Makale

MEDYA KRİTİK

Yitirilen İslâm Mimarisi

Islâm Başkentleri ve Kentleri Teşkilatı (OICC) 11. Genel Konferansı Ankara Bü- yükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde başkentte gerçekleştirildi. Toplantıda asıl tartışma konusu, yitirilen Islâm mimarisi ve kentsel dönüşüm projeleriydi. Bunu fırsat olarak gören belediyeciler, ’modern Islâm mimarisi’ için kolların sıvanması gerektiğini hatırlattı.
Toplantıda Islâm başkentlerinin’ pek çoğunun yoksulluk, yokluk, plansızlık ve şehirleşme problemleriyle içi içe yaşadığına dikkat çekiliyor. Yaklaşık 60 başkent 420 Islâm ülkesi şehrinin temel sorununun Islâm mimarisinden uzaklaşma, çevre ve yoksulluk olarak dile getiriliyor.
Toplantıda Suudlu katılımcı İbrahim Al- Fayiz de aynı noktaya dikkat çekiyor: "Modern Islâm şehirlerini üretemedik. Batılı mimari taklitleri, gecekondularıyla, Islâm ruhundan uzaklaşmış şehirlerimiz var. Batı mimarisinde kullandığımız kaynaklara verdiğimiz ehemmiyeti, Islâm eserleri içinden kendi özgün mimarilerimize vermeliyiz. OsmanlI, Endülüs bu mimarinin en şahane örnekleri. Ancak ne yazık ki hepsini teker teker kaybetmişiz. Şimdi dünyanın diğer ülkeleri gibi şehirlerimizin boğulmasından şikâyet ediyoruz."
Mekke raylarla taşınacak
Konferans vesilesiyle Mekke’nin yeni dönem şehircilik projelerini anlatan Kutsal Şehrin çiçeği burnunda belediye başkanı Usame bin Fadl, son aşamaya getirdikleri yüzeysel tren ve metro çalışmalarıyla, iki-üç sene içerisinde hacıların farklı ulaşım yöntemleriyle ağırlanacağını söyledi. Şu anda altyapı çalışmalarını başlatan ve daha önce Hac Araştırma Merkezi’nde aktif görevler yapan Fadl’ın hayata geçirmek istediği en önemli proje, 4 km’lik Cemarat-Harem (şeytan taşlama mekânı ile Kâbe arası) ve 2 km’lik Hudey-Harem arası raylı sistem projeleri. Hac mevsiminde 2-3 saatten aşağıya inmeyen seyahat süresini raylı sistemlerle 710 dakika aralığına düşüreceklerini anlattı.
Belediye başkanları toplantısında Harem-i Şerif etrafında yükselen binalar, oteller eleştiri konusu oluyor. Bu eleştirilere de cevap veren Fadl, "Metrekaresi 200 bin dolara ulaşan bir mekândan bahsediyoruz. Bugün o metrekareden en verimli şekilde yararlanmak isteyenlerin doğal eğilimi dikine yükselen binalar oluyor." diyor. Fadl’a göre, 20-30 yıllık şehir plânlarında Suudi Arabistan’ın bizzat kendi plânları içinde Ha- rem’in ibadet mekânı ve kullanım alanı olarak daha genişlemesi ve zamanla bu yüksek binaların ortadan kalkması da var. (25.6.2007 Aksiyon)
Şüphesiz Allah, insanoğlunu yeryüzüne halife olarak göndermiş ve ona yeryüzünün imar edilmesini emretmiştir. Bu bakımdan özellikle Müslümanların yaşadıkları kentlerin, başkentlerin temizlik, alt yapı, mimari,
sosyal donatı alanları açısından birer örnek olması lâzım gelir. Bulunduğunuz yer veya şehir sahip olduğunuz kültürel, sosyal ve ekonomik durumunuzu ortaya koyar. Müslüman insanların yaşadığı kentlerin pek çoğunda bu konularda zaaf ve olumsuzluklar varsa, bu onların sahip oldukları inançtan değil, kendi kusurlarından kaynaklanmaktadır. Yoksulluğun giderilmesi, şehir ve mekân mimarisinde örneklik teşkil edecek bo-yuta ulaşılması Müslümanlara düşen ödevler arasındadır.
Diğer yandan dinimizin beş temel farzından biri olan, Müslümanları Allah ve Ra- sûlullah aşkı etrafında birbirleriyle buluşturan ve pek çok hikmetleri bulunan Hac ibadetinin mekân olarak merkezini Mekke ve çevresi oluşturmaktadır. Medine’de ise Hz. Peygamber’in kabrini ve Mescidini ve diğer mekânları ziyaret safahatı yer alır. Hac ve Umre amacıyla mübarek beldeleri ziyaret edenler Allah’ın misafirleridir. Bu itibarla onlara ev sahipliği yapmak ve hizmette bulunmak müstesna bir önem ve değer taşır. İbadet aşkıyla kutlu beldeye gelen müminlere, belediye ve şehircilik adına her türlü kolaylığın sağlanması, konaklama imkânlarının geliştirilmesi, ibadet mekânlarının genişletilmesi ve buralara ulaşımın rahatlatılması icap eder. Mekke, içinde insanların Allah’a ibadet için inşa ettikleri ilk mabedin bulunduğu bir şehirdir. Bu mukaddes belde bir emanettir. Emaneti korumak ve güzelleştirmek gerekir. Ancak özellikle Mekke’nin dikine alabildiğine yükselen binalar ve inşaatlarla mimari yönden olumsuz etkilendiğini, şehrin, siluetinin değiştiğini görmekteyiz. Her yıl artan Müslüman nüfusa yönelik olarak Mescid-i Haram ve etrafının genişletilmesi bir zaruret hâlini almıştır. Hâl böyle iken Kâbe’ye tepeden bakan çok yıldızlı/yaldızlı ultra lüks oteller Mescid-i Ha- ram’ın hemen yanında birbirleriyle yarışmaktadır. Özellikle hemen etrafta yükselen bu yapılar sayesinde, Mescid-I Harama gidiş ve gelişlerde büyük izdiham yaşanmaktadır. Bir rant uğruna bu hiç de hoş olmayan çarpık mimariye izin verilmesini anlamak mümkün değildir. Yirmi yıl sonra yıkıl-ması düşünülen bu tarz yapılaşma, bir kaynak israfı değilmidir? Üstelik çevreye verilen rahatsızlıklar da işin başka bir veçhesi...
Mekke’de ulaşımı rahatlatmak adına raylı sistemlerin inşa projesini geç kalan, ama memnuniyet verici bir gelişme olarak okuyoruz. Şehrin genelinin raylı taşımayla donatılması, sıcak hava ve araçların egsoz dumanından rahatsız olan ziyaretçiler için nefes aldırıcı uygulama olacaktır. Mekke ve Medine’de tarihi dokuların ve hatıraların bir kısmı genişleme adına veya başka gerekçelerle yok edildi. Müslümanların ortak de-ğerlerine, Islâm Mimarisine saygı duymanın, tarihî, kültürel eserlere sahip çıkmanın, temel insanlık görevi olduğunun bilinmesinde yarar vardır.
Sûrenin Gereğini Yapıyor!
Bir gazetede içki kullanan bir kişinin görüntüsüyle birlikte, içki içme gerekçesi bu başlıkla veriliyor. Sabah, 3.7.2007. Habere konu olan kişiye ait içkinin helal olduğu iddiası ise, Kur’an’dan Nahl suresi 67. ayetine dayandırılıyor: ’Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden hem içki, hem de güzel bir rızık edinirsiniz. Elbette bunda aklını kullanan bir toplum için bir ibret vardır.’
Bu haberi ve iddiayı okuyunca hemen aklıma geldi; hani namaz kılmayan adama sormuşlar: neden namaz kılmazsın diye, o da ayetin sadece ’namaza yaklaşmayın’ kısmını okumuş ve ayet-i kerime namaza yaklaşmayın dediği için kılmıyorum diye cevap vermiş...
Oysa Nisa, 43. ayeti bütün olarak okunsa, bu durumun farklı bir hususu anlattığı görülecektir. Ayette, ’Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken, yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın.’ buyrulmaktadır. Haberdeki mesnet olarak gösterilen Nahl, 67. ayet-i kerimesine gelince; bu ayette kesinlikle içki içmek güzeldir ve helaldir gibi bir ifade kullanılmamaktadır.
Ayetler ve surelerden oluşan Kur’an-ı Kerim bir bütündür. Bir ayetin bir kısmı veya sadece bir ayet Kur’an’ın bütününde verilmek istenen mesaj göz ardı edilerek ve bağlamından koparılarak yorumlanırsa yanlış sonuçlara varılacaktır. Üstelik içki konusunda Kur’an’ın tedricilik ilkesi de dikkate alınmalıdır. Bu konuda bütün ayetler nazara alınırsa Kur’an’ın ne dediği net olarak anlaşılır. İçkinin haram oluşu daha sonra İnen şu ayetle açıkça ortaya konulmuştur: ’Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz, Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alı-koymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?’ (Maide, 90-91) İçki konusunda sûrelerin, ayet-i kerimelerin, dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’in gereği ve ne dediği açıktır. İçki kullanmak gibi bir ameliye sûrenin gereği olamaz. Dinin açıkça haram kıldığı bir şeyi helal göstermeye çalışmanın bir anlamı yoktur.