Makale

Kur'an öğretiminde yöntem ve teknikler

Kur’an öğretiminde yöntem ve teknikler
Yrd. Doç. Dr. Hatice Şahin
Ondokuz Mayıs Üniv.
İlahiyat Fak.

Türkiye’de Kur’an öğretimi örgün ve yaygın eğitim yoluyla sürdürülmektedir. Kur’an eğitimi, yaygın eğitim alanında Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı eğitim yapan Kur’an kursları ve camilerde, örgün eğitimde ise imam hatip liseleri ve ilahiyat fakültelerinde yapılmaktadır. Bu uygulamalar, yeni süreçte 4+4+4 eğitim programına göre yeniden düzenlenecek ve ilaveler olacaktır.
Bilim, teknoloji ve iletişimdeki hızlı değişim, eğitim mekânlarının ve öğretici rollerinin değişmesi, öğrenci profilinin değişmesi, günümüz insanının ilgi ve ihtiyaçlarının değişmesi, hayat boyu öğrenme ve öğrenmeyi öğrenme gibi evrensel yaklaşımlar yaygın din eğitiminde de birtakım değişiklikleri mecbur kılmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından eğitim bilimi ve program geliştirme açısından artık öğreticiyi değil öğrenciyi, konuyu değil problemi merkeze alan, öğrenenlerin bilişsel, duyuşsal, sosyal ve psikomotor davranışlarını geliştirmeyi amaçlayan, öğrenen merkezli yöntem ve teknikleri kullanmayı öngören bir program hazırlanmıştır. Bu yaklaşımda hem Kur’an öğretim yönteminin hem de öğretim veren eğiticilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla; “Kim öğretecek? Kime öğretecek? Neyi öğretecek? Niçin öğretecek? Ve nasıl öğretecek?” soruları gündeme gelmektedir.
Kur’an öğretiminde hoca ile talebenin bir ortamda yüz yüze bulunmasını zorunlu kılan “müşafehe” (Şatıbi, el-Muvafakat, I, 55.), kıraati hocadan dinlemeyi esas alan “sema’” ve yine kıraati hocaya sunmayı ifade eden “arz” (Süyuti, Itkan, I, 99.) geleneksel anlamda önerilen yöntemlerdir. Ayrıca Kur’an öğretiminde araştırmacı ve öğreticiler tarafından çeşitli yöntemler önerilmektedir. Bunlardan bazıları, basitten karmaşığa doğru adım adım öğretme; harflerin tahtaya tek tek yazılarak tanıtılması ve çıkış yerleri gösterilerek bunların seslendirilmesi; harflerin öğretiminde harfleri “altında bir nokta olanlar”, “üstünde iki nokta veya üç nokta olanlar” şeklinde gruplandırılmasıyla kavratılması; öğreticinin okuyuşunu kavrama yoluyla okuyucuyu modellemenin kullanılması; tekrarlarla kavratma; tecvitte tartışarak buldurma; takrir yoluyla anlatarak öğretme; toplu tekrar ve grup çalışmaları yapma; günlük dilde kullanılan kelimelerden hareketle Kur’an metninin öğretilmesi yöntemlerinin yanında metnin görsel sunumu ardından model okuyuşların sergilenmesi, toplu tekrar yoluyla metnin öğretilmesi sonrasında öğrencilerin tek tek dinlenerek düzeltilmesi ve sonuçların değerlendirilmesi, şeklinde özetlenebilir.
Kur’an öğretiminde geleneksel Kur’an öğretiminin yanında Kur’an öğretimini kolaylaştırmak, ezberleme yerine kavrama mantığı ile daha etkili öğrenme yolunun izlendiği, konuların içinde tecvit uygulamalarının sunulduğu, hafıza tekniklerinden faydalanıldığı ve konuların kolaydan zora doğru sıralandığı Elif-Bâ’da 15 günlük bir öğrenme programı öngörülmektedir. Muhataplarına Kur’an öğretimini daha sevimli hale getirmek ve sesli yayınlarla daha bağımsız Kur’an öğretimi için farklı metot denemelerinin olduğu bilinmektedir. Geleneksel eğitimi resimli hafıza tekniği ve konferans yöntemi ile birleştirdiğini söyleyenlere ilaveten hikâyeleştirme yolunu kullananlar da bulunmaktadır. Hikâyeleştirme yönteminde “esre” harekesi çağrışımla hatırlanması için, harfin altında esir olmasından hareketle anlatılmaktadır. Yalnız burada, harfler ve sıfatlarını tanıma gibi konular, öğrenci adaylarının dikkat etmeleri gereken hususlardır. Her doküman aynı hassasiyette hazırlanmadığı için bir uzmana danışmadan hareket edilmemelidir.
Türkiye’de Kur’an öğretiminde genellikle harfler öncelikle yalın isimleriyle tanıtılmaktadır. Oysa farklı ülkelerde -mesela Malezya ve Endonezya’nın bir kısmında- harfler öğretilirken her harf için fetha hareke esas alınarak öğretilmektedir. Dolayısıyla öğrenci yalın halden harekeli okunuşa geçerken zorlanmadığı gibi hareke değişikliğinde de zorlanmamaktadır. Ayrıca bazı Arap ülkelerinde hazırlanan Elif-Bâ’larda harekeler öğretilirken bir harfin bütün hareke çeşitleri arka arkaya verildikten sonra diğer harfe geçilmekte ve kelime şeklindeki okuyuşlar sırasında bütün kelimeler Kur’an’dan seçilmektedir. Yine bazı Arap ülkelerinde kısa surelerin ezberleri için başlı başına ayrı kitaplar hazırlanmaktadır. Özellikle küçük yaştaki öğrenciler için hazırlanan bu kitaplarda sureler anlamlarına uygun resimler çizilerek ezberletilmektedir. Örneğin Kâfirun suresinde yer alan “Lâ e‘budu mâ te‘budûn” ayetinin üst bölümünde, biri Kâbe’ye doğru secde eden biri de putlara secde eden iki kişi resmedilmektedir. Görsel olarak hikâyeleştirilen bu manalar, surelerin hem kolay ezberlenmesini hem de zihinde kalıcılığını sağlamaktadır.
Günümüzde, yukarıda sıralananların dışında da Kur’an öğretiminde kullanılacak yöntemler adına öğreticilere rehberlik etmesi için materyaller hazırlanmaktadır. Ancak bunlar, öğretilecek şeyin mahiyeti ve onun öğretimi üzerinden olmaktan ziyade genel öğretim yöntemleriyle ilgilidir. Başka bir ifadeyle Kur’an öğreticisi en başta ve temelde Kur’an harflerini öğretmekle sorumludur. Bu sebeple kendisi için oluşturulmuş materyalin, bu harfleri nasıl öğreteceğini anlatabilme kapasitesine sahip olması gerekmektedir. Öğretici, yetişkinlere ya da genç bireylere ilgili harfi –örneğin “Ta” harfini- öğretirken tanımlamalarını net yapabilmelidir. O harfi telaffuz ederken tek zorunlu materyal olan ağız, dil ve gırtlak bölgelerini ayrıntılarıyla tanıyabilmeli ve tanıtabilmelidir.
Harflerin sıfatlarına hâkim olmalı ve her bir sıfatta dilin konumunu ve sesin tınısını anlaşılır bir şekilde ifade edebilmelidir. Kısacası öğreticinin ve öğrencinin vazgeçilmez ihtiyacı olan bilgi ve doküman, birkaç cümle ve çizimle geçiştirilmiş harflerin çıkış yerlerinin ifadesinin anlatıldığı kitaplardan çok daha fazlasıdır. Görsel ve işitsel manada materyaller oluşturulmalıdır. Örneğin söz konusu harfler telaffuz edilirken dilin alacağı şekil animasyonlarla gösterilmeli ve arka platformdan doğru ses verilmelidir. Bunun yanında sunulan tanımlamalar da anlaşılır olmalıdır.