Makale

HİKAYE - Bizim de babamız gelir

Oğuz M. YORGANCIOĞLU

HİKAYE

"Bizim de babamız gelir”

1953 yılının güneşli bir Mart günüydü. Vakit Öğle üzeriydi. Bahçeci Mustafa’nın tarlasında güver ekiliyordu. Eşi, anası, kızkardeşi 5 gündelikçi 3 de bahçe komşusu, toplam onbir kadın tarlayı enine kaplamış, hab/re ekiyorlardı. Soğan ekmek zordur. Tek kişi başa çıkamaz. Böyle gruplarla ekilir. Ama soğanı ekmek ne kadar uzarsa, eken böyle kalabalık bir guruba güver yetiştirmek de öyle zordur. Bu işi üç tane ilkokul öğrencisi yapıyordu. Bahçeci Mustafanın üç oğlu. En büyükleri 11 ikincisi 9 üçüncüsü 7 yasında. Her biri, boylarına yakın boyda sepetleri taşıyarak değil, âdeta sürüyerek götürüyorlardı. Ama canla başla. Kadınların boş durmasına hiç meydan vermemişlerdi. Eken/er de konuşuyorlardı konuşmasına ya, elleri durmuyordu. Dikiş makinesi gibi süratli inip kalkıyor, her inişte bir soğan güveri, hayat bulmak üzere toprağa gömülüyordu.
Kadınlardan dördü Rum kadını, i-kisi komşu bahçe sahipleri, ikisi de gündelik/e gelmiş/erdi. 50-52 yaşlarında iki kızkardeş. Birisinin kocası Baf Piskoposluğunda hademe, di-ğeri de çarşıda hem kasaplık, hem manavlık yapıyordu.
Sabahtan beri bir taraftan ekip bir taraftan da konuşan, sohbet eden kadınların ne konuştuğunu yarım yamalak anlayan büyük oğlan bir ara durakladı, sepeti yere bıraktı. Ninesi ile kocası Baf Piskoposluğunda hademelik yapan Rum kadını konuşuyorlardı. Ama bu konuş-ma pek acayip olmalıydı. Çünkü ninesinin kaşları çatılmıştı.
-Biz anamızı isteriz, diyordu Rum kadını.
-Anan evde değil mi? diye sordu çocuğun ninesi. -Evde.
-Peki, hangi ananı istiyorsun öyleyse?
-O anamı değil, diye karşılık verdi Rum kadını. Onu ne yapayım. Bir ayağı çukurda. Kendine faydası yok. Banamı faydası olacak? Uzun uzun güldükten sonra kendisine soran bakışlarla bakan Müsteyde Ana’ya-
-Biz Ellada’yı isteriz, dedi.
-Ellada’yı ne yapacaksınız?
- 0 bizim anamızdır, burayı idare edecek, Kıbrıs’ı Ellada’ya bağlayacak...
-İngiliz ne olacak?
-Onu atacağız, defolup gitsin.
-Peki, biz ne olacağız, Yoksa bizi demi atacaksınız?
Rum kadını pişkinlikle sırıttı, lûtufta bulunuyormuş gibi bir tavır takınarak:
-Yok, be komşu dedi. Sizi ne yapalım, bunca yıldır beraber yaşıyoruz yal Gene öyle.. Ama bizim idaremizi kabul edeceksiniz
Müsteyde ana seksen yaşında olmasına rağmen dinç bir kadındı. İki metreye yakın boyu ve kalın bir yapısı vardı. Bu sebepten köylüler ona "Osmanlı kansı" derlerdi. Söylendiğine göre İngiliz geldiğinde 5 yaşındaydı. İngilizlerin gelişini, acayip dillerini, kıyafetlerini hayal meyal hatırlıyordu. Ama köyde geçen Türk-Rum kavgalarını, 1931 isyanını, Rumların köyden geçmek isterken aralarında geçen kavgayı daha dün gibi hatırlıyordu. Müsteyde ananın dikkate değer iki özelliği daha vardı. Birincisi sinirlilik anında ateş saçan gözleri, ikincisi ise sıtma görmemiş kalın sesi. Rum kadının bu tavır ve sözleri Müsteyde anayı sinirletmişti. Sinirletmek ne söz? Küplere bindirmişti. Elleri kalçasına gitti, kaşları çatıldı ve ateş saçan gözlerini Rum kadınına dikerek
-Demek öyle Sofiya? Bizi idareniz alana alacaksınız Rum kadını Müsteyde anadaki değişikliği fark etmekle beraber kopacak fırtınayı tahmin edemedi:
-Bunda kötü bir şey yok ki komşuu.. Hayat ayni hayat, yalnız İngiliz idaresi yerme Ellada.
-Be kız, senin aklına gelir mi ki Türk Elada idaresini kabul etsin?
Rum kadını boş mu bulundu, yoksa kendine aşırı güveninden midir bilinmez
-Neden etmesin? Küçük Mehmedin zamanı geçti. Başka ne yapacak? diye karşılık verdi. Ve bu cevapla kıyamet koptu. Müsteyde ananın gür sesi bütün kadınları işlerinden durdurdu.
Bakışlar o yana döndü. Soğan taşıyan büyük oğlan ninesinin huyunu bildiği için koşup araya girdi:
-Aman nine, etme dedi, babam bu işe kızacak! Müsteyde ana torununu sevmekte beraber.
-Başlatma babandan diye çocuğu bir itişte yere yuvarladı.
Ama kendine erken geldi. Rum karısına.-
-Dua et, dedi, oğlumun tarlasın-dasın, yoksa ben sana yapacağımı bilirdim...
Rum kadını hald işin ciddiyetini anlamamış yahut son anda zevahiri kurtarmak için birşeyler mırıldandı. Ama kadınlar hemen koşup oraya biriktiler.
-Korkmayın dedi, Müsteyde ana, ona birşey yapacak değilim. Yalnız bu cevabım aklınızdan çıkmasın. Ve Rum kadınına dönerek
-Sofiya, kulağına küpe olsun. Sizin ananız gelirse, bizim de babamız gelir. Gelir de o zaman ne sizin hoşunuza gider, ne ananızın.