Makale

İSLAMA GÖRE HAYATIN MÂNASI

İSLAMA GÖRE HAYATIN MÂNASI

Dr. Lütfi DOĞAN

Hayat, keremi sonsuz Rabbimizin bize verdiği en değerli nimettir. Hamd olsun O’na. Sağlık ve âfiyetle, kudret ve güçle ve diğer İlâhî ihsanlarla ancak insan o hayat nimetinin içinde huzur duyar ve değerini çoğu zaman bu nimetlerin yokluğu veya hastalığı halinde anlar. İnsanın hayatı, Yüce Mevlâ’nın verdiği bu büyük lütuf, her canlı için belirlidir. İnsanın ömrü, dünya hayatından kendine ayrılan kısacık bir bölümdür. Bu dünya yaşayışı geçicidir. Renkli ve değişiktir, insan çok şeyler bekler bundan.
Hayat insanın en değerli şeyi, dünyada yaşayışının, varlığının remzidir. Bir hiçlik, boşluk değildir. Onun geçici, fânî oluşunun bir mânası vardır. Kur’ân-ı Kerîm, dünyayı kişinin imtihan yeri olarak, kimliğinin ölçeği, işlerinin veriminin tarlası olarak alır ve gelecekteki öteki sonsuz hayatta da saadete ermesinin vesilesi sayar. Dünyada yaşayışın her alanı ev, çarşı, sokak, iş yeri, dükkân ve fikir meclislerine kadar her yer, kişinin çeşitli imtihan deney alanlarıdır. Buradaki işleriyle kimliği, belli olur, insan, şuur içindeki, her zerresine kadar hesaplı, düzenlidir ve dünyada, başıboş değildir, denenecektir işleriyle. Yüceler yücesi bu hükmünü meâlen şöyle anlatıyor: “Elif, Lâm, Mîm. Biz kendilerinden öncekileri and olsun, denemişken, insanlar inandık deyince, denenmeden bırakılacaklarını mı sanırlar? Allah elbette doğrulan ortaya koyacak ve elbette ya-lancıları ortaya çıkaracaktır. Yoksa, kötülük yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sanarlar? Ne kötü hüküm veriyorlar? Allah’la karşılaşmayı uman bilsin ki Allah’ın bunuıi için belirttiği gün gelecektir. O, işitir ve bilir. Ankebût 1-6”. Evet! insanlar bu imtihan, deneme içinde yaşamak-tadırlar. Çalışmadan her durumda iyiye, hayra, hakka katılmadan yaşayış boştur. Dünyada hayat neyi gerektirirse gerektirsin, onun zevkleri, cazibesi ve renkleri insanı nereye çekerse çeksin imanlı insanlar, çıkarlarından yana değillerdir. Zira yaptıkları işlerin iyi ve kötü yönünü en iyi hilenin, şânı Yüce Allah olduğuna inanırlar. Mü’minin bu dünyada karşılaştığı her şey, musibetler, şer ve hayır onun kimliğini ve esas cevherini ortaya koyan en kesin sonuçlu deneydir. Felâketlerin ve zorlukların karşısında darlıkta ve genişlikte insanın iç hayatının düşünce ve iradesinin kuvveti anlaşılır. Mü’minin iman derecesi Rabbma bağlılığı, Allah sevgisi, maddî menfaatler ve dünyevî hevesler karşısında çok çabuk öğrenilir. Dedelerimiz bir insanın derecesini ölçmek için, ya yolculuk et, ya komşuluk veya alış veriş yap, derlermiş. Sevgili Peygamberimiz “Din muameledir.” buyuruyor. Mü’mine, yaşarken dünyadaki çeşitli muamelelerinin dîni ve îmanı hakkında değer ölçüsü vereceğini duyuruyor. Diğer bir âyeti kerîmede de Cenâb-ı Hak “And olsun ki sizi, içinizden cihada çıkarılan ve sabredenleri meydana çıkarana ve haberlerimizi açıklayana, kadar deneyeceğiz” buyuruyor. (Muhammed sûresi 31) Bu dünyadaki iğler îmanlı insanların en fazla önem vereceği husustur. Yüce Allah “Ey iman edenler Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkartmayın, iptal’ etmeyin” buyuruyor.
Yüce Allah verdiği hayat nimeti ile bizleri deniyor, bu dünyada: Bu mâna Enbiya sûresinde şöyle açıklanır: “Her can ölümü tadacaktır. Bir imtihan olarak iyilik ve kötülük veririz. Sonunda Bize dönersiniz. Mülk sûresi, 36 da meâlen şöyle buyuruyor: “Hükümranlık elinde olan Allah Yücedir. Ve O, herşeye kâdirdir. Hanginizin daha iyi iş işlediğini belirtmek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur.” Meâlini verdiğimiz bu âyeti kerîmede ölüm ile hayatı yaratmaktaki gayenin iyi iş işlemek olduğu açık surette belirtilmektedir. İşlerimiz ancak, bizi ileriye, ebedî, mes’ut, daha üstün faziletli îman hayatına çıkarır. Evet bu hayat fânî, geçici, onun için bu hayatı iyi, faziletli işlerle değerlendirmek müslümanın ilk kaygusu olmalıdır. Dünya hayatı fânîdir, Mümin hayatın gerçeğine gönül veren,, ihtiraslarını, heveslerini terkeden, kötülük üe mücadele eden, gafletle, bilgisizlikte, tembellikle savaşan, şerri yenenlerdir. Bu yönden İslâm ruhbanlığı emretmez. İnsanın geçici hayatında Yüceler Yücesi Allah dünyayı, herşeyi üe ona, onun çalışmasına vermiştir. Kâinatı insan için yaratmıştır. Huzuruna geldiği zaman insanı, iyilik yolundaki mücadelesine göre mükâfatlandıracaklar. Yüce Allah buyuruyor: “Yerde olanların hepsini sizin için yaratan O’dur.” Bakara 29. Şu âyette bu mâna daha geniş olarak açıklanmaktadır: “Göklerde olanları, yerde olanları, hepsini sizin buyruğunuz altına vermiştir. Doğrusu bunlarda düşünen insanlar için dersler vardır.” Düşünen insanlar, bu verilenlerden dünya hayatı için fayda sağlarlar. İşleriyle gerçek inandıklarını ve bu düzenli âlemden istifade etmeği kendi buyruğuna veren Rabbine imanlarını gösterirler.
İslâmda bu hayat görüşü mü’mini iyilikçi, faaletçi, çalışkan kılar. Şahıs olarak mü’mini ileri bir ahlâk hayatına, ve nefsini, çoğu zaman meylettiği kötülüklerle mücadeleye iter. Müslüman her zaman ileri, daha faziletli bir hayata kavuşmak kaygusu içindedir. Bu üstün hayata kavuşması, iyi işleriyle, kötülükle mücadeleye vereceği önemle mümkündür. Dünya hayatı, İslama göre terkedilmeyen, fakat heveslerine, cazibelerine meyledilmeyen değerli büyük bir nimettir. Bir vasıtadır, gaye değildir. Gayesi saadettir. Bu vasıtayı iyi kullanmasını bilir, onarır, eker, biçer,, yükselir, sonunda varacağı huzurda rıdvana erer.