Makale

Kahraman ve Gazi Şehirlerimiz: Maraş ve Antep

Kahraman ve Gazi Şehirlerimiz:
Maraş ve Antep

Doç. Dr. Ali SARIKOYUNCU

Maraş ve Antep, Kurtuluş Savaşımızda en yoğun çatışmalara ve açık olaylara tanık olan kentlerimizden ikisidir. Fransız işgaline karşı toplu direnişin en canlı örneklerini veren Maraş ve Antep, 1071 Malazgirt Zaferi sonrası Türk hakimiyetine girmişlerdir. 1516’da Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında da Osmanlı topraklarına katılmışlardır. Mondros mütakeresi’nden (30 Ekim 1918) sonra bu iki şehrimiz önce İngilizlerin daha sonra da Fransızların işgaline uğramışlardır.
Yukarıda da değinildiği üzere Maraş, 22 Şubat 1919’dan 1 Kasım 1919’a kadar İngiliz işgalinde kaldı. İngiliz İşgali dönemi genelde sakin geçti. Bunun nedenlerinden birisi, İngilizler ‘in Ermeniler’e fazla yüz vermemiş ol-malandır. Ayrıca İngiliz kuvvetleri Hintli Müslüman askerlerden oluşuyordu. Bu askerler de müslüman Türk ahali ile çabuk kaynaştılar. Bunun sonucu olarak, İngiliz işgal dönemi olaysız geçti. Bu arada İngilizler ‘in Türk Milletinin özelliklerini iyi tanıdığı ve ona göre hareket ettiği de unutulmamalıdır.
Fakat Maraşlılar’ın bu suskun hali uzun sürmedi. İngilizler ‘in çekilmesi üzerine, yöreyi Fransızlar işgal etti. Ancak Fransızlar’ın bölgede uyguladığı siyaset te, Ruslar’ın Doğu Anadolu’da uyguladıklarından farklı olmamıştır. İşgal sırasında Ruslar gibi, Ermenileri kullanmak yoluna gitmişlerdir. Böylece, asırlarca mutlu, müreffeh yaşadıktan, hatta özel imtiyazlardan yararlandıktan halde Ermeniler, isyana, ihanete kalkıştılar: Bir taraftan Fransızlara rehberlik ederlerken, diğer taraftan da, komiteciler, demekler ve bazı papazlar tarafından yönlendirilen isyancılar kasaba ve köyleri bastılar. Bu arada kadın, kız, yaşlı, çocuk ayırımı yapmadan müslüman halka her türlü işkence, cinayet ve zulüme başladılar. İnsanlar öldürülmüş, evler yıkılmış, camiler, kuyular insan cesetleriyle doldurulmuştur. Öyle ki, Ermeniler, kendilerini tahrik eden Fransızları bile bu vahşetleriyle hayrette bırakmışlardır.
"Burası Fransız memleketidir, burada peçeyle gezilmez" gerekçesiyle bir Ermeni tarafından şehrin içinden bir kadının peçesinin ve elbiselerinin parçalanması hadisesi, bardağı taşıran son damla oldu. Olayın etrafta duyulması üzerine, Sütçü İmam tabancasını çekerek, Türk kadınının namusuna uzanan eli kırdı. Bu olay şehirde Fransız işgaline karşı koymanın ilk işaretiydi. Ermeniler bu defa Türk bayrağının asılmasını önlemek için Fransızlar’ı tahrike başladılar. Fransız kumandanı bir Ermeni kızının istekleri doğrultusunda Türk bayrağının Maraş Kalesine asılmasını yasakladı. O gün, günlerden Cuma idi. Camiye gelen Maraşlılar Kısakürek Mehmet Ali Bey’in hazırladığı şu beyanname ile karşılaştılar :
"... Ey Millet-i necibe-i İslâmiye!.. Vaktine hazır ol. Bin üçyüz senedir Allah’ını, Peygamberini, senden memnun ettiğin bir din ölüyor. Yani ecdadının, kanı pahasına fethettiği bir kalenin burcundaki alsancağın bugün Fransızlar tarafından indiriliyor. Şimdi acaba bunu geri yerine koyacak sende birkaç yüz İslâm kanı ve gayreti hiç mi yok? Karışıklık arzu etmiyelim. Yalnız pürvekâr ve azamet olarak sade o alsancağımızı geri yerine koyalım. Tekrar Kemal-i azamet ve muhabbetle yerlerimize avdet edelim. Korkma seni buradaki birkaç Fransız Kuvveti kıramaz. Sen mevcudiyetini gösterecek olursan, değil bir kaç yüz fransız kuvveti, hatta bütün Fransız Milleti kıramaz. Buna emin ol."(l)
Cuma namazını kılmaya gelenlere Ulu Cami İmam-Hatibi Rıdvan Hoca da "Hakimiyet olmayan yerde cuma namazı kılınmaz" fetvasını verdi(2).
Bu gelişmeler üzerine kadın-erkek, çoluk-çocuk, yaşlı-genç her Maraşlı "vatan için, din için, şeref, namus için" şahlandılar. İlkel silahlarla devrin modem silahlarına karşı 21 Ocak 1920’de başlayan Maraş savunması, 12 Şubat’a kadar sürmüştür. 22 gün geceli ve gündüzlü can vererek kan dökerek kazanılan 12 Şubat Zaferi tarihte rastlanan şehir savaşlarından apayrı bir özellik ve değer taşır. Çünkü Mustafa Kemal Paşa’nın da belirttiği gibi "... Maraşlı kardeşlerimiz... kan ve ateşler içerisinde istilacı Fransızlara, onların silahlandırdığı hunhar Ermenilere karşı..." savaşarak basan kazanmışlardır. Kazım Karabekir Paşa’nın ifadesiyle de Maraş Kahramanları Türklüğe has olan celadet ve fedakarlıkları neticesinde şanlı Bayrağımızı Maraş üzerinde dalgalandırdılar, öldüler fakat Türklüğü öldürtmediler. Milli tarihimize kanlarıyla, canlarıyla emsalsiz bir menkıbe-i celadet yazdılar(3).
Kısaca Kurtuluş Savaşı’nda ilk destanı Maraşlılar yazmıştır. Maraş Zaferi, Türk tarihine şerefli bir sayfa ekledi. Bunun sonucu olarak, 5 Nisan 1925’te TBMM Maraş kentine Kırmızı şeritli İstiklal Madalyası vermiştir. 7 Şubat 1973 gün ve 1657 sayılı kanunla da Kahramanlık Unvanı verilerek ilin adı Kahramanmaraş olmuştur.
Milli Mücadele’nin en çetin olaylarına, en zorlu çatışmalarına tanık olan kentlerden birisi de Gaziantep’tir. 5 Kasım 1919’da başlayan Fransız işgaline karşı en kanlı, en uzun direnişler burada oldu. Öyle ki, yaklaşık üç yıl süren işgal sırasındaki çatışmalarda ölenlerin sayısı, Sakarya ve Dumlupınar meydan savaşlarında ölenlerin toplamından fazladır. Direnişi, tüm halkın katılımıyla ve çoğu kez sokak vuruşmalarıyla yürüten Ayntap, İstiklâl Savaşımızın örnek kentlerinden birisidir.
Maraş’ta olduğu gibi burada da Fransızlar Ermeniler’den destek ve yardım gördüler. Fransızlar dışarıdan getirdikleri silahlı Ermeni çeteleri ile, o bölgede silahlandırdığı Ermeniler, Müslümanlara zulüm yaptılar. Ayntap halkı, Fransız ve Ermenilere karşı uzun süre çete savaşı yaptı. Aynı halk, 1 Nisan 1920’den 7 Şubat 192 l’e kadar kahramanca şehirlerini savundular.
Yediden yetmişe bütün Ayn-taplılar’ın kahramanca çarpıştığı bu direnişin en mümtaz simaları, 28 Mart 1920’de şehit düşen Şahin Bey ile, 24 Mayıs 1920’de şehit düşen Karayılan (Molla Mehmet)’dır. Bu arada Müftü Rıfat Efendi, Hoca Yusuf Efendi, Hoca Hasan Efendi, Hoca Abdulkadir Efendi, Müezzin Ahmet Efendi gibi din adamları da bu hareketin öncülerindendir.
Ayntap halkının ardı arkası kesilmeyen Fransız kuşatmalarına karşı sürdürdüğü on aylık direniş, işgalci Fransız asker ve komutanlarını da etkilemişti, bu Komutanlardan Abidie tanık olduğu bir çatışmayı şöyle anlatır:
"Türklerin güçlü bir biçimde tahkim ettikleri ve Latin Kilisesi’ne kırk metre uzaklıktaki mevziinizi sürekli rahatsız eden Ticaret Mekte-bi’ne karşı, 5 Ekim’de bir Fransız müfrezesi harekete geçti. Bu iş için 3 ve 4 Ekim günlerinde topçu ateşiyle hazırlık yapıldı... 5 Ekim’de saat 14-15’te başlatılan şiddetli yeni bir top ateşinden sonra, Fransız müfrezesi mektebe doğru ilerledi, ama topçu hazırlık ateşi sırasında burasını terk etmeyip kalan Türkler’in silahlı direnişiyle karşılaştı. 3 8 ihçatışma, Türkler’in savunmadaki kararlılığı ve serinkanlılığıyla çevikliğini, bununla birlikte, sokak savaşlarıyla evlerin savunma mevzileri haline getirilmesindeki yeteneklerini bir kez daha ortaya koydu. Bu girişim bir hafta sonra yinelendi, fakat sonuç yine sıfırdı "(4)
TBMM’de Ayntap’taki bu şahlanışı, 6 Şubat 1921’de Gazilik unvanı vererek ödüllendirdi. Bu arada kentin adı Gaziayntab oldu. 1928’de ise bu isim Gaziantep şeklini aldı.
12 Şubat 1920’de Maraş’ta başlayan ve birbirini izleyen zaferler dizisi, Ayntap müdafasıyla da perçinlenerek 9 Eylül 1922’de Türk orduları tarafından İzmir’in kurtarılmasıyla tamamlanmıştır. Maraşlılar ve Antepli-ler, Milli Mücadele gazileri ve şehitleriyle övüneceklerdir. Onların övünmesine biz de katılıyoruz. Çünkü onların babalan, dedeleri, Türk Milleti’nin en yüce meziyetlerini göstermişlerdir. En ümitsiz günde dünyanın galiplerine meydan okumuşlar, kahramanlıklarını ispat etmişlerdir.
Maraş’ın kurtuluşunun 74. yıldönümünde Milli Mücadele kahramanlarından hayatta olanlara esenlik, vefat edenlere de rahmet dileriz. Yazımızı, Fransız Filozofu Gustav le Bon’un Türkler’in Maraş ve Antep’teki basanları ile ilgili şu sözleriyle noktalayalım. "Müslümanların bu harpte göstermiş oldukları şecaat ve cesaret, bir filozof için ibret alınacak bir derstir. Çünkü, şimdiye kadar dünyayı idare etmiş olan din kuvvetinin bugün dahi idare etmekte olduğunun bir delilidir"(5)
DİPNOTLAR
1- Adil Bağdatlılar, Uzunduk İstiklal Harbinde Kahramanmaraş, 1974, s. 59.
2- Yaşar Akbıyık, Milli Mücadele’de Güney Cephesi (Maraş), Ankara, 1990, s. 126.
3- Kahramanmaraş 1. Kurtuluş Sempozyumu, Ankara, 1987, s. 99-100.
4- Yurt Ansiklopedisi, s. 2982.
5- Kahramanmaraş I. Kurtuluş Sempozyumu, s. 100.
12 Şubat 1920 de Maraş’ta başlayan ve birbirini izleyen zaferler dizisi. An tep müdafaasıyla da perçinlenerek 9 Eylül 1922 de İzmir’in kurtanlmasıyla tamamlanmıştır.