiş olmasına rağmen ordumuz yine de teyakkuz hâlinde bulunmuştu. Dine ve dinî olana mesafeli durulduğu bu yıllarda bile, görüyoruz ki, Başkanlığımız ve din gönüllülerimiz bu teyakkuz hâlindeki ordumuza, askerimize dua etme konusunda üzerlerine düşen vazifeyi ihmal etmemiştir. Mesela, Adapazarı Müftülüğünden Diyanet İşleri Reisliğine gönderilen 1939 yılına ait bir yazıda, Adapazarı’nda beş hafız için icazet merasimi düzenlendiği, Reisü’l-Kurra tarafından yapılan duada “Cumhuriyetimizin teâlisi ve ordumuzun muzafferiyeti” için dua edildiği vurgulanmıştır. Mart 1944’te Diyanet İşleri Reisliğinden müftülüklere gönderilen bir genelgede, camilerde ordumuz için dua edilmesi istenmiş; genelgeye, Müşavere Heyetince hazırlanmış Türkçe bir dua metni de eklenmiştir.
10 Aralık 1950’de Kore şehitleri için İstanbul’da Süleymaniye Camii’nde muazzam bir mevlit programı düzenlenmiş, bu programda Diyanet İşleri Başkanı merhum Ahmet Hamdi Akseki de uzun bir konuşma yapmıştır. Mevlitle birlikte bu konuşma radyoda yayınlanarak bütün Türkiye ve dünyaya duyurulmuştur.
Bilindiği gibi, muztar hâllerde, kulun kendisini Rabbine en yakın hissettiği zamanlarda yapılan duaların farklı bir manası ve tesiri söz konusudur. Bu açıdan sadece harp zamanlarında değil, büyük afetlerin vukuunda da din hizmetlilerimiz rehberliğinde milletimizin topyekûn dua silahına sarıldığına şahit oluyoruz. Başkanlığımızın 1939 Erzincan Depremi sonrasında Türkiye’de bütün camilerde farz namazların akabinde salât-ı münciye ve salavat-ı şerife okunması için talimat göndermesi bunlardan sadece biridir.
Sözü Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında yapılan duaya getirmek istiyorum.
Kıbrıs çıkarmasına karar verildiğinde, dönemin Başbakan Yardımcısı merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın talebi ve Diyanet İşleri Başkanlığından sorumlu Devlet Bakanı Süleyman Arif Emre’nin yönlendirmesiyle, Diyanet İşleri Başkanı Dr. Lütfi Doğan, Mersin’e giderek öncü birliklerin gemilerle sahilden hareketinden önce dua etmişti.
Kıbrıs Barış Harekâtı dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığımız, Başkanlığın o yıllardaki süreli yayını Diyanet Gazetesi ile birlikte, 22 Temmuz 1974 tarihini taşıyan sekiz sayfalık bir ilave yayımlamıştı. Burada, “Kahraman Ordumuz Dualarla Uğurlandı” başlığı altında söz konusu zafer duası hadisesine şöyle değinilmişti: “Şanlı Mehmetçiğin uğurlanmasında görevli olarak Mersin’de bulunan Diyanet İşleri Başkanı Dr. Lütfi Doğan, 19 Temmuz 1974 günü duaların en çok kabul edildiği bir saatte, cuma namazından önce Kıbrıs’a çıkarma yapacak kahraman askerlerimize hitabede bulunmuş ve muvaffak kılması için Cenab-ı Hakk’tan yardım niyaz etmiştir. Dualarla kafilemiz Kıbrıs’a uğurlanmıştır.” Haberin devamında, Başkan Dr. Lütfi Doğan’ın 21 Temmuz günü Kıbrıs Bayrak Radyosu için yaptığı konuşmaya da yer verilmişti. Başkan bu konuşmasında, Mehmetçiklerimizi Mersin’den Kıbrıs’a uğurlarken onların coşkun imanına, fetih için azimlerine şahit olduğunu, bu ulvi atmosfer altında, Rabbimizin inayetine sığınarak seferden önce geminin içinde, bayrağımızın gölgesi altında hep birlikte el açıp zaferin müyesser olması için dua ettiklerini, akabinde zafer umudu ve gözyaşlarıyla leventleri uğurladıklarını açıklamıştı. Ayrıca Türk milletinin topyekûn olarak, ordusunun arkasında perçinlendiğini görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirmişti.
Hacmi küçük ama anlamı büyük bu ilavede, Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Dr. Ali Arslan Aydın, “Şanlı Ordumuz Kıbrıs’ta”, Derleme ve Yayın Müdürü M. Saim Yeprem, “Selam Sana”, Ankara Müftüsü Lütfi Şentürk, “Savaş (Hutbe)”, Başmüfettiş Kemal Güran, “Cihadın Yüceliği”, Hukuk Müşaviri Ahmet Uzunoğlu, “Vatan İçin” ve Emine Işınsu, “Ey Koca Türk” başlıklı yazılarla bu cihada ve uyandırdığı ulvi heyecana tercüman olmaya çalışmışlardı. Öte yandan, Diyanet Gazetesi’nin 2 Ağustos 1974 tarihli sayısı da “Adını Peygamberden Alan Mehmetçik Kıbrıs’ta” manşetiyle çıkmıştı.
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın başlaması üzerine Başkanlıktan müftülüklere gönderilen ve bütün görevlilere tebliğ edilen bir talimatta, farz namazların ardından salât-ı münciye, ikindi ve yatsı namazlarından önce Fetih suresinin okunması da talep edilmişti.
Kıbrıs’ta şehit olanlar için TRT televizyonunda bir mevlit programı düzenlenmiş, Diyanet İşleri Başkanlarımızdan Tayyar Altıkulaç’ın ifadesine göre, TRT televizyonundaki ilk mevlit yayını da bu olmuştu.
Dr. Lütfi Doğan’la 2009 yılında yapılan bir röportajda, konuya ilişkin yöneltilen bir soru üzerine, 19 Temmuz günü, ezan ve salâ seslerinin Mersin semasını inlettiği bir sırada, gazaya çıkacak Ertuğrul gemisinde yaptığı dua ve konuşmada neler söylediğini hatırlamadığını ifade ederek, “Gözlerimiz yaşlı, gönüllerimiz sevinçli böyle bir sefere çıktığımız için hepimiz sevinçliydik. Ben de Mehmetçikle birlikte o gururu yaşıyordum.” diyecektir.
Başkanlık ve din hizmetlileri olarak Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra da kuşkusuz duaya davet ve rehberliklerimiz devam etmiştir. Sırası geldikçe bunlardan da bahsedilecektir inşallah.
Dua, başlı başına bir ibadet... Eski ulemanın ifadesiyle, dua etmek her mümin için bir “emr-i mesnûn” ve müstehaptır. Vatan ve milletimizin birliği ve dirliği, mukaddesatımızın muhafazası için mücadelelere girildiğinde dua daha da bir önem kazanır. İşte din gönüllüleri, bu durumlarda üzerlerine düşeni en iyi şekilde yapmaya gayret göstermişlerdir.
Bütün şehitlerimize ve vefat etmiş gazilerimize buradan bir kez daha rahmetler gönderiyoruz.