Makale

GÖĞÜN YEDİ RENGİ GÖLÜN YEDİ RENGİ “Uyuyan Güzel YEDİGÖLLER”

GÖĞÜN YEDİ RENGİ
GÖLÜN YEDİ RENGİ
“Uyuyan Güzel YEDİGÖLLER”

Ahmet ARSLAN

Karadeniz Bölgesi’nin batı kesimindeki Düzce’nin Yığılca ilçesinin Bolu’nun Mengen ilçesine komşu olduğu kesimde ve Zonguldak il sınırı yakınında yer alan bu tabiat harikası köşeye Yüce Allah sanki tüm güzellikleri sunmuştur. Bolu Dağları’ndan kaynaklanıp Filyos Çayı’na ulaşıp, Devrek Çayı’nın kollarını oluşturan dere vadilerinin, toprak kaymaları sonucunda tıkanması ile meydana gelen yedi küçük göl kümesinin bulunduğu bu güzel yöremiz, ismini bu göllerden almıştır.
Yedigöller gerçekten Yüce Allah’ın insanlara sunduğu eşsiz güzellikleri beraberinde bulunduran bir köşe. Bu güzel yöreyi gezip görmek isteyenlerin Bolu’dan ve Mengen’den buraya ulaşmaları mümkün. Bolu’dan gidildiğinde 42 kilometre sonra Yedigöller’e varılıyor. Giderken yol boyunca ormandaki ağaçların renk cümbüşü, çeşitli kuş sesleri ve derelerin oluşturduğu çağlayanlar ziyaretçilerine doyumsuz güzellikler sunuyor. Halk arasında "Yedi İnci" diye de anılan Yedigöller, Mengen’e de 47 kilometre mesafede. Buradan gidenler ise yol boyunca ağaçların oluşturduğu tünellerden geçip, bu güzelliklere ulaşabiliyorlar.
Yedigöller’e, Bolu ve Devrek’teki bazı turizm şirketleri belirli bir ücret karşılığı turlar düzenliyorlar. Bu turlar günlük olduğu gibi, birkaç günlük de olabiliyor. Şirketler aldıkları ücret karşılığında turlara katılanlara ulaşım, konaklama, kamp malzemeleri, kahvaltı, yemek ve rehberlik hizmetleri sunuyorlar. Kendi imkânları ile gitmek isteyenler de, kamp malzemelerini beraberlerinde götürdüklerinde burada kamp kurabiliyorlar.
Yedigöller’e, Bolu’dan gittiğimizde sonbahardı; şehre yakın kısımları düzgün olan yol, dağ bölgesinde biraz daha bozuktu. Dağdan aşağı inerken birçok yerde arabamızı durdurup, çevremizi seyrederek bol bol fotoğraf çekme imkânını bulduk. Ertesi yıl ise Mengen’den gitme fırsatı olmuştu. Bu yol biraz daha uzun ve topraktı. Yolculuk anında birçok dereden geçtik. Bizim gittiğimizde yağmur yağıyordu. Birkaç gün önce de yağmur yağmış, sel gelmiş ve yolların bazı kısımlarını tahrip etmişti. Yedigöllere ulaşmak için bundan dolayı bazı zorluklarla karşılaşmıştık. Yöre halkı bu iki yolun da yıllardır bozuk olmasının yararlı olduğunu söylüyorlar. Diyorlar ki: "Yolların bozuk olması buraya insan akınım önlemiş, bu harika güzellikler doğallığını korumuştur."
Kurak geçen yaz aylarında üçü kuruyan bu göllerin en büyüğü 22,5 hektarlık bir alanı kaplayan Büyük Göl’dür ve en alt tarafta bulunmaktadır. Bu gölün derinliği ise 15 metredir. Büyük Göl’ün güneydoğusundaki Derin Göl’ün yüzölçümü 9,8 hektar olup daha derindir ve 20 metre uzunluğundaki akan bölümü ile Büyük Göl’e bağlıdır. Bu göl, Yedigöl- ler’de canlı alabalık yetiştirilmesi için damızlık amaçlı kullanılarak etrafı çevrilip korunmaya alınmıştır. Büyük Göl’ün kuzeyinde ise Serin Göl bulunmaktadır. En geniş alana sahip olan Nazlı Göl’dür. Gölün dibinden sular sızarak kuzeydoğusunda yüzeye çıkıp, bir şelâle olarak akar. Suları şelâle oluşturduğundan olsa gerek bu göle "Şelâle Gölü" adı da verilir. Sazlı Göl, Küçük Göl ve İnce Göl ise daha küçüktürler. Göllerin bulunduğu alanlar arasında 100 metre yükseklik farkı bulunmaktadır. 880 metre yükseklikteki üst kesimde dört, 780 metre yüksekliğindeki alt kesimde ise üç göl yer almaktadır.
Yedigöller’in yer aldığı Bolu dağları sık ormanlarla kaplıdır. Bu ormanlık alan gürgen, meşe, kızılağaç, akağaç, karaağaç, titrek kavak, alıç, dişbudak, yabani fındık, ıhlamur, ka- rayemiş, kızılcık ve kayın gibi geniş yapraklı; köknar, kara çam ve sarı çam gibi iğne yapraklı ağaçlarla kaplıdır. Ormanda yer yer boyları 50-60 metreyi bulan, iki-üç kişinin ancak kucaklayabileceği çam ve kayın ağaçlarına da rastlanır. Bu eşsiz doğal güzelliklere sahip olan Yedigöller’i de içerisine alan yaklaşık 2.000 hektarlık alan 1965 yılında Millî Park olarak ayrılmış ve korunmaya alınmıştır. Ormanlarda yaban av hayvanlarından ayı, domuz, kurt, tilki, sansar, sincap, karaca ve tavşan ile avlanmaya müsait kuşlardan yabani ördek, yabani güvercin ve keklik bulunuyor. Büyük Göl’ün nazlı nazlı süzülerek yüzen kuğuları vardır. Bu göllerde alabalık yetiştirilmekte ve cüzi bir ücret karşılığında balık tutmaya izin verilmektedir. Parkın belirli bir bölümünde geyik üretme çiftliği kurulmuştur. Bu çiftlik, geyik yetiştirme bakımından ülkemizin en başarılı çiftliğidir.
Bahar ve yaz aylarında yeşilin, sonbaharda ise yeşil, sarı, kahverengi ve kızılın her tonunun bir arada bulunduğu bir renk cümbüşü yaşanmaktadır Yedigöller’de. Özellikle sonbahar aylarında geniş yapraklı ağaçların yapraklarının sararması ve kızıllaşması sonucunda Yedigöller seyrine doyum olmayan güzelliklere bürünür. Bu mevsim, uzun boylu, kısa boylu dinlemeden bütün ağaçları sarartır. Sabahın erken saatlerinde ormanın üzerine çöken dumanlar, güneşin doğmasıyla birbirlerini kovalarken, görüş açısı öylesine geniş ve derindir ki, önünüzdeki harika manzarayı saatlerce seyretseniz bıkkınlık duymazsınız. Dumanın çekilip gittiği yerde sonbaharın rengini verdiği altın rengi ile yeşil renkler cümbüşü başlar. Aralara serpiştirilmiş gibi duran çam ağaçlarının yeşilliği, ormana hayallerden uzun süre silinemeyecek tatlı bir görüntü verir. Sabahın erken saatlerinde toprağın ve bitkilerin üzeri kırağı ile kaplanır.
Dökülen yapraklar sulara düşer, yel estikçe küçük gemiler gibi durgun göl sularında yavaşça salınırlar.
Yapraklar, bu göller için bir yük değil, adeta birer yitik misafirdirler.
Göller üzerindeki kolyeyi andıran köprüler, görüntüleri sulara vurunca meydana gelen yansımaları ile birleşerek birer bileziğe dönüşürler. Dökülen yapraklar göl sularının yüzeyini öylesine kaplar ki, üzerinde yürüyecek olsanız, batmayacağınızı zannedersiniz. Altın renkli yansımalar, gökyüzünün maviliği ile buluşunca, ressamların fırça darbelerinden çıkan resimlere benzeyen görüntüler verir. Sonbaharda gölleri seyrederken, seyrettiğiniz göl, yüzeyine düşen görüntünüz ile etrafındaki ağaçların görüntüsünü sanki erimiş bir ayna gibi yansıtır. Hafif bir rüzgâr esintisi bile insanı engin hayaller dünyasına götürmeğe yeter. Benzersiz bir düşe davetiye çıkaran bu görüntülere ilgisiz kalmak mümkün değildir. Bu güzellikler karşısında insan duyguları yenilenir ve onu alır başka hayallere götürür.
Bolu Dağları’ndan kaynaklanıp çağlayanlar oluşturarak akan dereler, üzerlerinde kurulan ağaç köprülerin altından geçip göllere ulaşarak dinlenmeye başlarlar. Daha sonra da gölleri terk ederek Devrek Çayı’nı oluşturup Filyos Çayı’na katılırlar. Dereler üzerinde kurulan köprüler ile dere kenarlarında kurulan çeşmeler, bunca güzelliğe güzellik katar.
Bu olağanüstü manzaraları gezip görmeye gelenler içinde fotoğraf çekmek ya da resim yapmak isteyen varsa, burası onlar için bulunmaz bir köşe. Buraya gelenlerin, göllerin bulunduğu yerde konaklama yapmaları mümkün. Ağaçların altında kurulmuş olan ocaklarda pişirdikleri yemekleri, hemen yanı başındaki masalarda afiyetle yerken, ağaçlar arasından süzülüp gelen ince güneş ışıkları altında gölleri ve ağaçların göl sularındaki oluşturduğu yansımalarını seyretmeye doyamazlar.