Makale

DAHA AYDINLIK YARINLARA AÇILAN PENCERE

Merhaba

DAHA AYDINLIK
YARINLARA AÇILAN PENCERE

Harun ÖZDEMİRCİ
Dini Yayınlar Dairesi Başkanı

Özellikle son yıllarda üzerinde en çok durulan ve tartışılan kavramların başında ‘Bilgi Toplumu’nun geldiğini söyleyebiliriz. Bilgi Toplumunu, bilgi üretimi ve iletişiminin yaygınlaştığı, bilginin temel sermaye ve ana güç olduğu toplumsal yaşam olarak tanımlamak mümkün. Başka bir ifadeyle Bilgi Toplumu, öğrenmenin, dolayısıyla eğitimin, hayatın bir parçası haline geldiği toplumsal hayat.
Toplumları şekillendirmede ve geleceğe taşımada önemli etkenlerin başında bilgi ve eğitim geliyor. Eğitime, tarihi açıdan bakıldığında oldukça uzun bir geçmişe sahip olduğu görülür. Bununla birlikte ilk eğitimin bütün toplumlarda aileden başladığı, çocukların ilk eğiticilerinin de anne babalan olduğu öteden beri kabul edilen bir gerçek. Bu sürece daha sonralan ustalık-çıraklık çerçevesi içerisinde ilgi duydukları ya da yönlendirildikleri alanların tecrübeli kişilerini eklemek doğru bir yaklaşım olsa gerek. Ayrıca yaşanan hayatla doğru orantılı olarak toplumlardaki mevcut eğitim anlayış ve uygulamalarının, toplumun töresinin, örf ve adetlerinin çocukların eğitiminde ağırlıklı rol oynadığını da söylemek mümkün.
Din ve bilim; insanoğlu için, kat edeceği yolu aydınlatmada asla birbiri ile çelişmeyen, çelişmemesi gereken iki önemli unsur. Din, kaynağı itibariyle Yaratıcıya dayanıyor ve insan marifetiyle kurumlaşıyor. Bilim ise tamamen insandan kaynaklanan bir ürün olarak değerlendiriliyor. Eğitimin bu iki unsurda ne derece önemli olduğu dün olduğu gibi bugün de tartışmasız kabul ediliyor. Üstelik eğitimin insan yaşamında beşikten mezara kadar devam eden süreçte yerine getirdiği fonksiyon, onun önemini bir kez daha artırıyor. Bununla birlikte insanoğlunun, insanca yaşayabilmesi, toplum içerisinde kendisini inşa edebilmesi için dine ihtiyacının olduğu da, bilim adamları tarafından kesin bir şekilde ifade ediliyor. Ayrıca insanoğlunun Hz. Adem’den beri yaşadığı tecrübe bu gerçeği ortaya koyuyor. Sosyoloji ve psikoloji alanında yapılan araştırmalar da din gerçeğini göz ardı ederek bir yere yanlamayacağını gösteriyor.
Eylül ayının yeni bir eğitim-öğretim yılının başlangıcı olması dolayısıyla Dergimizin bu sayısında eğitimle ilgili yazılara ağırlık verdik. Eğitim konusunda insanların merak ettiklerini tahmin ettiğimiz konulan içerir röportajlar yaptık. Prof. Dr. Cemal TOSUN’un konu ile ilgili yaklaşımını okumanızı tavsiye ediyoruz. Ayrıca birçok nedenden dolayı okuma imkanı bulamayan gençlerimizle yaptığımız röportajlar da konunun önemini açıklaması bakımından oldukça ilgi çekici tespitler ortaya koyuyor.
Dergimizin Eylül sayısında yer verdiğimiz ve eğitimle yakından alakalı olan konulardan birisi de irşat hizmetleri. Din görevlilerimizi yakından ilgilendiren ve bir anlamda eğitimle iç içe olan irşat hizmetleri ile ilgili yazılan da ilgi ile okuyacağınızı tahmin ediyoruz.
Camiamız mensuplarının daha verimli hizmetlerde bulunması, irşat hizmetlerini daha etkin yürütebilmesi hiç şüphesiz ki sürekli eğitimden geçiyor. Üstelik eğitimin hayat boyu devam eden bir süreç olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda boşa geçirilecek zamanın olmadığını da anlamamız gerekiyor.
Yapılması gereken, daha aydınlık sabahlara açılacak pencerenin eğitim olduğunu kabul etmek ve bu pencereyi sonuna kadar aralamak.
Bir sonraki sayıda buluşmak üzere her şey gönlünüzce olsun, hoşça kalınız.