Makale

RAMAZAN

BAŞYAZI

Mehmet Nuri YILMAZ
Diyanet İşleri Başkanı

RAMAZAN



Mübarek üç ayların sonuncusu olan "Ramazan" denilince hemen; "oruç", "zekât", "sadaka" ve son ilahî kitap "Kur’an-ı Kerim" hatıra gelmektedir.
Oruç, Ramazan Ayı ile bütünleşmiştir. Nitekim, farz orucun zamanı, Ramazan Ayının kendisidir. Dinen mükellef sayılan müslümanlar, farz oruçlarını Ramazanda tutmalıdır.
Aynı şekilde, dinî hükmü "müekked sünnet" olan "teravih namazı’nın vakti de Ramazan Ayı’dır. Sevgili Peygamberimiz, bu ayın gecelerinde yatsı namazından sonra, vitir namazından önce olmak üzere, imsak vaktine kadar olan süre içerisinde teravih namazı kılmışlardır.

A rinde hassasiyetle durduğu bu namaz, müslümanlar tarafından İslâm tarihi boyunca kılına gelmiştir. Müslümanlar böylece, beş vakit namaza ilaveten, Ramazan’ın gündüzlerini oruçla, gecelerini teravih namazı ile değerlendirmek suretiyle bu ayı ibadetle geçirmektedirler.
Dinen zengin sayılan müslümanların fakirlere ödemek durumunda oldukları "zekat’ın Ramazan içerisinde verilmesi, güzel bir dinî uygulama olarak halen devam etmektedir. Zekat müessesesinin toplumda daha da güçlendirilmesi gerekmektedir. "Fıtır Sadakası"nın, bu ayın sonlarında, Bayramdan önce ödenmesi lazımdır.
Ramazan Ayında yoğunlaşan ibadetler, özellikle oruç, zekât ve fıtır sadakası, müslümanları Yüce Allah’a daha çok yakınlaştırmakta, mutlu ve huzurlu etmekte, onları nefis terbiyesinde, sosyal dayanışma ve kaynaşmada daha başarılı kılmaktadır. Diğer aylara göre Ramazan’ın üstünlüğünü sağlayan hikmetlerden birisi budur.
Bir diğeri ise, Ramazan’ın Kuran ayı olmasıdır. Nitekim, Kur’an-ı Kerim’in bu ayda indirildiği bizzat Yüce Allah tarafından bildirilmekte, "Bin aydan hayırlı" olduğu müjdelenen "Kadir Gecesi"nin de bu ay içerisinde olduğu belirtilmektedir.
Bundan dolayıdır ki, Arapça orijinalinden okunması da ibadet sayılan Kur’an-ı Kerim, Ramazan Ayında müslümanlar tarafından; hatim, mukabele gibi uygulamalarla daha çok tilavet edilmektedir. İlk müslümanlar da Kur’an-ı Ramazanda daha çok okur, dinler, anlar ve onun eşsiz öğütlerinden daha çok faydalanmaya çalışırlardı.
Ashabın, teravih namazlarında zamm-ı sûre olarak Kur’an-ı Kerim’i yedi gecede hatmettiği haberi zamanımıza intikal eden rivayetler arasında yeralmaktadır. Bu güzel uygu-lama, günümüz Türkiye’sinde de halen devam etmektedir. Bazı yerleşim merkezlerimizin belli camilerinde hatimle teravih namazı kılınmaktadır. İsteyen vatandaşlarımız bu camilere gitmektedir.
Kuranın, Allah’ın Yüce katından insanlara indirilmeye başlandığı Ramazan Ayı münasebetiyle, toplum olarak bir eksiğimizi dile getirmek istiyorum. Millet olarak, "Mushaf’ı başımızın tacı yaptık; o, bugün de başımızın tacıdır. O’nu okuyanlarımız da çoktur. Bundan son derece memnun ve mütehassisim.
Ancak, Kur’an’ı yeterince anlayarak okuduğumuzu söylemek zordur. İslâm’ın temel kaynağı olan ve Sevgili Peygamberimizin de güzel ve yüce ahlâkını oluşturan Kur’an’ı anlayarak ve öğütlerini benimseyerek çok daha fazla okumalıyız. Bunu gerçekleştirebildiğimiz zaman ,ferdî ve ailevî mutluluğumuz ile, toplum huzurumuzun daha da pekişeceğine inanıyorum.
Kısaca belirtmek gerekirse Ramazan Ayı, ibadetler, iyilikler, huzur ve manevî mutluluk mevsimidir.
Orucu, Kur’an-ı, teravihi ve diğer ibadet ve iyilikleri ile Ramazan Ayının Milletimize, tüm islâm âlemine hayırlar getirmesini, insanlığın hidayet ve barışına vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.