Ölüm yıldönümü dolayısiyle:
Eski Diyanet İşleri Başkanlarımızdan Ord. Prof.
M. Şerefeddin YALTKAYA (merhum)
M. A. KÖKSAL
Hâfaz Metanet Şerefeddin Yaltkaya, 5 Ekim 1296 tarihinde İstanbul Mollagürâni civarında, Seyyid Ömer Mahallesinde Balcı Yokucundaki 2 numaralı erde doğmuştur. Babası kadiri şeyhlerinden H. Mehmet Arif Efendi olup Cerrahpaşa Camii başimamı ve hatibi idi. Dedesi İsmail Efendi, Niğde’nin Sineson Bucağından Kal’alı oğullarından olup odun ticaretiyle uğraşırdı.
M. Şerefeddin Yaltkaya ilk tahsilini Odabaşı Firuzağa İlkokulunda görmüş, Hacı Mehmet Efendiden de Kur’ân-ı Kerimi hıfzetmiştir. Sonra Davudpaşa Rüşdiye Mektebinden ve imtihanla girdiği. Darülmuallimînden me’zun olmuştur. Bâyezid Camimde Kastamonulu Müderris Süleyman ve Trabzonlu Hacı Hüsni Efendilerin sabah derslerini, Arabgirli dersiâm Hüseyin Avni Efendinin ikindi dersini ve bu arada Dersiâm İsmail Saib Sencer’in de koltuk derslerini takip ederek 1320 yılında icazet almıştır. İstanbul Müderrisliği ruusi imtihanlarına girerek isbat-ı ehliyet eylediğinden 4 Eylül 1329 tarihinde Bâyezid Camiinde ders, okutmaya başlamıştır.
1 Mayıs 1322 tarihinde Harbiye Nezareti Muhasebat Dâiresi Tahrirat Kalemi Kâtipliğine tâyin olunan M. Şerefeddin Yaltkaya, Darul ilim ve’t-tâlim hususi mektebinin ders nâzırlığını üzerine almış, 1325 de Bandırma Nümune Rüşdiyesi Başmuallimi, 1331 de İstanbul Gelenbevî Sultanisi Din Dersleri Muallimi olmuş, bu arada medresede tefsir, hitâbet, mev’iza ve tarih dersleri okutmuştur. 1334 de Vefa Sultanisine 1335 de Umumi Kütüphane Birinci Hafız-ı Kütüplüğüne tâyin olunmuş, aynı zamanda Sahn medresesinde Edebiyat-ı Arabiyye, Kelâm, Mantık Müderrisliği yapmıştır. 1338 senesinde Süleymaniye Medresesi Müdür Muavinliğine tâyin olunmuştur. 8 Mayıs 1340 tarihinde Dârülfünûn İlâhiyat Fakültesi Kelâm tarihi müderrisi olmuştur. 1/8/1933 de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İslâm Tetkikleri Enstitüsü İslâm Dini ve Felsefesi Kürsüsü Ord. Profesörlüğüne, daha sonra Enstitü Müdürlüğüne tâyin olunmuş, 1/1/1942 de Diyanet İşleri Reisliğine getirilmiştir.
M. Şerefeddin Yaltkaya’nın gerek Reisliğe tâyini ve gerek ölümü münasebetiyle yurt içinde ve yurt dışında kendisinin İlmi şahsiyet ve meziyyetlerini belirten bir çok manzumeler ve yazılar yazılmıştır. Biz bunlardan yalnız iki örnek vereceğiz M. Şerefeddin Yaltkaya’nın Diyanet İşleri Reisliğine tayini münasebetiyle Ziyaeddin Fahri, Cumhuriyet Gazetesinin 17/2/1942 tarihli sayısındaki bir yazısında: M. Şerefeddin Yaltkaya’nın muhtelif sahalardaki değerinden bahsettiği sırada şöyle demişti: «Fakat M. Şerefeddin’in Türk tefekkür âlemindeki değerini Türkiye sınırlan haricîne çıkaran hâdise, meşhur Türk Âlimi Kâtib Çelebi’nin Bibliyografya’sının yeni tab’ı ihzar hususunda sarfettiği himmet ve faaliyette görülüyor. Esere, üstadın yazdığı arabca mukaddime, an’anesizleştiği ve körleştiği iddia edilen kültür kudretimizin, icâbında göstereceği yaratıcılık için bir numune sayılabilir.»
M. Şerefeddin Yaltkaya’nın 23 Nisan 1947 tarihinde vefâtı münasebetiyle meşhur Fransız Profesörü Luis Massignon da 3 üncü Diyanet İşleri Reisi Ahmet Hamdi Akseki’ye gönderdiği 25 Nisan 1948 tarihli tâziye mektubunda aynen şöyle demektedir: «Fransa Kolejinden Profesör Louis Massignon zât-i devletinize sayın değer yüksek selefiniz Profesör Şerefeddin Yaltkayanın vefatı münasebetiyle pek geç kalan taziyetlerini kemal-i ihtiramla arz eder.
Müşarünileyh 25 seneden beri bütün varliğiyle Türk tefekkür tarihi üzerinde hüccet sayılacak ihtimamlı bir merci ve kıymetli bir mesnet idi. büyük âlimin derin hürmet hâtırasını taşıyan dostlarına ve yakınlarına taziyelerimin iblâğını zât-ı devletinizden rica ederim. Louis Massignon.»
Merhumun Sebilürreşat, Beyanülhak, Mihrab, İlahiyat, İslam ve sair ilmî, edebî mecmualarda kıymetli makaleleri intişar etmiştir.
M. Şerefeddin Yaltkaya, bazı içtihat hatalarına rağmen, sözü, özü bir büyük ilim adamı, açık kalbli bir insandı. Takdir veya tenkidlerini asla içinde saklıyamazdı. Olduğu gibi görünmenin veya göründüğü gibi olmanın tam bir timsali idi, bunun için dostları azdı.
M. Şerefeddin Yaltkaya’nın akidesi sağlam, Peygamberimize bağlılığı çok kuvvetli idi. Peygamberimizi salatü selâmsız, Eshabını da tarziyesiz diline almazdı. Hastalığının müsaadesizliğine rağmen son günlerine kadar namazım bırakmamıştır. Mevlâ rahmet eylesin.
Merhumun basılmış ve basılmamış olan eserlerinden bazılarını aşağıya alıyoruz. Kendileri 60 dan fazla eser vermişlerdir.
İbni Esirler ve meşâhir-i ulemâ — Tarih-i Kur’ân-ı Kerîm — Simavna Kadısı oğlu Şeyh Bedreddin — Mevlânâ’da Türkçe Kelimeler ve Türkçe Şiirler — Sicilya Cevapları (Tercüme) — Tarihte Renk — İhlas ve Muavvezeteyn tefsiri (Tercüme) — İslâmda ilk dînî hareketler ve dinî mezhepler — Selçukîler devrinde mezahip — Türk Kelâmcıları — Batinilik Tarihi (Keşf -el-zunûnun Kâtip Çelebi’nin el yazısıyle olan nüshasının tashih ve tahşiyesi ve zeyilleri) — Vaazlar — Dinî Makaleler — Benim Dinim (Manzum) — Solgun Çiçekler (Külliyat-ı eş’ar) — Kur’ân-ı Kerîm’den kırk altı sûre (Tercüme) — Hatiplik ve hutbeler..
HADÎS-İ ŞERİF MEALLERİ:
«Allah’ım! Yaradılışımı güzel yaptığın gibi, ahlâkımı da güzelleştir.»
«Allah’ın en sevdiği ev, İçinde öksüze ihram (donan, öksüze yardım edilen evdir.»
«Yetime bakan Cennet’de benimle yan-yanadır.»