Makale

ALİ DÜZENLİ HOCAEFENDİ

ALİ DÜZENLİ HOCAEFENDİ

Ali AYGÜN


Onu, Hollanda Rotterdam Mevlana Camii’nde görevli olduğu zamanlarda tanımıştım. Çocuktum
daha. Babam, namaza alışayım diye camiye giderken beni de yanında götürürdü. Mütebessim çehresi, kadife sesi çocuk yüreğime dokunmuştu.
Yıllar sonra Türkiye’ye dönmüştük ikimiz de. O, vaizlik görevine devam ediyordu. Ben de Samsun İmam-Hatip Lisesi öğrencisi olmuştum. Pazar günleri Yalı Camii’nde ikindi namazını müteakiben verdiği hadis derslerini takip ediyordum.
Medrese usulü ilim zincirinin bir halkası olarak Samsun’da gösterilebilecek ender kişilerden biri de Ali Düzenli Hocaefendi’dir. Ali Düzenli Hocaefendi, 1938’in Ekim’inde o zamanlar Trabzon’un Of ilçesine bağlı Dernekpazarı nahiyesinin Güney Mahallesi’nde doğdu. Çocukluğu bu mahallede geçti. Bu dönemde okula gidemeyen çocukların eğitim aldığı sübyan mektepleri vardı. Çocuklar, sübyan mektebi denilen mahalle mektebinde caminin odasında okurlardı. Sübyan mektebinde öğleye kadar Kur’an-ı Kerim, öğleden sonra da ilmihal dersi verilirdi. Genelde altı aylık bir süre için hoca tutulur, mahalleli o hocanın iaşesini karşılayarak hizmete devam etmesini temin ederlerdi. Ali Düzenli Hoca söz konusu mektepte derslere dokuz yaşına kadar devam etti.
Dokuz yaşında Dernekpazarı Yeni Cami Mahallesi’nde Hacı Salih Şenocak Hoca’da hafızlığa başladı. 7 sayfaya kadar onda okudu. O vefat edince Uğurlu Köyü’nde Mehmet Âşıkkutlu Hoca’da okumaya devam etti, ancak hafızlığını babasının dayısı Hafız Muharrem Aydın’da tamamladı. Yine babasının dayısının oğlu Muhittin Aydın’dan 6 sene kadar Arapça okudu, eski usule göre icazet aldı.
Diploması olmadığı için vaizlik sınavına giremiyordu. Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Eyyüp Sabri Hayırlıoğlu’nun vesile olmasıyla sınava girmeye hak kazandı. 1958 Eylül’ünde vaizlik sınavını kazandı, ancak askerliğini yapmamıştı. Bir sene sonra asker oldu. Askerliği 2 sene sürdü. Bu arada dışarıdan ilkokul diplomasını aldı. 30 Haziran 1962’de Ordu Perşembe’de vaiz olarak göreve başladı. 3,5 sene Perşembe’de görev yaptıktan sonra 1966 Aralık’ında Sinop’a tayin oldu. Burada 11 sene görev yaptı. Bu esnada Sinop İmam-Hatip Lisesi’nin açılmasına büyük katkısı oldu. 1977’de tayini Samsun’a çıktı. 1980’de din görevlisi olarak Hollanda Rotterdam’a gitti. 2,5 sene kadar Rotterdam Mevlana Camii’nde görev yaptı. 1985-1988 yılları arasında Samsun Çarşamba’da vaiz olarak görev yaptı. 2003’te yaş haddinden emekli oldu. İkametine Samsun’da devam ediyor, ancak yazları memleketi Dernekpazarı’nda geçiriyor. 2003’te emekli olmasına rağmen 1977’den şu ana kadar Samsun Büyük Cami’deki vaazlarına devam ediyor.
Ali Düzenli, vaaz ve sohbetleriyle halkı bilgilendirdi ve onlara önder oldu. Neredeyse hiçbir vatandaşın okuma ve anlamaya imkân bulamayacağı İbn Kesir tefsirini, yirmi yılı aşkın sürede cami vaazlarında baştan sona hatmetti. Yalnız vaaz ve sohbetleriyle halkı bilgilendirmekle kalmadı. Vaizlik görevi esnasında ayrıca özel olarak dersler verdi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın muhtelif kademelerinde, ilahiyat fakültelerinde, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı eğitim kurumlarında görev yapan çok sayıda öğrenci yetiştirdi, onlara icazet verdi. Diyanet görevlilerine de dersler verdi, hâlâ vermeye de devam ediyor. Onlara Arapça, akait ve İhtiyar okutuyor.
Ali Düzenli Hoca, derslere ilaveten öğrencilerin maddi imkânlarıyla, kalacakları yerlerle ve hatta aileleriyle de ilgilenir.
Kendisine iletilen hemen her konuda orta yollu bir tavır takınarak, hikmetleri gözeterek cevap verir.
Ali Düzenli Hoca, talebenin hocasını unutmaması gerektiğini söylüyor. Bayramlarda, kandillerde bir tebrikle de olsa hocasını hatırlamalı. Talebe, hocasını bırakmamalı, onunla alakasını kesmemelidir.
Öğrencisi Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Salih Şengezer, hocası Ali Düzenli ile ilgili şunları söylüyor:
“Dört yılı aşkın süreyle, Yusuf İbrahim Yücel ile birlikte bize evinin kapılarını açıp, meşguliyetlerini, uğraşlarını, rahatını bir kenara bırakarak bizim için vakit ayırıp, bizden gelen sıkıntılara katlanıp en sonunda da bizi kendisinden öğrendiklerimizi öğretmeye mezun etmesi, Ali Hocamızın alicenaplığını ifade etmek için yeterlidir. Bu eğitimi tamamlayıp bu mesleğin sırrını kulağımıza fısıldadıktan sonra, ‘Artık kazmayı küreği elinize aldınız.’ diyerek asıl çalışmanın o zaman başladığını işaret etti. Sonrasında da “Şimdi siz bu zincirin son halkasısınız, sakın son halka olarak kalmayın.” sözleriyle bu ilim mirasını devam ettirmemizi öğütledi. Hiç şüphe ve tereddüt etmeden söyleyebilirim ki, kısa denebilecek ömrümün en güzel ve en verimli zamanı, Ali Hocamızın huzurunda diz üstü otururken geçen anlardır. Muhterem Hocamdan üzerimizdeki himmetini ve dualarını eksik etmemesini istirham eder, Cenab-ı Hak’tan da hocamıza sağlıklı ve uzun bir ömür bahşetmesini, kendisi sayesinde aldığımız ilim ve irfanın feyz ve bereketini daim eylemesini niyaz ederim.”
Hollanda’da görev yaptığı esnada yaşadığı şu olayı hiç unutmuyor. Rotterdam Mevlana Camii’ne Türk çocuklarıyla beraber Hollandalı bir kız çocuğu da gelir, arkadaşlarıyla o da dersi dinlermiş. Bir gün, Ali Düzenli Hoca’ya: “Bana Kur’an-ı Kerim’in Hollandaca mealini verebilir misiniz?” diye sormuş. Hoca da din ataşeliğinden Hollandaca Kur’an mealini temin edip öğrenciye vermiş. Öğrenci arkadaşlarıyla derslere gidip gelmeye devam ediyormuş. Ali Düzenli Hoca bir gün öğrenciye Hollandaca meali okuyup okumadığını sorduğunda öğrenci: “Bir kez okudum, ikinciye başladım, ancak bir sorum olacak.” demiş. Hoca da elbette sorabilirsin, deyince öğrenci şöyle sormuş: “Elif-lâm-mîm, ne demek, tercümesi yok?” Bu zamana kadar kendisine Müslümanlardan böyle bir soru gelmemesine, Hollandalı bir kız çocuğunun bunu sormasına hem şaşırıyor hem de üzülüyor Ali Düzenli Hoca.
Kendi öğrencilik yıllarının imkânsızlıklar içerisinde olduğunu, okumak için yeterli materyalin olmadığını söyleyen Ali Düzenli Hoca, din görevlilerinin kendilerini en iyi şekilde yetiştirmeleri gerektiğini vurguluyor.
Dünyevi hiçbir beklentisi olmadan kendisinden ilim talep edenlere evini ve ilmini açan kıymetli hocamızdan Allah razı olsun. Ömrünü, ilmini bereketli, ahirette de derecesini yüksek eylesin. Ümmet-i Muhammed’i kendisinden ila yevmi’l-kıyameh müstefat eylesin inşallah.