Makale

ÇEVRE KİRLİLİĞİNDE İNSANÎ BOYUT

YORUM

Alîşen Başgönül

ÇEVRE KİRLİLİĞİNDE İNSANÎ BOYUT


RİO’DA BİR BAŞKA KARNAVAL
Karnavallarıyla ünlü Rio, bu kez bir başka toplantıya sahne oldu. İlki 20 yıl önce Stockholm’de toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı (UNCED)in ikincisi için pek çok ülkenin devlet ya da hükümet başkanlarının da aralarında bulunduğu 30 bini aşkın delege, 3-14 Haziran 1992 tarihleri arasında Rio de Jenerio’da biraraya geldi.
Burada atmosferin kirlenmesinden ormansızlaşma ile mücadaleye, çölleşme ve kuraklığın önlenmesinden tatlı su kaynaklarının korunmasına kadar pek çok mesele görüşüldü. Tabiat katliamının korkunç boyutları bir kez daha gözler önüne serildi.
Ancak zirve buruk sonuçlandı. Zira, çevre kirliliğiyle mücadele için yılda 125 milyar dolar gerekiyordu. Tahribatın başlıca sebebini oluşturan ve sanayilerin meydana getirdiği kirlilikten dolayı dünyamızı her geçen gün patlamaya hazır bomba haline getiren gelişmiş ülkeler, bu bedeli ödemeye yanaşmadılar.
Her yıl dünyadaki karbondioksitin %37’sini at-mosfore salan ABD, katı çevre önlemlerinin, ülkesinin.ekonomik yapısını yıpratacağını ileri sürdü. Konferansa "özür dilemek" için gelmediğini söyleyen Bush, "yeryüzünde yaşayan bitki ve hayvan çeşitlerinin korunması" konulu antlaşmayı da imzalamadı.
Anlaşılıyor ki, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki tartışmalar devam ederken, çevre kirliliği ve tabiat katliamı da sürüp gidecek...
Nitekim Brezilya Devlet Başkanı Fernando Collar de Meilo, "sosyal adaletin olmadığı bir dünyada, çevrenin sağlıklı olması düşünülemez" diyordu.

ÖNCE İNSAN
Esasen, nükleer güçleriyle insanları baskı ve korku altında tutan bir zihniyetin, hayvanları ve tabiatın yeşilliğini korumasını beklemek, herhalde biraz fazla iyimserlik olur.
"Filistin’de ya da Batı Sahrası’ndaki çocukların hangi şartlarda doğup büyüdükleri konusunda kayıtsız olup, akarsuların kirlenmesini ya da belli bir kuş türünün neslinin tükenme tehlikesiyle karşılaşmasını büyük endişe ve üzüntüyle karşılayanların, endişe ve üzüntüleri ya eksiktir, ya çarpıktır, ya da sahtedir." (1)
96 ülkenin temsilcisi Rio’da show yaparken, İnsan Haklan Federasyonu Brüksel’de düzenlediği bir basın toplantısıyla, zirveye ev sahipliği yapan Brezilya’da, 1988-1990 yılları arasında en az 4 bin 661 sokak çocuğunun potansiyel suç odağı görülerek askerî polise mensup idam mangaları tarafından öldürüldüğünü açıklıyordu.
Bosna-Hersek’te, Kara-bağ’da toplu katliamlar yaşanırken, Filistin’de çocukların kolları taşlarla kırılırken, buzuldaki balinaya gösterilen daha fazla ihtimam, bir çarpıklığı gözler önüne sermiyor mu?
Tel örgüler içine hapsedilmiş 30 milyon Güney Afrika’ya, zümrüt yeşili vadiler bağışlasanız neye yarar?
Kuş, altından da olsa, önce kafesten kurtulmayı ister.
Bana göre en büyük çevrecilik, insanların hür, eşit ve adil şartlarda, insanca yaşayabilecekleri ortamları sağlamaktır. Önce, insanların kafa ve gönül temizliği için bir seferberlik başlatmaktır. İnsanlara, "yaratılanı severiz, yaradandan ötürü" anlayışını benimsetmektir.
İç dünyası temiz ve huzurlu olan insanlar, başkalarının hukukuna riayetsizliğin başladığı noktada, kendi hürriyetlerini sınırlandırarak, toplum menfaatlerini kendi menfaatlerinin üstünde tutacaklardır. Böylece çevrelerini de yaşanılır hale getirmenin sorumluluğunu hissedeceklerdir.

(1) MUTLULAR Nevzat, ilim ve sanat, Haziran 1991