Makale

Almanya'da Camiler

HALİT GÜLER
Başkan Yardımcısı

ALMANYA’DA CAMİLER

11 Şubat 1993 Perşembe günü THY nın 12.00 uçağıyla İstanbul’a oradan da Frankfurt’a uçmak için, Esenboğa Havaalanının dış hatlar bölümü aşağı koridorunda bekliyorum. Biraz erken inmiş olacağım ki henüz polis kontrolü başlamamış. Oradaki bir sandalyeye elimde valizimle ilişiverdim. Biraz sonra bir polis memuru yanıma gelerek kibarca:
- Beyefendi kaç uçağını bekliyorsunuz, dedi.
-12.00 uçağını bekliyorum deyince;
- İsterseniz sizi salona alayım, dedi.
Bana gösterilen sıcak ilgi çok hoşuma gitti. Vatandaşlarımıza da aynı ilgi gösterilse herhalde onların da hoşuna gider. Her işte, her yerde ve herkes tarafından. İnsan ilgiye ve sevgiye muhtaçtır.
Yolcu salonunda beş kişi idik. Alındığımız uçakta da bizden başka kimse yoktu. İçimizden biri benim gibi üzülmüş olacak ki hostesten sordu:
- Uçak boş mu? Hostes tebessümle:
- Gelecekler var, dedi.
Dedi ama o güzelim dev uçak kırk civarında yolcu ile havalandı. Millî havayolumuzun kazandığı seviye gurur verici. THY simgesini taşıyan uçaklarla seyahat etmeye mecbur ediliyoruz ama yine de olmuyor ve uçaklarımız dolmuyor. THY’nı bu konfora kavuşturanlar, boş denecek derecede az yolcu ile gelip gitmenin sebepleri üzerinde biraz daha düşünülürse herhalde faydalı olur.
Aynı gün saat 13.30’da Frankfurt’a uçmak için Atatürk Havaalanı dış hatlar bölümünde bekliyoruz. Uçağımızın kalkış saati 15.20. İki saatten fazla zamanımız var. Heleki Bakırköy Müftüsü Kamil Hayati AYDIN ile Küçükçekmece Müftüsü Yusuf KAVAKLI geldiler de bayağı uzun sayılabilecek bu zamanı onlarla sohbet ederek geçirdik. Zamanımız geldiği için uçağa biniş salonuna alındık. Otobüse binmek üzere çıkış kapısı önünde toplandık. Toplandık ama dışarı çıkamıyorduk. Çünkü kapı açılmıyordu. Eli telsizli görevliler telaşlandılar. Etrafa talimatlar yağdırdılar. Tomar tomar anahtarlar getirildi. Her biri ayrı ayrı denendi. Kapı açılmıyordu. Birhayli uğraştan scnra (Aaa anahtar kırılmış ve içinde kalmış, onun için açılmıyor) dendi. Öbür kapı da açılmıyordu. İki kapı arasında kaç defa yolcularla birlikte gidip gelindiğini saymadım. Böyle hallerde kendini beğenmişlerin tavırları, fırsat kollayanların (ne olacak türkiş. ) deyişleri, yabancıların suratlarını ekşiterek alayvari bakışları gerçekten bizi üzüyor. Onların kabahati yok, esas suçlu buna sebep olanlar denebilir ama yine de kanımıza dokunuyor ve canımızı sıkıyor.
Bu olayı niye kaleme alo ti? Olur böyle şey deyip görmemezlikten gelebilirdim. Bu tesbitle son günlerde gayet güzel gelişmeler gösteren, dünya standartlarında sayılı havayollarından biri haline gelen bu kurumumuzu kötülemek gibi bir niyetimiz olamaz. Asıl üzerinde durmak istediğim nokta: Bizden önceki yolcular için de aynı problem oldu. Oldu ama bizden sonrakiler halletsin diye problem öylece bırakıldı, inşaallah bizden sonraki yolcular aynı durumla karşılaşmamışlardır. Bu ufak aksaklıklar da olmasa uçak yolcularına hizmetimiz daha göz doldurucu olacaktır.
Yukarı bölümdeki bize ait olmayan bir kapıdan tekrar polis kontrolünden geçerek uçağa binebildik. Yarım saatlik bir gecikme ile.
Ben bunları karalarken uçağımız Frankfurt Havaalanına inebilmek için alçalmaya başlamıştı.
Frankfurt Havaalanına indiğimiz zaman mahalli saat 17.20 yi gösteriyordu. Beni hava alanında karşılamak zahmetinde bulunan Frankfurt Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşemiz Niyazi GÜNEŞ’in arabasıyla kalacağım otele gittik. Kısa bir istirahatten sonra yeni satın alınan Frankfurt Merkez Camiine geçtik. Dernek, hizmete girdiği zaman büyük bir ihtiyaca cevap verecek olan binanın tadilat ve tamiratı ile meşgul. Dernek Başkanı irfan DİNÇ ile arkadaşlarını yılmaz birer savaşçı gibi, usanmak bilmeyen bir çabanın içinde bulduk. Bir avuç mü’min insan büyük bir işi başarma cesaretini herhalde imanlarından ve insanlara hizmet verebilme duygularından alıyorlar. Keşke yardımcı olabilsek.
Cuma günü, heryerde mübarek. Frankfurt’ta da öyle. Bu mübarek günde Mannheim İslam Birliği tarafından inşa ettirilecek olan Yavuz Sultan Selim Camiinin temelini atacağız. Bu muhteşem teşebbüse şahit olabilmek için saat 10.00’da Niyazi GÜNEŞ’le otelden ayrıldık. Dernek merkezinde kalabalık bir cemaatla karşılaştık. Başta Bonn Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşavirimiz Osman Nuri GÜRSOY, Karlsruhe Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşemiz Ahmet OKUTAN, Dernek Başkanı Osman ÖZAY, civardan gelen din görevlileri ve dernek başkanları hep orada idiler. Cumadan önce vazettim. Ahmet OKUTAN’ da nefis bir hutbe okudu. Huşu içerisinde kılınan Cuma namazından sonra topluca temel atma mahalline gittik. Oradaki kalabalık biraz daha değişikti.
Çok miktarda televizyon ve gazete muhabiri vardı. Karlsruhe Başkonsolosumuz Murat OĞUZ, Belediye Başkanı, Kilise temsilcisi hep orada idiler. Merasimi takibe gelenler arasında Almanların çokluğu dikkat çekiyordu.
Caminin kubbeleriyle, minaresiyle yükseleceği mahal, şehrin en güzel ve en merkezi yeri. Caminin en yakın komşusu bir kilise. Çok miktarda vatandaşımız civardaki binaların balkonlarından ellerinde Türk bayraklarıyla kalabalığı selamlıyorlar. Bu yeri camiye tahsis eden, tahsis etmekle kalmayıp yardımcı olan idarecileri takdir etmemek mümkün değil.
DİTİB yönetim kurulu üyesi İsmail ZENGİN’in takdimciliğini yaptığı merasim, DİTİB Merkez Camii imamı Halil KENGER’in okuduğu Kur’an-ı Kerim’le başladı. Çoğunluğu müslüman olan, çeşitli dinlere mensup topluluğun meydanı titreten Kur’an-ı Kerim’i sessizce ve saygı ile dinleyişleri görülmeye değer ulvi bir manzaraydı. Aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’in yüceliğini, gönülleri yumuşatan manevî tesirini belgeliyordu. Merasim, Dernek Başkanı Osman ÖZAY’ın, Din Hizmetleri Müşaviri Osman Nuri GÜRSOY’un, Mannheim Belediye Başkam’nın, Kilise Temsilcisinin,
Başkonsolos Murat OĞUZ’un ve Diyanet işleri Başkan Yardımcısı Halit GÜLER’in konuşmaları ile devam etli ve tamamlandı.
Kalabalık tarafından sevinçle karşılandığı, gösterilen ilgiden belli olan bu konuşmalardan sonra, inşa edilecek caminin ruhsatı ve plânı bakırdan yuvarlak bir kutuya konarak temele gömüldü. Bu ilgi ve ciddiyet yalnız benim değil bütün kalabalığın dikkatini çekti. Yuvarlak bakır muhafaza üzerine atılan harç, yıllar sonra bugünkü heyecanı belgeleyecek önemli bir gerçeği gömüyor değil, bağrına basıyordu.
Merasimden sonra Köln’e hareket ettik. Viemheim Türk İslâm Derneğine uğradık. Cami ve lokal olarak düzenledikleri binayı yeni satın almışlar. Eksiklerini tamamlamaya çalışıyorlar. Eksikler tamamlanır da, borcu nasıl ödenir? İşte din görevlisi Mahmut KARATEPE ile demek başkanı Recep GÜZEL’İ düşündüren nokta burası. Ramazana girmek üzereyiz. Allah bir kolaylık verir dedik. Biz de öyle düşünüyoruz dediler.
Cumartesi programımızda Nienburg ve Çevresi Türk İslam Cemiyeti tarafından temelden inşa ettirilen Ulu Caminin saat 11.00’de ibadete açılma merasimi var. Bu merasime katılmak için Osman Nuri GÜRSOY ve İsmail Zengin’le günün erken saatlerinde Köln’den hereket ettik.
Merasim din görevlisi İbrahim Fakıoğlu’nun okuduğu Kur’an-ı Kerimle zamanında başladı. Manzara ve iştirak şekli bir önceki merasimdeki tablonun aynısı idi. Sırasıyle; Dernek Başkanı Yusuf KAHRAMAN, Hannover Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşemiz Adnan SAYILI, Bonn Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşavirimiz Osman Nuri GÜRSOY, Şehir Müdürü Heinz İNTEMANN ve Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Halit GÜLER konuştular. Merasime civar din görevlileri ve demek başkanları, Nienburg Belediye Başkanı Radtke ile kalabalık bir vatandaş gurubu katıldı. Yaklaşan Ramazan ayının rahmetiyle cemaatin dualarındaki aydınlık, caminin minaresinden yükselen ezanla civara yayıldı. Gönüllere su serpti.
Merasimden sonra topluca yemek yendi. Şehir Müdürünün davetine uyularak şehrin merkez binasına gidildi. Herşeyi olduğu gibi muhafaza edilmiş, tarihî bir bina. Şeref defterini imzaladık. Cami vesilesiyle gösterilen yakın ilgi gerçekten bizleri memnun etti. Kendilerine teşekkür ederek merkez binasından ayrıldık.
Dönüşte Dortmunt Eğitim Merkezine uğradık. Bina DİTİB’in sorumluluğunda. Hizmete açılışa hazırlanıyor. Bazı salonlarında bilgiyasar kursları bile başlamış. Bazı salonlarında açık öğretime devam eden gençlere matematik kursu veriliyor. Fazla miktarda din öğretimi almak isteyen olduğu için, onların ihtiyacına cevap verecek tarzda hazırlık yapılıyor. Bina Dl- TİB tarafından eksikleri giderilip hizmete sokulduğu zaman, o çevrede yaşayan Türk toplumu güzel bir kültür merkezine kavuşmuş olacak.
Pazar günü saat 11.00’de Duisburg’da idik. Güzel bir salonda vatandaşlarımızla beraberiz. "Toplum Barışında İslâmın Rolü" konulu konferansı gerçekleştirmek için burada bulunuyoruz. Konferanstan önce Yunus Emre Camii Din Görevlisi Yılmaz KÜÇÜK ‘ün Kur’an-ı Kerim’ini dinledik. Toplu halde İstiklâl Marşı’nın söylenmesinden sonra, Duesseldorf Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşemiz Emrullah AKSARI kısa bir takdim konuşması yaptı. Aksarı’nın görevi sona erdiği için bu aynı zamanda bir veda konuşmasıydı. Konferanstan sonra Din Hizmetleri Müşaviri Osman Nuri GÜRSOY, Almanya’daki din hizmetleri ve Ramazan hazırlıkları hakkında bilgi verdi. Konferanstan sonra Diyanet Türk Islâm Kültür Derneği Eyüp Sultan Camiinde öğle namazını kıldık. Buram buram Anadolu kokan pırıl pırıl bir cami. Dernek Başkanı Nurettin CEBİR ile din görevlisi Ali ÇELİK de öyle.
Şükürler olsun ki vatandaşlarımızın olduğu her yerde ibadet var, mabet var ve Ramazan var. Bu bakımdan insanın değeri, hele hele Allah’a kul, Resulüllaha ümmet olma şerefine ermiş insanın değeri çok yüce. Almanya’da vatandaşlarımız olmasaydı mabed olur muydu? Ramazan her sene gelir ama, Müslüman Türkler olmasaydı oralarda hissedilir miydi? Vatandaşlarımız bu inceliğin ve hikmetin farkında. Kendilerine yakışır bir olgunlukta, nerede yaşadıklarının idraki içinde camiler açıyorlar, cami temelleri atıyorlar. Gençleri mabetlere yaklaştırmak için, minarelerin gölgesinde onlara lokaller hazırlıyorlar. Yavrularımızın dinlerini öğrenmeleri için dershaneler kuruyorlar. Eroin ve esrarın amansız pençesine takılmış gençlerin perişanlığı yanında, mabedlere koşan gençlerin saadeti yerli ve yabancı herkesi mutlu kılıyor. Bu bakımdan yurtiçinde olduğu gibi yurtdışındaki vatandaşlarımızı da Ramazan hazırlığı ve oruç heyecanı içerisinde bulduk. Tabii ki sevindik.
Duesseldorf Havaalanındayız. Bekleme salonunda vatandaşlarımızın oluşturduğu seçkin bir kalabalık var. Yurtiçi görevine dönecek olan Düseldorf Din Hizmetleri Ataşemiz Emrullah AKSARI’ yı yolcu etmek için gelmişler. Din görevlileri, dernek baş- kanları, konsolosluk mensupları ve vatandaşlarımız. Hareketli bir topluluk. AKSARI’ ya gösterilen sıcak ilgi. Gözyaşlarıyla kucaklaşmalar. Bir görevlimizin mesai arkadaşlarının, vatandaşlarımızın bu derece sevgi ve takdirlerini kazanmış olması, bu manzaraya şahit olan bir kimse olarak gerçekten beni de duygulandırdı. Bu sıcak uğurlama ile, vatanımıza kavuşmak için uçağımıza bindik. Uçağımız havalanırken geride bıraktığımız vatandaşlarımızın mutluluğu, önümüzü aydınlatıyor ve çalışma azmimizi artırıyordu. Vatandaşımız kendilerine sevgi, cesaret ve fedakârlıkla götürülen hizmeti takdirle karşıladığını, havaalanında oluşturulan Emrullah AKSARI tablosunda sergilemiştir. Ne mutlu hizmet verenlere ve hizmeti takdir edenlere!