Makale

İSLÂM DİNİ DÜNYA DURDUKÇA YAŞAYACAKTIR

İSLÂM DİNİ DÜNYA DURDUKÇA YAŞAYACAKTIR

Lütfullah BAYDOGAN

İslâm Dîni Kur’ân-ı Kerim gibi mûcize bir kitaba dayandığı ve Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm gibi cihâna rahmet olan yüce bir Peygamber tarafından da en ince teferruatına kadar bizzat tebliğ edildiği için dünya durdukça yaşayacaktır.
Kur’ân-ı Kerîm; sözü, mânası ve taşıdığı nûru bakımından ebedî bir mûcizedir. Hiç bir peygamber’in mûcizesi bununla ölçülemez. Çünkü; geçmiş peygamberlerin mûcizeleri muvakkat ve geçici idi. Kur’ân-ı Kerîm gibi devamlı değildi. Kur’ân-ı Kerîm, Peygamberimize geldiği günden itibaren bütün insanları hidayet nûruna çağırmıştır. Buna kıyâmete kadar da devam edecektir.
Cenab-ı Hakk, (Hıcır sûresinin 9 uncu âyetinde) “Kur’ân-ı Biz indirdik, O’nun koruyucusu da biziz” buyurmuştur.
Hakikaten Kur’ân-ı Kerîm’in Peygamberimize vahyedildiği günden) itibaren yazılmak, ezberlenmek, namazda, namaz dışında okunmak, hatim indirilmek suretiyle İlâhî hıfz ve himayede bulunduğu, bir tek kelimesine ve hattâ harfine bile dokunulamadan aslî şeklini muhafaza ettiği ve bundan sonra da aynı tarzda devam edeceği sâbit olmuştur. Bu gün Kur’ân-ı Kerîm’in kıraati üzerinde yapılacak her hangi bir yanlışlık derhal hâfızların, baskı yanlışlıkları da Mushaflar Tedkik Hey’etinin müdahalesiyle karşılaşır ve önlenir.
Kur’ân-ı Kerîm’den önceki semâvî kitaplardan hiç birisinin metni bu güne kadar ele geçmemiştir. Mevcut Kitâb-ı Mukaddes tercümeleri ise peygamberlerin hurâfe ile karışık menkıbelerinden ve bazı sözlerinden ibaret olup, bunlar da sonradan sonraya muhtelif ve meçhul şahıslar tarafından kaleme alınmışlardır.
İşte gerek Kur’ân-ı Kerîm’in, gerek O’nu tebliğ eden Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm’m hayatının mazbutiyeti sayesindedir ki : İslâmiyet, cihan Dîni ve temelli Dîn olmak vasfından hiç bir şey kaybetmeksizin ayakta durmaktadır.
Esasen Peygamberimiz’in bütün cihâna Peygamber olarak gönderildiği : Sebe’ sûresinin 27 nci âyet-i kerîmesinde açıklanmıştır. Peygamberimizden önceki peygamberler dahi Peygamberimiz’in geleceğini ümmetlerine müjdelemişlerdi.
Hazret-i İsâ bu peygamberler arasındadır’. Sâf sûresinin 6 ncı âyeti bu gerçeği ifade etmektedir. Cenâb-ı Hakk, her peygamberden bu hususta ümmetleri nam ve hesabına ahd ve mîsak da almıştır. lÂl-i tmran sûresinin 81 inci âyeti bu noktada ibretle ve dikkatle mütalâa edilmelidir.