Makale

KÜRESELLEŞEN TERÖRİZM STRATEJİSİ

KÜRESELLEŞEN TERÖRİZM STRATEJİSİ

Dr. Osman Şen/ Emniyet Genel Müdürlüğü

Tarihte bilinen ilk terörizm stratejisinin uygulamaları belirli gruplar tarafından uygulanmış ve bu terör grupları eylemlerini sınırlı alanlarda icra etmiştir. Yayılma eğilimi gösteren ve sınır aşan terörizm stratejisinin ilk uygulama dalgası anarşistlerdir. Anarşist dalga 1789 Fransız İhtilalinde; Enragé’ler (kudurmuşlar) tarafından eylemsel yönü ve fikir bazında ise Pierre Joseph Proudhon’un yazıları ile ortaya çıkmıştır. Anarşistler yazılarında ve eylemlerinde siyasal şiddet sarhoşluğuyla hareket etmiştir. Anarşist dalga kısa sürede Avrupa’nın diğer ülkelerine yayılmış ve akabinde Amerika’da da faaliyetlerine başlamıştır. Anarşistlerin eylemleri I. Dünya Savaşı öncesinde son bulmuştur. Bu süreçte Fransız Başkan Carnot, İspanyol Başbakan Antonio Canovas, Avusturya Kraliçesi Elisabeth, İtalyan Kralı Umberto, Amerika’da Başkanlar Garfield ve McKinley anarşistlerin düzenlediği suikastlarda hayatını kaybetmiştir.
Anarşistlerin ardından terörizm stratejisinin uygulayıcıları antikolonyal ve sol dalgalar olmuştur. Bu dalgalarda küresel çapta uygulama alanı bulmuştur. Stratejiyi uygulayanların eylemleri ve metotları çeşitlenmiş, birbirini kopyalayarak daha ileriye gitmiştir. Her dalga bir önceki dalgadan daha fazla uygulama alanı bulmuş ve vahşetini artırmıştır. Günümüzde etkisini devam ettiren son dalga ise dini motifli terör örgütleri olarak karşımıza çıkmıştır. Dinî motifli terör örgütlerinin eylem ve metotları geçmiş dönem uygulamalarına göre oldukça kompleks bir yapıya sahiptir. Dinî motifli terörizm, geçmiş dönem eylemleri daha ileri seviye taşırken aynı zamanda son teknolojiden azami oranda faydalanmaya çalışmaktadır. Örneğin Aum Shirinkyo terör örgütü, Japonya metrosuna yönelik eyleminde kullandığı sarin gazını kendi laboratuvarlarında imal etmiştir.
Dinî motifli terörizmin küresel ölçekte zirve yapması el-Kaide terör örgütünün eylemleri ile olmuştur. Örgütün düzenlediği 11 Eylül 2001 eylemleri neticesinde uluslararası toplum derinden etkilenmiştir. Bir terör örgütü, eylemleri ile küresel çapta gündelik hayatı etkiler hâle gelmiştir. Dünya genelinde milyarlarca insan aynı anda eylemleri canlı olarak izlemiştir. Bu çapta bir vahşet reklamını daha önceki terör örgütlerinin tasavvur dahi edemeyeceği düşünülmektedir. Bir anda örgüt dünya gündemine oturmuş ve takipçileri hızla artmıştır. Örgüt, yolcu uçaklarını füze gibi kullanarak tarihte görülmemiş büyüklükte bir terör eylemi gerçekleştirmiştir. Örgüt, başarısız devlet olarak kabul edilen alanlarda faaliyet yürütmeye devam etmiş ve çatışma bölgelerindeki eylemlerini dünya genelinden temin ettiği elemanlarla gerçekleştirmiştir.
Örgütün bu başarısının altında 1979 yılında Sovyetlerin Afganistan’ı işgali ile başlayan süreçte edindiği deneyim, oluşturduğu terör ağı ve ideolojisi yatmaktadır. ABD’nin, Sovyetlere karşı Afganistan’da savaşanlara verdiği destek günümüze kadar gelen ciddi bir terör ağı oluşturmuştur. Pek çok ülkeden gelen ve o süreçte Afganistan’da mücadele eden savaşçılar evlilik ve iş bağları ile kendi aralarındaki bağı iyice kuvvetlendirmiştir. Bu süreçte CIA teknisyenlerinin eğittiği savaşçılar ilerleyen süreçte bu deneyimlerini el-Kaide terör örgütü bünyesinde gerçekleştirdikleri terör eylemlerinde kullanmışlardır. Ancak örgütün en kuvvetli yanı Abdullah Azzam tarafından Afganistan İşgali esnasında hazırlanan ideolojisidir. Günümüzde DEAŞ terör örgütü ideologlarının dahi yararlandığı bu ideoloji, katliamlara manevi dayanak noktası oluşturmaktadır. Abdullah Azzam’a hazırlattırılan “Tevbe Suresi Tefsiri” incelediğinde kendi ideolojilerini benimsemeyen Müslümanların katledilmesi için meşruiyet zemini oluşturulmaya çalışıldığı görülmektedir.
El-Kaide ideolojisinin temel hedefi gözden kaçırılarak Batı dünyasında yapılan pek çok çalışmada, İslam dini ve terör birlikte anılmış ve İslamofobia batı toplumlarında etkinlik kazanmaya başlamıştır. Oysaki terörizm stratejisinde pek çok dine ait motifler ideoloji oluşturmada kullanılmıştır.
Örneğin:
● Yahudiliğe ait dinî motifleri, Sicariler, Haganah, Irgun, Lohmei veya Sternist ve Kach,
● Hristiyanlığa ait dinî motifleri, The Aryan Nation, The Order, The Sword, The Arm of the Lord, Ku Klux Klan ve Davidianlara bağlı Timothy McVeigh,
● Tanrıça Kaliye ait dinî motifleri Thuglar,
● Budizme ait dinî motifleri Aum Shinrinkyo terör örgütleri ideoloji oluşturmada kullanmıştır.
El-Kaide ile birlikte terörizm stratejisi eylemsel, faaliyet alanı olarak, yapısal, etki bazında ve siyasal hedefler bağlamında ciddi bir dönüşüm içerisine girmiştir. Geçmiş dönem terörizm stratejisinin uygulamalarında sembolik olan ölümler, artık çok sayıda hedeflenir hâle gelmiştir. Eylemler küresel çapta farklı coğrafyalarda gerçekleştirilmektedir. Örgütlerin eleman kaynağı dünya genelinden sağlanmaktadır. Yapısal olarak daha gevşek bir hiyerarşiye sahiptir. Siyasal olarak bu örgütlerin hedefi küresel bir egemenlik sahası oluşturmak ya da bu hedefte ölümlerin devam etmesidir. Etki bazında ise küresel çapta insanların günlük hayatını etkilemiş, yabancı düşmanlığı ve İslamofobia artmıştır.
Bu durumun oluşmasında ortaya konan vahşetin yanı sıra teknolojik gelişmelerin etkisi de bulunmaktadır. Ulaşım ve iletişim teknolojilerinde gelinen nokta terör örgütlerinin faaliyetleri açısından büyüteç görevi görmeye başlamıştır. İnternet teknolojisi ile birlikte dünya tamamen “küresel bir köy” hâline gelmiştir. İnternet teknolojisi, anlık iletişim ve bilgi sağlamaktadır. Bu teknolojiyi faaliyetlerine adapte eden terör örgütleri sanal terör kampları oluşturmuş, eleman temini, eğitim ve eylem talimatlarını internet üzerinden verebilmektedirler. Gelişen teknolojiye hızla adapte olan terör örgütlerinin, Youtube gibi içerik sağlayıcılarını, Facebook gibi sosyal medya ağlarını ve Whatsapp gibi internet tabanlı iletişim programlarını kendi faaliyetlerinde kullanmaya başladığı müşahede edilmektedir.
Gelişen teknolojiyi faaliyetlerinde en etkin kullanan terör örgütü DEAŞ’tır. Örgüt vahşet dolu eylemlerini senaryolaştırmakta ve tüm ayrıntılarıyla servis etmektedir. Basına yansıyan bilgiler doğrultusunda örgütün bu propaganda videolarını hazırlayan üyelerin sadece bu işle görevlendirdiği anlaşılmaktadır. DEAŞ terör örgütü bu vahşet videoları ve kurduğu sanal ağlarla yayınlar yapmakta, eleman temin etmekte, elemanlarına eğitim vermekte ve eylem talimatları yayınlamaktadır. Bilginin ve insanın rahatlıkla küresel olarak dolaşım sağladığı günümüz ortamından DEAŞ terör örgütü maksimum faydayı sağlamaya çalışmaktadır. Örgütün bu faaliyetleri Yabancı Terörist Savaşçılar, Homegrown ve İslamofobia gibi sorunları gündemde tutmaktadır.
Batı toplumlarında yaşayan şahıslar ülkelerinden ayrılıp uzun bir yolculuk neticesinde DEAŞ terör örgütüne katılmaktadır. Bu şahısların örgüte katılmasının altında din diye öğrendiklerinin Azzamizm (Abdullah Azzam’ın hazırladığı “Tevbe Sûresi Tefsiri” içeriği doğrultusunda, Usame Bin Ladin’in, Eymen El Zevahiri’nin, Ebu Musab El Zerkavi’nin, Ebu Ömer El Bağdadi’nin ve Ebu Bekir El Bağdadi’nin söylemlerinin Azzam’ın oluşturduğu ideolojinin takibi niteliğinde olduğu görülmektedir.) olduğunun farkında olmamaları yatmaktadır. Bu şahıslar ideoloji kapsamında giriştikleri evrensel çatışmada vahşetle cennete gitmeye çalışmaktadır. Dünya genelinde İslamofobia oluşmasında örgütün vahşi katliamlarının yanı sıra söylemsel karmaşa da etkili olmaktadır. Örgütün ideolojisinde kullandığı İslami kavramlar nedeniyle kimi araştırmacılar, İslam dinine ait düşünce yapılarını terörizmle birlikte anmaktadır.
Bununla birlikte Azzamizm’i takip eden örgütler kendilerini selefi olarak nitelendirmekte bu şekilde kendilerine meşruiyet zemini oluşturmaya çalışmaktadır. Bu örgütlere karşı mücadele amacıyla fikir üretmeye çalışan yazarların, örgütlerin söylemsel tekelini elinden alınabilmesi için kendi adlandırdıkları şeklin yerine ideolojileri kapsamında Azzamist olarak adlandırılmasının daha uygun olacağı düşünülmektedir. El-Kaide benzeri terör örgütlerinin ideolojisini, Vehhabiliği takip eden kitlenin diğerlerine göre daha rahat kabul ettiği gözlemlenmektedir. Bu nedenle Azzamizm’le ve dini radikalleşmeyle, ulusal, uluslararası ve siber alanda mücadelede Diyanet İşleri Başkanlığı görevlilerine büyük görev düşmektedir. Görevlilerimiz onlara ulaşamadığı için çok sayıda Batılı ülke vatandaşı terörist ideolojiyi din olarak benimsemekte terör örgütleri adına katliamlar yapmaktadır.
Terörizm stratejisinin, eylemsel, ideolojik, etki bazında ve yapısal olarak hızla uluslararasılaşma temayülü içerisinde olduğu günümüzde devletlerin, ulusal çıkarlar yerine uluslararası barış ve güvenliği öne alarak bu örgütlerle daha etkin mücadele etmesi gerekmektedir. Bu nedenle soruna proaktif yaklaşarak radikalleşme ile etkin mücadele edilmeli ve terör örgütlerinin söylemsel tekelinin elinden alınması amacıyla ideolojilerin yayılmasının önlenmesine yönelik projeler geliştirilmelidir. Güncel terör dalgası açısından en etkin önleyici tedbir, görsel teknolojinin geldiği son noktadaki imkânlar kullanılarak dinlerin doğru şekilde insanlara anlatılmasıdır. Bu manada ilgili kurum ve kuruluşların sosyal medyayı daha etkin kullanması gerektiği değerlendirilmektedir.