Makale

Dünden Bugüne Mukabele Geleneği

Dünden Bugüne Mukabele Geleneği

Şükrü ÖZBUĞDAY
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi

Kur’an-ı Kerim, Peygamberimiz (SAS)’e vahy yoluyla nazil olmuş bir kitaptır. O, hak ile batılı ayırt eden bir söz (1) Allah’ın, sımsıkı tutulması lazım gelen sağlam ipidir. (2) Allah Teala O’nu dertler için deva, kalplerin pasını silmek için cila, ders almak isteyenler için öğüt, hak dava için hidayet rehberi (3), abitler için feyz kaynağı (4) kılmıştır. Kalplerin hayırlısı O’nu ezberleyen, dillerin hayırlısı O’nu okuyan, evlerin hayırlısı O’na mekan olandır. O benzeri bulunmayan bir nur; nefslerin şifa, kalplerin inşirah bulduğu açık bir burhandır. O’nun bela- gatinden daha fasih, fesahatinden daha üstün, ifadesin den daha güzel, tilavetinden daha tatlı bir kitap yoktur.
Bu yüce Kitabın fazileti ile ilgili olarak Sevgili Peygamberimiz (SAS)’in şu hadisleri calib-i dikkattir: “Haris el-A’ver anlatır: “Mescide uğramıştım, gördüm ki, halk zikri terkedip faydasız, manasız konulara dalmış, konuşuyor. Hz. Ali (r.a.)’ye çıkıp durumdan haberdar ettim. Bana:
- Doğru mu söylüyorsun, öyle mi yapıyorlar? dedi.
- “Evet” dedim.
- Rasülullah (SAS)’in şöyle söylediğini işittim:
- “Haberiniz olsun fitne çıkacak.” Ben hemen sordum:
- “Bundan kurtuluş yolu nedir. Ey Allah’ın Rasulü? Buyurdu ki:
- “Allah’ın kitabına uymaktır. O’nda sizden önceki milletlerin ahvaliyle ilgili haberler, sizden sonra kıyamete kadar gelecek fitneler ve kıyamet ahvali ile ilgili haberler mevcuttur. Ayrıca sizin aranızda cereyan edecek şeylerin hükmü de vardır. O, hak ile batılı ayırdeden ölçüdür. O’nda her şey ciddidir, gayesiz bir kelam yoktur. Kim akılsızlık edip, O’na inanmaz ve O’nunla amel etmezse, Allah onu helak eder. Kim O’nun dışında hidayet ararsa Allah onu saptırır. O Allah’ın sağlam ipidir. O hikmetli olan zikirdir. O dosdoğru yoldur. Şahıslar O’nu bozamaz, diller O’nu karıştıramaz, Alimler ona doyamazlar, O’nun çokça tekrarı usanç vermez, tadını eksiltmez. İnsanı hayretlere düşüren mümtaz yönleri son bulmaz, tükenmez, O öyle bir kitaptır ki, cinler işittikleri zaman şöyle demekten kendilerini alamadılar: “Doğrusu biz, doğru yola götüren, hayrete düşüren bir Kur’an dinledik de O’na inandık..." (5)
Kim O’ndan haber getirirse doğru söyler. Kim O’nunla amel ederse sevaba mazhar olur. Kim O’nunla hüküm verirse adaletle hükmeder. Kim O’na çağrılırsa, doğru yola çağrılmış olur. Ey A’ver bu güzel kelimeleri öğren. (6)
Kendisinde toplanılarak Kur’an-ı Kerim okunan mescid veya evleri, Cenabı Hakk’ın rahmetiyle kuşatacağını Hz. Peygamber (SAS) şöyle müjdeler: "Bir grup, Allah’ın kitabını okuyup ondan ders almak üzere Allah’ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine huzur iner ve onları Allah’ın rahmeti kaplar. Melekler de onları kuşatır. Allah, onları, kendi katindakilerle anar." (7)
Cenab-ı Hakk’ın ilahi kelamı olan Kur’an-ı Kerim’i okumak, ibadet, hem de Allah katında ecir ve sevabı en yüksek olan bir ibadettir. Bu konuda bir ayette şöyle buyrulur: "Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık sarfedenler, tükenmeyecek bir kazanç umabilirler. Çünkü Allah bu kimselerin ecirlerini tam verir ve lütfü ile arttırır. Doğrusu O, bağışlayandır, şükür karşılığını bol bol verendir." (8)
Ibn-i Abbas (r.a.) anlatır: Bir adam Peygamberimize: -Ey Allah’ın Rasulü. Allah’ın en çok sevdiği amel hangisidir? diye sordu. Peygamberimiz (SAS):
- “Konup göçendir” buyurdu.
- Konup göçen kimdir diye sorunca da Rasulüllah Efendimiz: “Kur’an-ı, başından sonuna kadar okuyan, bitirince hemen tekrar başlayandır.” (9) buyurdular.
Bu hadisin sırrına mazhar olabilmek ümidiyle müslüman- lar, son sure olan “Nas” suresinden sonra Fatiha ve Bakara suresinin başından beş ayet okumaktadırlar.
Sevgili Peygamberimiz (SAS)’in Ramazan hayatının diğer aylara göre daha farklı olduğunu görüyoruz. Bu konuda Ibn-i Abbas (r.a.) şöyle anlatır: “Resül-i Ekrem Efendimiz insanların en cömerdi idi. Kendisine vahy getiren melek Cebrail (a.s.) ile karşılaştığı zaman cömertliği son dereceyi bulurdu. Cebrail (a.s.), Ramazanın her gecesinde Peygamberimizle buluşup Kur’an okurlardı. İşte böylece Rasulüllah (SAS), Cebrail (a.s.)’la buluştuğu zaman, insanlara rahmet getiren rüzgardan daha cömert olurdu.” (10)
Hz. Aişe (r.a.) ise, şöyle der: “Ramazanın son on günü girdiğinde Rasulüllah, geceleri ibadetle geçirir, çoluk çocuğunu uyandırır ve hayırlı işlere koyulurdu: (11)
Çünkü, Ramazan ayının diğer aylardan üstün oluşunun sebeplerinden biri bu ayda mutlu hadisenin meydana gelmesidir ki, Allah Teala, eşsiz kelamı Kur’an-ı Kerim’i, mekanların en mübareği Mekke’de, insanların efdali Hz. Muhammed (SAS)’e zamanların en kıymetlisi Ramazan’da indirmiştir. Bu hakikati Kur’an-ı Kerim şöyle ifade eder: "Ramazan ayı ki, onda Kur’an insanlara yol göstererek -yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak- indirildi..." (12) İşte Ramazanın diriltici özelliği, bütün insanlığı huzura ve saadete kavuşturmak için yeryüzüne gönderilen Kur’an-ı Kerim’in yukarıda geçen ayet-i kerimede de belirtildiği gibi bu ayda inmeye başlamasından, bin aydan, yani seksen küsur yıllık bir ömürden daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin bu ayda bulunmasından (13) kaynaklanmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’in bir Kadir Gecesi yeryüzünü şereflendirmeye başlaması (14), her Ramazan ayında, O güne kadar nazil olan ayetleri Cebrail Aley- hisselam ile Rasul-i Kibriya Efen- dimiz’in birbirine okuması, Ne- biyyi Muhterem Efendimiz’in Mevlasına kavuşacağı sene bu mukabelenin iki defa yapılması, Ramazan ayının aynı zamanda Kur’an ayı olduğunu göstermektedir.
Ibn-i Abbas (r.a.)’ın yukarıda geçen rivayetinden öğrendiğimize göre, Ramazan’da mukabele okuması ve Kur’an-ı Kerim’in hatmedilmesi Hz. Pey- gamber’in bize bıraktığı güzel bir örnektir.
Mukabele, herhangi bir kitabı birisinin okuması, diğerinin veya diğerlerinin dinlemesi demektir. Peygamberimiz ile Cebrail (a.s.) Ramazan gecelerinde nöbetleşe Kur’an-ı Kerim’i okur ve dinlerlerdi.
Ashab-ı Kiram’ın hafız ve alim olanlarından Ubeyy b. Ka’b, Abdullah b. Mesud ve Muaz b. Cebel (Allah hepsinden razı olsun) Ramazan’da Kur’an-ı Kerim’i hatmederlerdi. Hafız olmayanlar ise, ezberledikleri sureleri okurlardı. İmam Ebu Hani- fe’nin Kur’an-ı Kerim’i Ramazan’da altmış bir defa hatmettiği rivayet edilmektedir,
İşte 1400 yıldan beri devam edip gelen mukabele geleneği bugün de devam etmektedir. Salih kullar ve sünnet aşıkları Ramazan ayında fukarayı daha ziyade görüp gözeterek,
Kur’an-ı Kerim’i de en az bir kere hatmederek bu sünneti ihya etmektedirler.
İstanbul’un fethini müteakip, çığlık-çığlık melekut alemine yükselen Kur’an sesi (mukabele) Bizans’ın havasını tasfiye ederken, Türk İstanbul’u bir daha sükut etmemek üzere yeniden inşa ediyordu. Tam beşyüz yıl devam eden bu Kur’an ziyafeti, bize ait bir gelenektir. Bugün pekçok Müslüman ülke başkentlerinde de bantlardan Kur’an okunuyor. Fakat hiçbirinde bize ait manalardan ve çizgilerden eser yok.
Evlerde hanımların kendi aralarında tertib ettikleri mukabele toplantıları, camilerde okunan cüz mukabeleleri halen canlılığını sürdürmektedir.
Ramazan ayı boyunca, tutulan oruçlar, kılınan toplu teravih namazları, birlikte okunan mukabeleler, ebedi mutluluk vasıtası olan kulluğumuzu geliştirmekte, kardeşlik duygularımızı, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmektedir.
Evimizin en yüksek köşesinde aylar boyu yalnız kalmaya mahkum ettiğimiz, sadece arada bir tozunu almak üzere dokunduğumuz Mushaf-ı Şerifler, yeryüzüne yeniden iniyor- muş gibi, avuçlarımıza konmaya başlar. İlahi kelamın o tatlı nağmesi odalarımıza gül kokusu getirir. Ramazan ayı boyunca, camilerimizde, evlerimizde okunan mukabeleler, Kur’an-ı Hakim’in gönül okşayan ahengiyle ruhumuzu yıkayıp arıtır. Cenab-ı Hakk’ın elimizden ve dilimizden düşürmemek üzere gönderdiği bu ilahi mektubu açıp okumaya, kulak verip dinlemeye çoğumuz ancak Ramazanlardaki mukabeleler sayesinde fırsat bulabiliriz. (15)
Böylece Ramazan’ın ve Kur’anın rahmet suyu ile gönlümüzü yıkar, ruhen arınır ve temizleniriz. ♦

(1) Tarık Suresi; Ayet: 13
(2) Ai-i Imran Suresi; Ayet: 103
(3) Yunus Suresi; Ayet: 57
(4) Enbiya Suresi; Ayet: 57
(5) Cin Suresi; Ayet: 1
(6) Tirmizi;Sevabu’i-Kur’an 14,2908
(7) Ebu Davud; Saiat 349; Hadis
No: 1455, Tirmizi; Kıraat 3; Hadis No: 2946, Müslim, zikir 38; Hadis No: 2699, Ibn-i Mace, Mukaddime 17, Hadis No:225
(8) Fatır Suresi; Ayet: 29 - 30
(9) Tirmizi Kıraat, 4 Hadis No: 2948
(10) Buhari, Savm 7, Müslim, Fadail 50, Tecrid-i Sarih 1/6 Hadis No: 6
(11) Buhari, Fazlu Leyleti’l-Kadr 5; Müslim, İtikat 7, Tecrid-i Sarih 6/322 H.No:951
(12) Bakara Suresi A yet: 185
(13) Kadir Suresi; Ayet:3
(14) Kadir Suresi; Ayet: 1
(15) Prof. Dr. M. Yaşar KANDEMİR; Hayatımızda Ramazan, Diyanet Aylık Dergi; Sayı: 26
(Şubat 1993) S. 21