Makale

ALİ HAYDAR YILDIRIM: “O gece minarelerden okunan salalar, umudumuzu, birliğimizi, vatana olan bağlılığımızı kat kat arttırdı.”

BUNU KONUŞALIM

ALİ HAYDAR YILDIRIM:
“O gece minarelerden okunan salalar, umudumuzu,
birliğimizi, vatana olan bağlılığımızı kat kat arttırdı.”

Ali AYGÜN


Sayın Hocam, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi yaşananları, senaryosunu yazdığınız, oynadığınız ve yönetmenliğini yaptığınız kısa filmle bir din görevlisinin gözünden anlattınız. O geceki hissiyatınızı bizimle paylaşır mısınız?

15 Temmuz gecesi darbe girişimi haberini aldığımda inanamadım. Böyle bir zamanda darbe nasıl yapılabilir diye çok şaşırdım. Hemen televizyonu açtım. Şaşkınlığım daha da arttı. Evet, ülkemiz bir darbe girişimiyle karşı karşıyaydı.
Bir an durdum, aklıma ilk gelen şey Cumhurbaşkanımızdı. Televizyonlarda onu aradı gözlerim, ancak bir haber yoktu. Tek bildiğimiz köprülerin ve havaalanların asker tarafından kuşatılmış olmasıydı. Haberleri takip ettikçe üzüntümüz arttı. Ne yapılacağımızı şaşırdık, donduk kaldık. Eşim ağlıyordu. Bir yandan eşimi teskin etmeye çalışırken bir yandan da çocuklarımızı uyutmaya çalıştık. Nedense çocuklarım o gece çok sakindiler. Minicik yürekleriyle biz de sizinleyiz der gibi nazarları bizim üzerimizdeydi.
Sürekli telefon elimde, arkadaşlarımızla neler yapabiliriz diye istişare ettik. Ülkeme, milletime yapılmak istenen alçakça plan neydi? Kim vardı bunun arkasında? Amaçları neydi? Gibi sorular aklımı meşgul etti o gece. 60 ve 80 darbelerini babamızdan, dedemizden dinledik, kitaplarda okuduk, belgesellerde izledik. O zaman bile tüylerimiz diken diken olurdu. Şimdi ise 15 Temmuz darbe gecesine tanık olmak, onu yaşamak anlatılması çok zor bir durum. Bir anda tüm umutlarımız bitiyor. Geleceğimiz yok oluyor.
Ardından TRT’de yayınlanan darbe bildirisi…
Zaman ilerledikçe darbe girişiminin şerefli Türk askerinin üniformasını giymiş vatanına, milletine kurşun sıkan, bomba atan, meclisini bombalayan FETÖ/PDY terör örgütüne mensup hainler tarafından yapıldığını öğrendik. Bu kadarını da tahmin etmiyorduk. Çok ilginç.
Ve nihayet Cumhurbaşkanımızı gördük televizyonda. Vatanımıza sahip olmaya çağırınca bizi, diriliş muştusunu yaşadı bu millet o gece. Sanki sönmüş küllerinden alevler saçarak sokağa çıktı. Kimi, kurşuna siper etti kendini, kimi tanka meydan okudu. Akif’in dediği gibi:
“Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.”
Göğsü iman dolu, vatanı için şehit olmuş kahramanlarımızı da minnetle anıyoruz. Mekânları cennet olsun.
Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez Hocamızın bizlere yaptığı çağrı ile o gece minarelerden okunan salalar, umudumuzu, birliğimizi, vatana olan bağlılığımızı kat kat arttırdı.
Şükürler olsun Rabbimize ki milletimiz tek vücut olarak hainleri inlerine soktu.
Gecenin özü ise: Biz bir olursak, bizi kimse yıkamaz...

Sinemaya merakınız ne zaman başladı?

Sinemaya merakım 2007 yılında başladı. Daha öncesinde 6 yıllık bir radyoculuk deneyimim oldu. Ancak televizyona, sinemaya karşı bir ilgim yoktu. İlkin fotoğraf stüdyosu olan bir arkadaşımdan düğün çekimlerinde kullandığı kamerayı alarak bir tv projesi çektim. Montajı İstanbul’da bir arkadaşıma yaptırdım. Ardından ben de montaj yapmayı öğrenmeye karar verdim ve kendi kendime öğrendim.
İnternetten video kamera ve montaj konusunda çok araştırma yaptım. Sonrasında birkaç televizyon programı çektim, sunuculuk deneyimlerim oldu, böylelikle video konusunda kendimi geliştirdim.
Yeni profesyonel makineler aldım. Onları çok iyi kullanabiliyorum. 15 Temmuz gecesinin ardından o gece için bir şeyler yapmalıyım dedim. Ve bir kısa film çekmeye karar verdim. O gece tüm din görevlisi arkadaşlarımı düşünerek neler yaşanmış olabileceğini tasarlayarak bir senaryo yazdım. İki kardeşimden destek alarak filmi çektim. Ve paylaştım. Elhamdülillah filmim Anadolu ajansının 2016 yılında paylaştığı film videoları kategorisinde en çok izlenen birinci video oldu. Onlarca haber sitesi filmimi haber yaptı. Elhamdülillah.
Yıllar sonra geçmişe döndüğümde “15 Temmuz’la ilgili sen ne yaptın?” sorusuna benim cevabım bu film olacak inşallah.

Hızla gelişen teknolojinin kısa filme, animasyona ne gibi katkıları olabilir, kısa filmden neler götürür?

İyi bir filmin, etkisini hiçbir zaman azaltmayacağı düşüncesindeyim. Önemli olan doğru duyguyu filme aktarabilmek. Teknolojinin filme katkısı aslında çok. Özellikle ekipman anlamında çok katkı sağlıyor.
Örneğin hava çekimi yapmak eskiden çok zor ve meşakkatliydi. Ancak günümüzde üretilen dronelarla hava çekimi yapmak çok daha kolay ve maliyetsiz...

Sanatınızın size ve mesleğinize neler kattığını bizimle paylaşır mısınız?

İmam hatip olmayı kendim istedim. Çünkü küçük yaşlarda hafız oldum. Kur’an okuma yarışmalarında dereceler aldım. Babam emekli bir din görevlisi. Cemaatin önünde olmak onlara İslam’ı anlatmak, namaz kıldırmak tarifi mümkün olmayan güzellikler. Ama sadece imam hatiplik yapmak yeterli değil. Bir hobisi olmalı insanın. Benim de hobim kameralar. Film çekmek, program ve sunuculuk yapmak. Fikir üretmek, yeni bir şeyler ortaya çıkarmak, film çekmek, kamera ile ilgilenmek beni mutlu ediyor.

Cemaatinizden ve çevrenizden nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Cemaatim ve karşılaştığım tüm dostlardan aldığım güzel tepkiler beni memnun ediyor. Özellikle yaptığım 15 Temmuz filmi ile ilgili hem sosyal medyadan hem çevremden çok güzel dualar aldım. Elhamdülillah.

İleride yapmak istediklerinizden bahseder misiniz?

Bursa’da bir vakfın öncülüğünde kısa film atölyesi kurdum. Gençlerin bu alanda kendini yetiştirmeleri için çaba harcıyorum. Sinema çekim teknikleri konusunda çok araştırma yaptım. Konuya hakimim. İmkânım olsa yurtdışında sinema eğitimi almayı çok isterdim. Kendi ülkem için filmler çekmek istiyorum. Çünkü Türkiye’de filmi çekilecek çok konu ve karakter var. Bu konuda usta isimlerden destek istiyorum. Uzun metraj bir sinema filmi çekmek en büyük hayalim. İnşallah bir gün gerçekleşeceğine inanıyorum.

Meslektaşlarınıza dergimiz aracılığı ile iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Tüm din gönüllüsü arkadaşlarıma selamlarımı sevgilerimi iletiyorum. Bir mesaj vermek haddime değil ancak bir hobilerinin olmasını isterim. Boş vakitleri değerlendirip insanlık için ülkemiz için nasıl faydalı olabilirim düşüncesi içinde olmalılar. Diğer türlü hayatları monoton ve sıkıcı olabilir. Hizmetlerinde başarılar diliyorum.
Diyanet İşleri Başkanlığımızın da kendi bünyesinde bir kısa film atölyesi kurmasını çok isterim. Kurumumuzda yaklaşık 150 bin personel var. Mutlaka bu konuya ilgi duyacak, ortaya güzel işler çıkaracak arkadaşlar olacağını düşünüyorum. Yüce dinimiz İslam’ı ekibin hazırlayacağı kısa filmlerle, TRT Diyanet ve sosyal medya aracılığı ile insanımıza anlatmak çok özel olur diye düşünüyorum. Düşünsenize kurulan ekibin bir film yaptığını! Harika sonuçlar elde edilebilir…