Makale

FRANSA’DA NE VAR NE YOK?

Rıdvan NİZAMOGLU / Hukuk Müşaviri

FRANSA’DA
NE VAR
NE YOK?

Fransa’da görev yaparken, özellikle Paris’te ve bazen de diğer şehirlerde bir takım olaylar nazar-ı dikkatimi çekti. Bunların bir kısmı bizim ülkemizde bulunmayan orada muttali olduğum vakıalardı. Diğer bir kısmı ise bizde mevcut olduğu halde Fransa’da bulunmayan konulardı. Bu iki çeşit hadise aynı zamanda olumlu veya olumsuz telakki edebileceğimiz cinsten tezahür ediyordu. Dikkatimi celbeden bu olayları unutmamak için önce gelişigüzel notlar alarak muhafaza etmek istedim. Daha sonra farklılıklarına göre sınıflara ayırarak hem aldığım kısa notları tasnif ettim. Hem de bu tasnife göre zaman zaman not etmeye devam ettim. Böylece ortaya bir kaç sayfalık fikir-notlar çıktı. Türkiye’ye döndüğümde bu notları biraz da açıklayarak neşretmenin yararlı olacağını, okuyucuya bazı fikir ve bilgiler verebileceğini düşündüm. Bir bakıma oradaki olumlu şeylerin bizim ülkemizde de olmasını, olumsuzlukların ise bize bulaşmamasını temenni ettim. İşte bu yazı, bu temenninin okuyucularla paylaşılması ve mümkün ise iyilerin tatbik, kötülerin terk edilmesini temin amacıyla kaleme alınmıştır.
Yazı iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda olumlu olaylar, ikinci kısımda olumsuzluklar zikredilmiştir. Her iki kısım da var olanlar ve yok olanlar şeklinde iki bölüme ayrılmıştır. Okununca bu husus daha iyi anlaşılacaktır.

BİRİNCİ KISIM
BİRİNCİ BÖLÜM
FRANSA’DA OLUMLU VAR’LAR.

Kanunlara, hukuka riayet var.
Bunun çok misali var. Ama üç basit örnek bu hususu açıklamak için yeterlidir.
Birincisi, Paris’te şehrin merkezinde veya en uzak banliyölerinde yahut Fransa’nın kenar bir kasabasında, belediyeden gerekli inşaat izinini almadan hiç kimse evine bir oda ilave edemez, hatta evine izinsiz pencere açamaz. Bir duvarına pencere açacaksa bunun için proje yaptırıp izin alır.
İkinci misal, bazı duvarlarda “29 Temmuz 1881 tarihli kanuna göre afiş yapıştırmak yasaktır’’ (Defence d’Afficher Loidu 29 julliet 1881 ) ibaresi yazar. Bu duvara ne reklam için, ne seçimlerde, ne de başka maksatla bir afiş asılır veya yazı yazılır. Hiç kimse bu duvara dokunmaz, afiş ve reklam asmaz veya yazı yazmaz. (Kanunun tarihi de dikkat çekicidir. Yüz yıldan eski bir kanundur bu.)
Üçüncüsü, gece saat 24.00’de veya 01.00’de şehrin caddesinde veya bir mahallesindeki ara sokakta bulunan trafik lambası kırmızı yandığında, etrafta hiç bir araba veya yaya olmasa dahi otomobiliyle gelen o kırmızı ışıkta durur, yeşili bekler ve yeşil yanınca geçer.
Bu kanun hakimiyetini nasıl sağlamışlardır? Halk nasıl bu kurallara riayet etmektedir? İncelemeye değer. (Küçük bir tespit-. Cezalar ağır ve istisnasız herkese uygulanıyor. Bir kere canı yanan bir daha o kurala uymamazlık yapmıyor.)
2. İşlerinde, giyim-kuşamlarında, şehirlerinde ve çevrelerinde tertip, düzen, intizam ve güzellikler var.
Herkes işinde ciddiyetle ve dikkatle çalışır. Üstü başı temiz ve bakımlıdır. Evlerinin bahçesinde, sokaklarda ve bütün çevrede el değmemiş, bakımsız kalmış yer olmaz. Alt yapı genel olarak halledilmiştir. Artık yerin üzerindeki süslemeler ve güzellikler ile uğraşılmaktadır. Yeşillik ve çiçek adeta hastalık halindedir. Bazı şehirlerin girişlerine “çiçek şehrine hoş geldiniz" yazan tabelalar konulmuştur ve bu şehrin belediyesi ile sakinleri şehirlerinde çiçeklerin çokluğuyla iftihar etmektedirler.
3. İş ahlakı ve temiz iş yapma alışkanlığı var.
Aslında dinimizin bir prensibi olan “yaptığı her işi en güzel şekliyle yap- ma-ihsan" kuralını onlar hayatlarında ve çalışmalarında uyguluyor. Fayans döşeyen bir usta bir milimetre hatalı döşerse, söküp düzeltiyor ve yeniden döşüyor. Bir mağazada normal fiyatından çok ucuz etiketi olan mesala bir elbise dikkatinizi çektiğinde, bakıyorsunuz etiketin yanında bir başka kâğıtta bu elbisenin düğmelerinin eksik olduğu veya sağ kolunda bir defonun bulunduğu yazıyor. Mamüllerin kalitesi, neden üretildiği ya etiketinde yazıyor ya da sorduğunuzda doğru bilgi veriliyor. Yalan konuşarak insan kandırma olayı yok gibi bir şey.
4. Günlük hayatta, konuşmada ve yazıda kibarlık klişeleşmiş ve alışkanlık haline gelmiş.
Kuyrukta bekleyip gazete, sigara v.s. almak isteyenlere, büfedeki satıcı bay veya bayan, sırası geldiğinde mutlaka “günaydın” ve ayrılırken "güle güle” der. Alışveriş yapan da buna uyar ve teşekkür eder. Selam vermeden bir büfeden bir şey istemek veya metro biletçisinden bilet talep etmek çok ayıp ve büyük kabalıktır. Bazı biletçiler bu durumda uyarıp ikaz ederler ve “niçin selam vermeden istiyorsun" derler.
Özel veya resmi bütün mektupların, dilekçelerin sonunda saygı ve selam ifade eden paragraf bulunur. Dilekçeler mutlaka "yüksek saygılarımı kabul etmenizi dilerim beyefendi veya hanımefendi" gibi bir ibare ile son bulur. Böyle bir ibare yazılmadan yazıya son verilmez. Fransa’da bürokrasi çok katı ve teferruatlıdır.
5. Tren, metro ve otobüslerde-bize göre aşırı kabul edilebilecek -okuma alışkanlığı var.
Fransızlar banliyö trenine otur oturmaz, derhal çantasından bir kitap veya dergi çıkarıp okumaya başlar. Metroda, otobüste ayakta iken dahi okurlar. Hatta metrodan çıkınca, yürüyen merdivenle yerin üstüne çıkarken dahi orada kitap okuyana rastlayabilirsiniz. (Tabii orada yaşayan vatandaşlarımızda bu kitap okuma alışkanlığı yoktur.)
6. Ülkede yaşayan herkesin sağlık ve sosyal güvencesi var.
Sigortalı olmayan hiç kimse yoktur. Herkes genel olarak istediği sağlık kuruluşunda tedavi olur, giderleri sigorta karşılar.
İşsizlik sigortası vardır. İşsiz kalanlar da bir miktar maaş alır.
7. Çocuk yardımı adı altında her çocuk sahibine bir miktar aylık ödenir.
Çocuğun yaş durumuna göre farklı ödemeler yapılmakla birlikte, çok çocuğa daha çok para verilmektedir. Çok çocuk sahibi olmak -yardım ile desteklenmekte - teşvik edilmektedir, şimdiki Cumhurbaşkanları Chirac bir beyanatında her Fransız ailenin 4 çocuk yapmasını tavsiye etmiştir. (Bu uygulamadan, Fransızlardan çok bizim vatandaşlarımızın yararlandığını belirtmek, umarım zait olmaz.)
8. Herkese kira yardımı yapılır. Aldığı maaşa göre kirasına katkı için bir yardımdır bu.
9. Tren ve metro biletleri almada, otopark ücretlerini ödemede tamamen otomatik makinalar kullanılır. İnsanla muhatap olmadan, bu hizmetlerden yararlanır ve gerektiğinde paranızın üzerini makinalardan alırsınız.
10. Çok sayıda dakik hareket eden tren ve metro var.
Dünyada yoğunluğu en fazla olan metro Paris metrosudur. Paris şehrinin altı örümcek ağı gibi metro ile örülüdür ve bunlar çok sık aralıklarla çalışır. Öyle ki, sabah akşam saatlerinde bir çok hatta bir istasyondan metro hareket edince, daha gözden kaybolmadan diğer taraftan metronun geldiği görülür.
Paris’te banliyölere, diğer şehirlere ve ülkelere giden trenler için altı adet gar vardır. Bu garların en küçüğünde yirmi yedi adet peron bulunmaktadır ve bu peronlardan günün hareketli saatlerinde bazen aynı anda bir kaç tren kalkar.
Şehirlerin içinde ve dışında ulaşım problemi diye bir mesele yoktur.Buna rağmen gelecekteki ihtiyaçlar için ek metrolar, hızlı trenler v.s. inşaatlar devam etmektedir.
Ulaşım problemi tren ve metro ile çözülmüş, şehir içlerinde otobüslerle takviye edilmiş durumdadır. Şehir içlerinde taksi vardır, ama dolmuş ve mi- nübüs bulunmaz. Şehirlerarası ulaşım da otobüs veya minübüslerle değil, trenlerle yapılmaktadır.
11. Her yerde tarih, anıt, eski eser var.
Tarihi eserler titizlikle korunmakta ve kullanılmaktadır. Mesala Paris belediye binası ve birçok ilçe belediyeleri tarihi binalardır. Kullanılan bu binalar bakımlı da tutulmaktadır.
Fransızlar tarihlerine sahip ve tarihi eserlerini de -bize göre aşırı diyebi- liceğimiz- büyük bir duyarlılıkla korumaktadırlar.
12. Sokaklarda akan su var.
Cadde ve sokakların kenarlarında, tretuvarın önünde, günün muayyen saatlerinde su akar, çer-çöpü götürür, ortalığı temizler. Paris’te her sokakta bu su teşkilatı var ve yaz kış çalışır.
13. Meydanlarda, her yerde ağaç, çiçek var.
Ağaçlar simetrik ve hatta bir çok yerde traşlanmış vaziyettedir. Kavşaklardaki, meydanlardaki çiçekler genellikle simetrik anlayışla ve akla hayale gelmez şekillerde yapılmaktadır. Çoğunlukla da yaz kış mevsimine göre çiçekler açar.
Meydanlardaki havuzlar, fiskiyeler, saatler hep çalışır vaziyettedir. Tamirde olanlar hariç.
14. Paris’te bazı meydanlara bakan binalar aynı modeldedir. Etoile Vagram, Opera meydanları buna misaldir. Mesela Etoile oniki caddenin birleştiği bir meydandır ve ortasında anıt vardır. Bu caddelerin köşesinde bulunan binaların daire şeklinde olan meydana bakan yüzlerinin mimari şekilleri birbirlerinin aynıdır. Şehrin gelişmesi, büyümesi de bir plan dahilindedir.
Paris şehircilik açısından dünya harikasıdır.
15. Fransa’da gayrimenkullerin alınıp satıldığı değerde resmi işlemi yapılır. Tapu daireleri yoktur. Tapu devir işlemini noterler yapar. Ama emlak hangi değerle alınıyorsa o değerle işlem görür.
Emlak alım satımları mutlaka o semtin belediyesinin onay vermesiyle mümkün olur.
Belediyelerin şuf’a ön alım hakları vardır. İsterlerse satış bedeli üzerinden o emlaki belediye kendisi satın alabilir.
Belediyeler çok zengin ve güçlü- dürler. İstedikleri emlaki alabilirler. Ancak belediye bize lazım değil derse, şahıslar alım-satımı gerçekleştirebilir.
16. Şehir içinde otobüs duraklarında panolar var. Bu panolarda otobüsün güzergah şeması, şehir planı, otobüsün bu duraktan geçiş saatleri gibi bilgiler yer almaktadır.
Bazı hatlardaki otobüslerde durak ismi anonsu yapılmaktadır.
17. Fransa’da ve özellikle Paris’te sık sık indirimli satışlar var. Bazı bayramlarda, yılbaşında, mevsim değişikliklerinde... çeşitli sebeplerle indirimli satışlar yapılır. Ayrıca Paris Fuarı diye bilinen çok geniş bir sahada yılda üç- beş defa büyük fuarlar, özel tanıtımlar, sergiler ve indirimli satışlar yapılır. Buraya uzak doğudan, Afrika’dan satıcılar gelir. Buradan Fransızlara, Avrupalılara hatta bütün dünyaya mal satılır, pazarlanır.
Müthiş bir tüketim ekonomisi ve pazar mevcuttur.
18. TV’de Pazar sabahları naklen ayin yayını vardır.
Devlete ait televizyon kanallarının birinde her Pazar sabahı sırasıyla üç dine ait mekanlardan (kiliseden, havradan ve camiden) bir kısmı naklen bir kısmı program olarak yayın yapılmaktadır. Ve bu ülke laiktir. Bu yayının laikliğe aykırı olduğunu kimse iddia etmez.
19. Her şeyin bir kuralı vardır ve bu kural herkesçe bilinmekte ve sürekli uygulanmaktadır. Hürriyetler kuralsızlık değil, kurallara herkesin riayeti olarak benimsenmektedir. Mesela, metroda kalabalık olunca nerede oturanlar ayağa kalkacak, neredekiler oturmaya devam edebilecek bellidir. Yürüyen merdivenle çıkmanın bile kuralı vardır. Duranlar merdivenin sağında bekler, yürüyen merdivende de yürümek isteyenler soldan geçerler.
20. Yoğun bir şekilde kültür, sanat ve moda faaliyeti var. Paris’te eskiden de bunlar varmış, halen de var. Fran- sızlar kendilerini ve özellikle Paris’i Avrupa’nın hatta Dünyanın fikir, kültür ve sanat merkezi sayarlar. Paris’e modanın başkenti denir. Bu sadece giyim kuşamdaki moda değildir. Hem giyimdeki modanın hem kozmetik sanayinin, hem kültür ve sanatın ve hem de fikir hareketlerinin merkezi ve öncüsü Paris demektir.
Dünyayı etkileyen fikir hareketlerinin -mesela Fransız İhtilalinin ve pek çok ünlü filozof ve düşünürün buradan çıkması tesadüf sayılmaz.
21. Fransa’da akşam erken yatma, sabah erken kalkma adeti var.
Akşam genellikle saat 22.00’de yatılır ve sabah 06.00’dan sonra herkes yollardadır. Hatta metrolar 05.00’de çalışmaya başlar.
Tabi ki, turizme yönelik faaliyetlerin sürdürüldüğü semtlerde gece sabaha kadar hayat devam eder. Bu bir turizm endüstrisi anlayışı ve uygulaması olarak ayrı konudur.
22. Çok fazla reklam var.
Paris’te Fransa’nın her yerinden çok fazla broşür dağıtma, reklam ve tanıtım faaliyeti var. Posta kutuları her zaman broşürlerle dolup taşar, yolda, metroda, duraklarda her yerde reklam panoları çokça mevcuttur. Bu panolar sık sık değişir, çok çeşitli ürünlerin ve faaliyetlerin reklamları bu panoları süsler.
23. Pariste-sokağa biraz da taşan- çok sayıda pastahane ve kahvehane var.Kahvehanelerin çok oluşu belki olumsuzluk olarak düşünülebilir. Ama bir turizm şehrinde bu bir ihtiyaçtır ve sokak köşelerine güzellikler veren pastahanelerle birlikte bu kahvehaneler adeta Paris’in ayrılmaz parçaları olmuştur.
24. Çok canlı hareketli alış-veriş hayatı var.
Paris moda merkezi olmanın yanında, belki biraz da bu moda konusu ile bağlantılı olarak, aynı zamanda bir alışveriş merkezidir. Paris’in muhtelif semtlerinde çarşılar, alışveriş merkezleri, mağazalar o kadar çoktur ki neredeyse bütün Paris çarşı gibidir. Her taraf dükkanlarla doludur. Tabii bütün bunlardan alışverişleri sadece Parisliler yapmamaktadır.
Bütün alışverişlerde kuruş (centime) kullanılmakta ve kuruş bozuk para olarak tedavül etmektedir.
25. Çok faal turizm hareketleri var.
Yılın her mevsiminde -tabii yaz aylarında artan oranlarda- Paris turist kaynar. Uzak doğulusu, Asyalısı, Amerikalısı, KanadalIsı Paristedir. Gezer fotoğraf çeker, alışveriş yapar, yemeğini yer, otelinde kalır... Bunlar da Parise ayrı bir güzellik katmakta ve Parisi bir dünya şehri yapmaktadır.
26. Çok canlı moda faaliyetleri, süs eşyası, kozmetik sanayii üretimi ve Dünyaya pazarlanması vardır.
Parfüm ve benzeri birçok güzellik müstahzaratında Fransız üreticiler adeta Dünyayı haraca bağlamışlardır. Daha önce Cidde’de görmüştüm. Paris damgalı parfüm ve kozmetik satan lüks mağaza ve dükkanlar dolup taşardı. Bu mallara olan itibarı ülkemizde de görmek mümkündür. Paris bunu çok iyi başarıyor ve kullanıyor.
Nasıl oluyorsa, Chanel isminde bir genç kız 25 yaşında iken taşradan Paris’e geliyor ve bir süre sonra parfüm, giyim ve aksesuarda bir ekol ve Dünya çapında bir marka oluyor. Kenzo adında bir Japon gelip Paris’te bir moda devi oluyor.
27. Şehirlerde çok temiz ve bakımlı mezarlıklar var.
Mezarlıklar genelde temiz, muntazam ve bakımlıdır. Mezarlık ziyareti adeti onlarda da var.


28. Paris’te şehir merkezinde genellikle aynı yükseklikte ve aynı renkte binalar var. Bazı istisnai ve mevzii plan uygulamaları hariç tutulursa, binaların katlarının sayısı, şekilleri, toprak ve taş renginde olan renkleri v.s. birbirine çok benzeyen güzel bir plan ve uyum içindedir. Durup binaları, sokakları seyredersiniz.
29. Çok yaygın banka kartı ve çek kullanımı var. Alış-veriş kolaylığı azami derecede sağlanmış, mağazalarda herşey bol... Ortada ve fiyatları da etiketlerinde yazılı...(yalnız çeklerin ciro edilmesi usulü yok.)
30. Çok fazla miktarda kitap, dergi, gazete basımı ve okuyucusu var. 3
Gazete satan büfe türündeki yerlerde çoğunlukla dergiler ve günlük satılan kitaplar bulunur. Dükkanların birinde, dört duvarda teşhir edilen dergilerin sayısı acaba kaçtır diyerek merak edip bir sayayım dedim. Bir tek duvarda bulunan dergilerin sayısı 125 (yüz yirmi beş) civarında idi. Demek ki bir büfede beş yüz çeşit dergi satılıyor.
Bu dükkan şehrin merkezindeki bir kitapçı dükkanı değil, banliyödeki bir tren istasyonunda bulunan küçük bir gazete bayii idi. St. Michel’deki kitapçılar altı katlı apartmanların tamamı kitapçı dükkanı halinde ve milyonlarca kitap bulunuyor.
Bu ölçüde bir kitap ve dergi bolluğu bizim ülkemizde bulunmadığı gibi Dünya’da da emsalinin çok olmadığı kanaatindeyim.
31. Şehir içindeki panolarda bulunan alkollü içki reklamlarında "alkolün
aşırı kullanımı sağlık için zararlıdır, itidalli tüketin." (L’abus d’alcool est dan gereux pour la sante consommez avec moderation) yazısı var. Bira dahil hiç bir alkollü içki reklamı bu yazı yazılmadan yapılamaz.
32. Her yerde tekniğin imkanlarından yararlanma var.
Tren istasyonundaki yolcu bekleme yerlerini, oraya getirilen küçük bir dozer 5-10 dakikada yıkıyor. Yoldaki ağaçları makinalı özel bıçaklarla mesela bir sokağın onlarca ağacını 1 veya 2 saatte traşlıyor. Bu makinaları da bir kişi kullanıyor. Bu işleri insan gücü ile yapmaya çalışsalar, kim bilir kaç işçi kaç gün çalışacak.?