Makale

SOSYAL MEDYANIN TERÖR ÖRGÜTLERİNCE KULLANIMI VE DAEŞ TERÖR ÖRGÜTÜ

SOSYAL MEDYANIN TERÖR ÖRGÜTLERİNCE KULLANIMI VE DAEŞ TERÖR ÖRGÜTÜ

Sertaç Canalp Korkmaz/ ORSAM Araştırma Asistanı

Günümüzde düşüncenin mekânın ötesine taşınıp küresel köy içinde yankılanmaya başlaması saniyeler ve dakikalar ile yarışmaktadır. Bu hızın farkında olan terör örgütleri ise gerçekleştirdikleri eylemi kısa bir sürede küresel köye yayabilmektedir. Ancak terör örgütleri sosyal medya üzerinde sadece yaptıkları eylemlere dair fotoğrafları ve videoları paylaşmamaktadırlar. Sosyal medyayı bireyleri radikalleştiren ve yine bireyleri mobilize etmeye yardımcı olan bir propaganda aracı olarak da kullanmaktadırlar. Bu yazı ise terör örgütleri tarafından sosyal medyanın nasıl kullanıldığını ve terör örgütlerinin sosyal medyada nasıl bir dile sahip olduklarını DAEŞ terör örgütü ekseninde incelemektedir.
Terör ve sosyal medya
Terör ile geleneksel medya arasındaki simbiyotik ilişki korunmaya devam ederken, internetin günlük hayatın parçası olmasıyla birlikte var olan ilişkinin yerini terör-sosyal medya ilişkisi almıştır. Geleneksel medyaya göre çok daha etkili olan sosyal medya, terör örgütleri tarafından çeşitli amaçlarla kullanılarak insanlık için yeni bir tehdide dönüşmüştür.
Sosyal medyanın kullanımı terör örgütlerine hem kendilerini gizleme hem de sıfıra yakın maliyetle propaganda yapma imkânı vermektedir. Sosyal medya kanalları terör örgütleri tarafından psikolojik savaş; bağış toplama, araştırma, planlama ve koordinasyon; örgütlenme ve iletişim, tanıtım ve propagandanın yanı sıra hedef kitlenin radikalleşmesi ve mobilizasyonu sağlamak gibi çok çeşitli amaçlar için de kullanılmaktadır. Ayrıca terör örgütleri gerçekleştirilen saldırıları sosyal medyada hızlıca gündeme taşıyabilmekte, infazlara dair görüntüleri toplumları korkutmak amacıyla paylaşabilmekte, örgüt üyeleri arasında fikir alışverişi yapabilmekte ve hashtag (#) ile gündem oluşturup toplum mühendisliği faaliyetlerinde bulunabilmektedirler. Bugüne kadar DAEŞ destekçisi olduğu bilenen veya şüphelenilen 360.000’den fazla Twitter hesabının kapatılmış olduğu dikkate alındığında terör örgütlerinin sosyal medyayı ne kadar önemsedikleri daha iyi anlaşılabilir.
Terör örgütlerinin sosyal medyadaki dili
Sosyal medya ortamı bireylere internet üzerinde farklı amaçlarla vakit geçirme imkânı verirken, bu süreç her zaman bireyin lehine olacak etkiler doğurmamaktadır. Çünkü terör örgütleri artık sosyal medya alanına dâhil olmuş ve bu alanı kendileri için etkin bir şekilde kullanmaya başlamışlardır. Terör örgütlerinin sosyal medya üzerinde sahip oldukları dil, karşıt grupları hedef göstermek için kullanılmakla birlikte, aynı zamanda yapmış oldukları propaganda ile hedef kitle nezdinde sempati uyandırıp hedef kitlenin zamanla radikalleşmesini sağlayan bir dil de olabilmektedir.
Terör örgütlerinin sosyal medyadaki diline baktığımızda sempatizan ve destekçi kitle ile hedef alınarak ötekileştiren kitleler şeklinde iki ana kategoriden bahsedebiliriz. Sosyal medyada farklı etnik ve dini aidiyetlerden insanların bulunuyor olması kırılgan kimliklere sahip insanların ihtiyaçlarına yönelik anlatılar oluşturan terör örgütlerine oldukça geniş bir insan kaynağına ulaşma imkânı vermektedir. Sosyal medya üzerinde bir yandan militan olarak devşirmek istediği kitle için ilgi uyandıran mesajlar yayınlanırken, diğer yandan da ötekileştirici dil üzerinden terör örgütü kendi bünyesindeki “biz” duygusunu güçlendirerek kadrosunu endoktrine etmektedir.
DAEŞ terör örgütü ve sosyal medya
DAEŞ’in internet üzerinden yaptığı propagandasını sonuca ulaştıran başlıca iki neden bulunmaktadır. Bunlardan ilki Batı’daki ötekileştirme politikaları ile alakalıdır. İslamofobik ve nefret dolu söylemler ile yabancı düşmanlığı içeren politikalar sonucunda Batı toplumlarında yaşanan yabancılaşma, bireyi yaşadığı toplumdan uzaklaştırmakta ve farklı mecralara doğru yeni bir arayış içerisine itmektedir. Diğer bir sebep ise özellikle Doğu toplumlarında yaşanan mezhepsel çatışmalar, otoriter rejimler ve antidemokratik uygulamalar üzerinden bireyin üzerinde gerçekleşen baskılardır. Birey bu tür toplumlarda sürekli olarak “öteki” konumunda bulunduğu için farklı arayışlara yönelip kendisini ispatlayabileceği, özgür şekilde hareket edebileceği coğrafyalara gitmeyi istemektedir. Gerek Batı’da gerekse Doğu’da ortaya çıkan bu sorunlar terör örgütüne militan devşirmek için büyük fırsatlar sunmaktadır.
DAEŞ hem askerî alanda hem de medya alanında hibrit stratejilere başvurarak mücadele edilmesi kolay olmayan bir düşman olduğunu göstermiştir. Ancak son zamanlarda, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun gerçekleştirdiği hava saldırılarının yanı sıra özellikle de Türkiye’nin başlatmış olduğu Fırat Kalkanı Harekâtı’yla birlikte DAEŞ’in kontrol ettiği alan her geçen gün daralmaya başlamıştır. Türkiye tarafından Suriye sınırında alınan güvenlik tedbirlerinin de iyileşmesiyle birlikte farklı ülkelerden DAEŞ’e giden yabancı savaşçıların sayısı durma noktasına ulaştığı için örgütün askeri gücü de zayıflamaktadır. Fakat DAEŞ’in toprak kaybetmeye başlaması ve yabancı savaşçı hareketliliğinin durma noktasına gelmesi, ülkeler için rahat nefes alabilecekleri anlamına gelmemektedir. Çünkü DAEŞ terör örgütünün internet ortamındaki gücü en az sahadaki askeri gücü kadar tehlike arz etmektedir. Bu noktada DAEŞ’in sosyal medyadaki dili ön plana çıkmaktadır. DAEŞ terör örgütünün sosyal medya üzerindeki söylemlerine baktığımızda karşımıza öncelikli olarak şu başlıklar çıkmaktadır:
Hicret: DAEŞ terör örgütü, dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan insanlara sözde İslam Devleti topraklarına hicret etmeleri gerektiğine dair dinamik bir propaganda stratejisi uygulamaktadır. Bu propagandasını ise Kur’an’dan tarihsel bağlamından koparılarak, spesifik olarak seçilmiş ayetlere atıfta bulunarak ve bireylerin kendi ülkelerinde yaşadığı toplumsal baskıları da kullanarak gerçekleştirmektedir. Dünyanın farklı ülkelerinden gelip DAEŞ’e katılan yabancı savaşçıların yaş aralığının 18-25 yaş arasında bulunması DAEŞ’in iletişim stratejisinin çok boyutlu bir şekilde analiz edilmesini gerektirmektedir. Çünkü bu yaş aralığındaki bireylerin aynı zamanda sosyal medya kullanımında da en geniş aralığı oluşturması açısından dikkate değerdir. DAEŞ’in en tehlikeli gücü ise farklı ülkelerden, farklı etnik aidiyetlerden ve farklı sınıflardan insanları ortak bir amaç uğruna Suriye-Irak hattında uzanan sözde İslam Devleti topraklarına getirebilmiş olmasıdır. Sözde İslam Devleti topraklarına gelemeyenler ise sosyal medya kanalları ve internetteki çeşitli forumlar aracılığıyla endoktrine edilerek bulundukları ülkelerde eylem yapmaya hazır hâle getirilmektedir.
Dinî anlatılar: DAEŞ tarafından sosyal medyada, bilhassa yayınlandığı e-dergilerde kullanılan dile bakıldığında farklı amaçlara göre geliştirilmiş bir kullanımın bulunduğu kolaylıkla ifade edilebilir. Batı’da sonradan Müslüman olan ve dini eğitimi yarım kalmış, kayıtlı camiler yerine kayıt dışı yerlerde Kur’an-ı Kerim’i kendi amaçları için araçsallaştıran kişilerden eğitim alan bireylerin DAEŞ vb. dini motifli terör örgütleri tarafından gerçekleştirilen propaganda faaliyetlerinin etkisi altına girdikleri görülmektedir. Bu kitlelerin bir kısmı aynı zamanda göçmen ailelerin 2. veya 3. nesillerini de oluşturmaktadır. Tüm bunlar dikkate alındığında, hâlihazırda zaten içinde yaşadığı toplumla uyum sorunu bulunan bu insanların Batı’daki yerleşik İslamofobik ötekileştirmelerin de etkisiyle DAEŞ vb. örgütlerin propagandalarından etkilenmesi kolaylaşmaktadır.
Ötekileştirici&düşmanlaştırıcı dil: Tüm terör örgütleri anlatılarını canlı tutabilmek ve bir örgüt olarak ayakta durabilmek için kendileri dışında başkalarına ihtiyaç duymaktadırlar. Başkaları “öteki” olarak adlandırılmakta ve ötekiler tehdit olarak algılanıp düşman olarak kabul edilmektedirler. DAEŞ terör örgütü tarafından öteki kabul edilip düşman ilan edilen hedefler arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin üst-düzey yöneticileri, İran yönetimi ve halkı, Müslüman Kardeşler, ABD, Rusya ve DAEŞ’e karşı mücadelede yer alan diğer devletler yer almaktadır. DAEŞ’in ötekileştirme sürecinde tağut, kâfir, mürtet ve müşrik gibi kavramların ise sıkça atıf aldığı görülmektedir.
Değerlendirme
Terör örgütlerinin sahada silahlı bir şekilde yürüttüğü mücadele süreci, sosyal medyada ise kelimeler ve görseller üzerinden farklı bir şekilde gerçekleşmektedir. Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerinde ulaşılan kapasite dikkate alındığında terör örgütlerinin yürüttükleri mücadele belirli bir mekâna hapsolmaktan kurtulmuş ve küresel satıha yayılmış durumdadır. Terörün küresel satıha yayılan saldırı kapasitesiyle mücadele edebilmek için terör örgütlerinin lokal olarak ortaya çıktıkları yerlerden başlamak üzere sosyal medya dahil olmak üzere yoğun bir mücadele verilmesi gerekir. DAEŞ’e katılan yabancı savaşçı aralığının 18-25 bandında bulunması ve aynı yaş aralığının sosyal medyada da en geniş aralığı oluşturması, terör örgütlerinin kullandıkları yöntemlere dair toplumun özellikle de ailelerin ve gençlerin farkındalığının artırılması ve bilinçlendirilmesi açısından önem kazanmaktadır.