Makale

AZİZ MAHMUD HÜDÂYÎ

kitaplık

AZİZ MAHMUD HÜDÂYÎ

Zeynep Demİr


Anadolu’nun İslamlaşma sürecinin kahramanları bu bereketli toprakları adım adım fetheden komutanların yanında gönülleri de fethetmeyi başarmış arifler ve sufilerdir. XIII. yüzyıldan itibaren irfan geleneğimiz Anadolu’ya tohumlarını ekmiş, köklü bir medeniyetin, gerçek bir aydınlanmanın müjdecisi olmuştur. Aziz Mahmud Hüdâyî bu çizgide XVI. yüzyılda yaşamış bir gönül eridir. Onun hayatı, şiirleri ve mutasavvıf kişiliği pek çok araştırmacının ve akademisyenin ilgi duyduğu konular arasında yer almıştır. Üsküdar’da bulunan türbesi ise Eyüp Sultan’dan sonra İstanbul’da hem şehrin sakinlerinin hem de misafirlerinin ziyaret mekânı olmuştur.
Prof. Dr. H. Kamil Yılmaz, otuz yılı aşkın akademik çalışmalarına, DİB yayınlarından çıkan Aziz Mahmud Hüdâyî adlı eseriyle bir yenisini ekledi. Eser bir yıl aradan sonra ikinci baskısını da yaparak okurlarıyla buluştu. Bu çalışma ayrıca benzerleri arasında seçkin bir konuma yerleşti. Eserin giriş bölümünde Hüdâyî’nin yaşadığı devrin siyasi ve manevi atmosferine değinilmiş ayrıca onun hayatı kronolojik olarak verilerek okurun zihninde bir çerçeve çizilmiştir. Kitap iki ana bölüme ayrılarak birinci bölümde Aziz Mahmud Hüdâyî’nin hayatı ve eserleri ele alınmıştır. Bu bölümde, medrese eğitimi görmüş, kadılık vazifesinde bulunmuş Hüdâyî’nin, kendisinden önceki İmam Gazali ve Hacı Bayram Veli gibi medreseyi bırakıp irfan yoluna yönelmesi adım adım işleniyor. Bu nedenle onun hayatı “Mürşitlik Öncesi” ve “İrşat Dönemi” olmak üzere iki alt başlıkta inceleniyor. Doksan yıla yakın ömür süren Aziz Mahmud Hüdâyî’nin bu zaman zarfında hüküm süren devlet erkânıyla olan münasebetleri de ayrıca eserde değinilen konular arasında.
İrfan geleneğimizin önderleri hakkında kaleme alınan eserler, çoğunlukla menkıbelerle iç içe olmuştur. Kimi zaman bu menkıbeler, bahsi geçen şahsın hayatı ve eserlerinin, bıraktığı ilmin önüne geçebilmektedir. H. Kamil Yılmaz ise eserinde Aziz Mahmud Hüdâyî’ye nispet edilen “İstanbul Boğazı’ndaki Hüdâyî yolunu” bu sakıncaları bertaraf ederek açıklamaktadır. Birinci bölümde ayrıca Hüdâyî’nin kurucusu olarak kabul edildiği Celvetilik tarikatına da yer verilmiştir. Aynı bölümün devamında Aziz Mahmud Hüdâyî’nin Arapça ve Türkçe kaleme aldığı eserler hakkında kısaca malumata sahip olmak da mümkün.
Onun edebî şahsiyeti ve şiirleri ise ikinci bölümde daha ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Şiirlerindeki lirizm sebebiyle “Tasavvufî Halk Edebiyatı” grubunda mütalaa edilen tekke şairleri arasında Aziz Mahmud Hüdâyî de yerini almıştır. Eserde onun şiirleri edebî lezzetinin yanında içerik bakımından da incelenmiş, vahdet-i vücuttan seyri sülük mertebelerine kadar pek çok açıdan şiirlerinin tahkiki yapılmıştır. Biçimsel açıdan çoğunlukla rubaiyi tercih eden Aziz Mahmud Hüdâyî’nin divanında şiirler didaktiktir. Hasan Kamil Yılmaz akademik birikimiyle Hüdâyî şiirlerini daha yakından anlayıp tanımak adına dört başlık altında incelemiştir. Bu başlıklar; Hüdâyî’nin şiirlerinde seyr u sülük; marifet, iltifat ve aşk; varlık ve insan; sosyal ve dini hikmettir.