Makale

Okul Öncesi Dönemde Çocuğun Ahlak Gelişimi ve Eğitimi

Zeynep Nezahat Özeri
Pedagog Dr.

Okul Öncesi Dönemde
Çocuğun
Ahlâk Gelişimi ve Eğitimi

Ahlâk, insanın karakter yapısını, neyi yapıp neyi yapmayacağını belirten, bunlarla ilgili değerlendirmeleri ve davranışlarını düzenleyen genel kurallar bütünüdür.
Çocuk gelişimcileri, ahlâkî gelişim terimiyle çocukların sosyal dünyaya ayak uydurabilmeleri için gerekli kuralları öğrenme anlamlarını kastetmektedirler.
Ahlâk gelişimi çok erken yaşlarda, çocuğun etrafındakilerle ilk ilişkileri sonucu başlar ve özellikle üç yaşından itibaren dil kullanımıyla pekişir. Birçok psikoloğa göre, ahlâk gelişimi kişilik gelişiminin önemli bir parçasıdır. Çocuk tıpkı ana-babasının genel tavırlarını, dünyaya yaklaşımını, cinsel rollerini benimsediği gibi, onların ahlâk anlayışını da benimser. Çocuğun, çevresinin ahlâk anlayışını benimsemesinde özdeşleşme süreci yani anne babayı model alması, ana-baba ve diğer yetişkinlerden takdir görme isteği ve cezalandırma korkusu rol oynar. Bu nedenle okul öncesi çocukluk devresi ve o devrede çocuğun içinde yetiştiği çevre çocuğun ahlâk anlayışının gelişmesinde önemli bir yer tutar.
Çocuk ileriki yaşlarda kültürleşme sürecinde insanlar arası ilişkilerini dengelemek için gerekli olan toplumun ahlâk değerlerini, standartlarını ve tavırlarını ailesinden öğrenir. Bu okul öncesi dönemde, öğrenme sürecinde o kendi kendini kontrol etme yeteneğini, iç-denetimini geliştirir. "Kişinin davranışlarını kendi kendine kontrol edebilmesine yani denetleyebilmesine iç-denetim adı verilir. Elbette kişi, toplumun kurallarına uyarak, kendi kendini denetler. Kendini toplumun kurallarına göre denetlemeyen kişi ise dış-denetime bağımlıdır. Böyle bir kişinin kurallara uyması için bir başkasının zorlaması gerekir." (ç. Kağıt- çıbaşı, "Ahlâk Gelişimi", Çocuk Gelişimi, Der.: G.O. Fişek ve S.M. Yıldırım, İstanbul, 1983, 77) İç-denetimle birey, kendi istekleri ile toplumun istekleri arasında bir denge kurmayı başarır ise, daha sonra kendi istek ve tepkileri davranışlarını yönlendirir. Bu gelişim düzeyinde dış baskıların denetimi olmadığı durumlarda da toplum normlarına uygun davranışlar meydana gelir.
Çocuğun toplum istekleri ile kendi ihtiyaçları arasında denge sağlayabilmesi için, başkaları gibi düşünebilme, başkalarının duygularını paylaşma ve kendi kendini eleştirebilme gibi sosyal davranışları geliştirmesi gerekir. Başkaları gibi düşüne bilme, olaya karşısındakinin görüş açısından bakma anlamına gelir. Küçük çocuklar ise, kendi bakış açılarını diğerlerin- kinden ayıramazlar. Zamanla başkaları tarafından nasıl görüldüğünü, bu görüşlerin kendi görüşünden nasıl ayrıldığını anlamaya başlarlar. Başkalarının duygularını paylaşma, başkalarıyla ilgilenme, onların duyduğu sevinci ya da acıyı hissetmedir. Yaşamın ilk yıllarında çocuk benmerkezci (egosant- rik)’dir, bu durum onun bencil olmasından değil, olaylara başkalarının açısından bakamayı- şından kaynaklanır. Çocuk zamanla aile içinde ev arkadaş ilişkilerinde sorumluluk aldıkça, başkalarının duygularını anlamaya ve onlarla ilgilenmeye başlar. Bu nedenle, yetişkindeki ahlâkî gelişimin temelleri okul öncesi dönemde atılmaktadır.
Ahlâkî fazilet ve değerler İslâmî görüşe göre öğretilebilir. Fert doğuştan bu değer ve faziletleri getirmez. Çocuk, ahlâkı model edindiği insanlardan taklit yoluyla öğrenmektedir. Bu modeller ise çok defa anne baba, öğretmenler ya da evde kendisini büyüten kimselerdir. Çocuğun bu kişilerle olan münasebetleri ahlâkî davranışın ilk örneklerini oluşturur. Ahlâk her şeyden önce bir öğrenme olayıdır, yani insanda birtakım psikolojik faaliyetlerin sonunda kazanılan davranış şemalarından ibarettir, insan kendisi ile başkası arasındaki münasebetleri düzenler ve değerlendirirken, hem kendisi hem de başkaları hakkında birtakım fikirlerden ve inançlardan hareket eder, insanın ahlâklı bir davranışta bulunması onun bazı şeylere belli birer anlam vermesi ve kendi davranışlarını bu anlayışa göre ayarlaması demektir.
Çocuğun ahlâkî gelişimi içerisinde çocuk başındaki eğiticileri ve onların ahlâksal buyruklarını bilinçsiz yoldan içine aktarıp ve sonradan bu buyrukları kendi içinden gelen bir ses gibi duyar. Kendileri farketsin ya da fark etmesin, vicdan eğitimi konusundaki ilk yapı taşlarını anne ve baba koyar. Vicdanın çekirdeği erken çocuklukta ve aile ocağında gelişir, sonradan bu çekirdek çevresinde yavaş yavaş başka katmanlar oluşur. Vicdan eğitiminde izlenecek en doğru yol, gevşeklik kadar katılılıktan da uzak, o altın değerindeki orta çizgidir. Eğiticiye düşen görev, yerinden oynatılmayacak ideallerle çocuğa ait yetersizlikler arasında sabırlı ve iyi yürekli bir aracı rolünü oynamaktır. Genel eğitimin, özellikle ahlâk eğitiminin amacı, insanları ahlâk üzerinde kendi kendine yargılama yapabilecek duruma getirmek olmalıdır. Ahlâk eğitiminin bu amacını gerçekleştirebilmek için eğitim yapılan çevrenin özgür iletişim ortamı şeklinde olması gerekir.
Çocuğun ahlâk anlayışının gelişmesinde etkili olan üç unsur vardır.
1. Çocuğun, ana-babasının davranışını, tutumunu ve âdetlerini benimsemesi,
2. Çocuğun zekâsının, ahlâk ve adalet kurallarını kavrayacak kadar gelişmesi,
3. Ana-babanın çocuk terbiyesi yani disiplin konusundaki tutumları.
Aslında bu üç unsur birbirlerinden ayrı olarak değil, birlikte işleyerek çocuğun vicdan (iç-denetim) geliştirmesine yardımcı olurlar." (Güler Fişek ve Zafer Sükan, Çocuğunuz ve Siz, İstanbul, 1983, 13)
Çocuğun yaptığı kötülük karşılığında ceza çekmesi değil, kötülük yaptığı kişinin yerine kendini koyup onun için üzülmesi, onun gibi hissetmesi ve yaptığından pişmanlık duymasıdır. Ceza ancak bunu gerçekleştirebilirse, kötü davranışın bir daha tekrar etmemesini sağlar ve çocukta vicdan gelişimine katkıda bulunur. Bu nedenlerle sevgiyi esirgeme ve özellikle kuvvet kullanarak cezalandırmak (fiziksel ceza) ahlâk gelişmesi için kanıt göstererek inandırma, yani ikna ederek pişmanlık duyurma kadar etkili disiplin türleri değildir.
Yapılan araştırmalar, bireyin içinde bulunduğu kurumun adil olma özelliğinin ahlâk gelişimi için olumlu bir etmen olduğunu göstermektedir. Çocuğun adil bir kurumda, demokratik kurallar içinde, kendisini ilgilendiren konularda aktif rol alarak, çözmesi gereken her yeni durumda kendi düşünce yapısını gözden geçirerek, yeterli olmadığını gördüğünde yeni çözümler aramak için zihinsel bir etkinlik içine girerek ahlâk alanında gelişmesi söz konusu olacaktır. Yaptığım bir araştırmada, çocukların eğitiminde annelerin uyguladığı tutum ve davranışların çocukların adalet ve ahlâk gelişimlerine etkisinin olduğu bulunmuştur. Okul öncesi dönemde çocuğuna demokratik tutumu uygulayan annelerin çocuklarında daha üst düzeyde adalet gelişimi meydana gelmektedir. Fiziksel ceza uygulayan annelerin çocuklarında ise adalet, istenen düzeye ulaşamamıştır. Çünkü çocukta gelişmesini istediğimiz iç denetimi fiziksel ceza engellemektedir.
Çocukta ahlâk gelişiminin iyi olması için anne ve babanın çocuğuna çok doğru bir model olması gerekmektedir. Meselâ çocuğunun asla yalan söylemesini istemeyen anne babanın kendisi de çocuğa ve çevresine asla yalan söylememelidir.
Ayrıca çocuğun yaptığı iyi ve güzel davranışlar takdir edilmeli, ödüllendirilmelidir. Çocuk sürekli eleştirilmemelidir. Yapılan yanlış davranışlarda anne baba çocuğu ile doğru iletişim kurarak, yapılanın neden yanlış olduğu ve neden yapılmaması gerektiği çocuğa açık- lanmalıdır. Yapmaması gereken davranışın yerine hangi davranışı yapması gerektiği söylenmelidir. Çocukta erdemlerin gelişmesi için örnek davranışlar hikâye olarak anlatılmalıdır. Meselâ Peygamberimizin hayatında uyguladığı davranışlar çocuklara örnek olarak anlatılabilir.