Makale

Büyütürken Büyümek

Şule Aydın

Büyütürken
Büyümek

Beyaz kıyafetiyle, güler yüzüyle hemşirenin kucağında görürsün ilk. Bir an önce kollarına almak için hasretle, heyecanla, mutlulukla açarsın kollarını.
Ve kucaklaşma anı... O koku, aklını başından alır.
Bebek doğduğunda; anne mi doğar, bebek mi belli değildir. Dokuz ay boyunca hiç yüksünmeden taşınan büyük emanet şimdi kollarındadır ve tüy gibi hafifler anne...
Bebeğinle beraber yeni bir sayfa açarsın hayata. Tertemiz, bembeyaz, cennet kokulu bir sayfa. Sen yorgun, o yorgun, uyursunuz koyun koyuna.
Artık sen yoksundur. "Ben" kelimesini silersin lügatinden. "Biz" vardır o andan itibaren. Cennetin ayaklarının altına serilmesinin hikmetinde, enenden sıyrılmanın katkısı var mıdır?
Tam anlamıyla yeni bir hayat, iki kişiyken aziz bir emanete ev sahipliği yapmaya ve bunu yaparken en misafirperver hâlini almaya başlarsın. Onu en iyi şekilde ağırlar, ne derse, ne isterse yapar, her hâlinle emre amade olursun.
Ve ilk kelime... Anne... Defalarca söylense duymaktan bıkmayacağın tek kelime... Anne...
Sonra ilk adım, sana doğru gelen. O ana kadar hep sen gitmişsindir yanına, koşarcasına. Şimdi sana ilk adımı attığında dünyalar senin olur.
Çok korkarsın aziz emanetinin canı yanacak diye.
Sürekli kollar gözetirsin.
Sorular sormaya başladığında, büyümeye başlamış demektir. Her soruyla sen de büyürsün. Algılayabileceği seviyede ve kesinlikle doğru cevaplar vermelisin. Hemen anlar yalanı. Çocuğunun gözünde yalancı konumuna düşmekten korkarsın.
Artık sadece canı yanacak diye değil, başka birçok şey için de korkmaya başlarsın. Kendine çeki düzen vermelisin. Sen ne yapıyorsan, o da onu yapıyor. Sen onun tek örneğisin. Asla yanlış yapmamalısın.
Tüm hatalarından sen sorumlusundur onun. Takdir edildiği zamanlarda sen de takdir görür, gururlanırsın. İşin enteresan tarafı, yanlış bir şey yaptığı ve eleştirildiği zamanlarda; biraz canın sıkılır, üzülürsün. Ama takdir edildiği zamanla, eleştirildiği zamanı kıyasladığında hayret edersin. Sevgin artmamıştır, azalmamıştır da.
Anne sevgisi zirvededir, sevginin son noktasında, ne artar, ne azalır. Bir de bakarsın; düşecek diye korktuğun aziz emanetin, düşmeyesin diye senin koluna girmiş, destek oluyor. Sana yol gösteriyor, derdini dinliyor, çare arıyor.
"Önce anneler çocuklarını büyütür, sonra çocuklar annelerini" diye bir yazı okumuştum. Ne güzel bir tespit.
Belki de yaşamaya vakit bulamadığın çocukluğunu doyasıya, yaşarsın çocuğunla. Yavaş yavaş büyürsün, büyütmeye çalıştığın aziz emanetinle...