Makale

Sigara ile mücadelede olması gereken hedef: “Sigaraya karşı sıfır tolerans”

Sigara ile mücadelede olması gereken hedef: “Sigaraya karşı sıfır tolerans”
Yrd. Doç. Dr. Hayrullah Yazar / Bozok Üniv. Tıp Fak.

Bu yıl olduğu gibi sanırım bundan sonraki yıllarda da “9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü” artık her zamankinden çok daha farklı, çok daha derin anlamlar içeren etkinlikler yapılarak kutlanacaktır. Neden mi? Çünkü tüm dünyada sigara içiciliği bir alışkanlık olarak değil bir hastalık olarak, içenler ise tedaviye muhtaç birer hasta olarak kabul edilmektedir.
Tabii ki ulaşılan bu sonuca, yapılan bilimsel çalışmaların katkısı büyük olmuştur. Bunlardan hiç kuşkusuz en önemlisi, beyinden salgılanan “dopamin” hormonunun sigara içicilerinde meydana getirdiği ve bağımlılık ile sonuçlanan hastalığın tespit edilmesidir. Buna ilave olarak da WHO (Dünya Sağlık Örgütü)’nün, sigarayı resmen düşman ilan etmesi bu ve benzeri yaklaşımlara ilave bir ivme kazandırmıştır.
Sigara ile mücadelede, tüm dünyadaki bu gelişmelerin ülkemize pozitif katkıları iki temel yaklaşımla ortaya çıkmıştır. Bunlardan ilki, sigara içilmesi ile ilgili yasal düzenlemeler, ikincisi ise; sigara içiciliğinin artık Sağlık Bakanlığı tarafından bir hastalık olarak kabul edilmesi olmuştur. Bu durumun doğal sonucu olarak da tüm Türkiye de “sigara içiciliği hastalığına” yakalanan hastalara yeni tedavi merkezleri kurulmuş ve merkezlerin personel sayıları artırılmış, hatta masraflarının devlet bütçesinden ödenmesi kararlaştırılarak bu karar 2011 yılında kısmen uygulanmıştır. Ülkemizde “KETEM” merkezli olan bu çalışmalar hâlen devam etmekte olup, devlet ve üniversite hastaneleri ise sigarayı bıraktırma polikliniklerinin sayılarını her geçen gün artırmışlardır.
Bir hekim olarak bu güzel gelişmeleri memnuniyetle izlerken, toplumun tüm katmanlarında hâlâ sigara içiciliğinin neden engellenemediğini anlamakta ise güçlük çektiğimi üzülerek belirtmek istiyorum. Bu bağlamda aklıma gelen şu soruyu ise, sigara ile mücadele eden herkese, her kurum yetkilisine sormak istiyorum: Acaba toplumlara sunulan çözümler, bu işin özüne inmek yerine sadece, sonucuna yönelik palyatif içerikli olabilir mi?
Neden böyle bir soruya gerek duyduğumuza gelince; bir an için insanların bilgi eksikliğinden dolayı sigara içtiklerini düşünecek olsak, bu kadar sağlık ordusunun “başta hekimler” olmak üzere hâlâ sigara içmelerini nasıl izah edebilirsiniz. Demek ki sigara ile mücadelede başka bir yaklaşım tarzı geliştirilmesi gerekiyor, peki bu ne olabilir?
Tarafımızdan önerilen yeni yaklaşım tarzı aynı zamanda makalemizin de başlığını oluşturuyor, “sigaraya karşı sıfır tolerans” hedefi. Bu hedefe ulaşılması için uygulaması kolay olan birkaç öneriyi kısaca burada sıralayacak olursak;
1. İlk önerimiz her yaştan insana sigaranın ortak düşmanımız olduğu psikolojisinin yerleştirilmesi (çocuklar dahil). Bu psikoloji bireylerde, ortak düşman ilan edilen “illete” direkt veya dolaylı katkılarını sorgulama şuuru aşılayacak. Bunun doğal sonucu olarak da bireysel farkındalık ortaya çıkacak.
2. Bireysel farkındalığı yakalayan bilinçli kitleler, zorlamasız-gönüllülük esasına dayalı olarak ortak tepkilerini eyleme dökecekler. Sonuçta ise, sigaranın üretiminden piyasaya sunumuna kadar, hatta içilen ortamlarına kadar, bir dizi kısıtlama ve psikolojik baskı kendiliğinden oluşacak (kitleler psikolojisi).
Bu yaklaşım tarzı toplumun tamamına yayılınca ise, ortaya “sigaraya sıfır tolerans” hedefine kilitlenmiş şuurlu-bireyler çıkacak ve mücadelede daha doğal bir çözüm yolu kendiliğinden ortaya çıkmış olacaktır.