Makale

OSMANLI ŞEYHÜLİ-SLAMLARININ TERACİM-İ AHVÂLİ

OSMANLI ŞEYHÜLİSLAMLARININ TERACİM-İ AHVÂLİ

"Şeyhü’l-İslâm ve Müfti’l-Enâm”

29

EBÛ SAİD EFENDİ

“Ea’ad Efendi-Zade”

Hoca Sa’dü’d-Dîn Efendi’nîn torunudur. Tâıîh-i velâdeti 1002’dir. Ebû Saîd Efendi gençliğinde atalarının mesleğine sâlik oldu. Ailesinin servet ve nüfûzu sâyesinde her türlü esbâb-ı tahsili elde etti. Esâsen gençliğinde rütbe-i ilmiyyeye nail olmuştu. Bu sebebden az zamanda en büyük merâtib-i ilmiyyeye suûd etti. Yirmi yedi yaşında Şam (1030), 1032’de Bursa Mevleviyyetini itırâz etti. İki sene sonra İstanbul Kadısı oldu, iki defa İstanbul Kadılığı etti; İkincisi 1036’da idi. İki sene sonra Anadolu Kazaskeri (1038), bir sene mürûrunda Rumeli Kazaskeri oldu (1039). On sene kadar sâhilhânesinde kemâl-i debdebe ve tantana ile imrâr-ı hayât eyledikten sonra ikinci defa Rumeli sadrına geçti (1049). Şeyhülislâm Yahya Efendi’nin vefâtı üzerine Makaam-ı Meşihat’e su­ûd etti (1053). İki sene sonra azledildi. Kara Çelebi-Zâde Abdülazîz Efendi’nin tâ’yîni üzerine Ebû Saîd Efendi ikinci defa Şeyhülislâm oldu (1061). Kösem Sultan ile Turhan Sultan’ın saltanat mücâdelelerinde, kanlı Yeniçeri ihtilâllerinde Ebû Saîd Efendi de hazır bulundu, ikinci defa Meşîhatinde ma’zûl İstanbul Kadısı ile beyinlerinde vukua gelen kavga, kadr u haysiyetini lekeledi, ulemânın ısrârı üzerine azledildi (1062). İki sene sonra üçüncü defa olarak Şeyhülislâm oldu (1064). O zaman Sadrazam İbşîr Paşa idi. Sipâhi isyanı Ebû Saîd Efendi’yi hayli mutazarrır etti. Konağı Sipâhiler tarafından yağma edildi, bütün kıy­mettar eşyası tecâvüze ma’rûz oldu. Sipâhîler Sadrazamla berâber Ebû Saîd Efendi’nin katlini istiyorlardı. Mehmet Râbi’ her ikisinin de kat­line râzı olmuştu; fakat nakîbü’l-eşrâf Zeyrek-Zâde’nin nâmûs-ı ulemâyı sıyânet husûsundaki gayreti Ebû Saîd Efendi’nin hayâtını kurtardı. İbşîr Paşa katledildi, Ebû Saîd Efendi ise, oğlu ile berâber Gelibolu’ya nefyedildi. Artık o târihten sonra İstanbul’a bir müddet gelemedi. 1071’de Mekke-i Mükerreme Kadısı, bir hafta sonra Şam Kadısı oldu. İstanbul’dan uzak yaşamağa tahammül edemedi. O zamanlar sarayda Mehmed Râbi’in validesi Turhan Sultan’ın nüfûzu câri idi. Turhan Sultan en ziyade Ağalardan Şa’bân Halîfe ile zevcesi Meleği kadının sözlerini dinlerdi. Ebû Saîd Efendi Meleği Kadın ile zevcini elde etti, bu sâyede kendisini afvettirmeğe muvaffak oldu. İstanbul’da Azadlı Çiftliğine çekildi. 1066 ihtilâlinde tekrar İstanbul’dan Gelibolu’ya teb’îd edildi, bi­raz sonra İstanbul’a avdet eyledi ise de 1072’de vefât etti. Kabri büyük pederinin yanındadır. (El-Hıtâm 1072) vefâtına târihtir. Müddet-İ fetvâsı dört buçuk senedir. (Saîd) mahlasıyle eş’ârı vardır.

(Devam edecek)